Bugün günlerden ‘Narin’
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Bugün günlerden ‘Narin’

08.09.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım başlığımı okuyup aman korkmayın. Malum “Narin” konusunda yayın yasağı var. Ne kendimi ne de sizleri zora sokmak ister miyim? Ben bugün sadece izlediğim bir filmi anlatmak istiyorum. Filmin adı: Duyulmayanlar! Bir Güney Kore filmi. Film şu dehşet sahneyle açılıyor. Üstü başı yırtık 8-10 yaşlarında bir çocuk gecenin karanlığında tren yolunda ilerliyor, bir süre sonra trenin ışıkları onu aydınlatıyor ve tren çocuğu ezip geçiyor.

Gelelim bu çocuk intiharının nereye yakın bir yerde olduğuna. Güney Kore’nin oldukça geri kalmış bir bölgesinde. Burada yoksul sağır ve dilsiz çocuklar için yatılı bir karma okul var. Okulu, devletten gelen parayla ikiz iki erkek kardeş yönetiyor. İşte intihar eden çocuk bu okulda öğrenci. Kendisinden bir yaş küçük kardeşi de o okulda öğrenci.

Film konuya uygun olarak siyah beyaz çekilmiş ve sürekli bir karanlık var. İşte bu okula yeni bir erkek öğretmen atanıyor. Gelir gelmez de bu olayın içine düşüyor. Öğretmen çalışkan, çocuklarla ilgili, idealist bir öğretmen. İntihar eden çocuğun neden intihar ettiğini sorgulamaya başlıyor. Ne yazık ki öğretmenin sorduğu sorulara çocuklar başlarını öne eğip hiçbir yanıt vermiyorlar. Korku içindeler. Öğretmen iki okul yöneticisinden de hiçbir şey öğrenemiyor. Bunun üstüne öğretmen bir gece vakti yatılı okula gizlice girip az ışıklı koridorlarda dolaşmaya başlıyor. Ve birden okul hademesinin sekiz yaşlarındaki bir kız öğrencinin kolundan tutup sürüklediğini görüyor. Öğretmen hademeyle kız çocuğunun karşısına geçip hademeye, “Onu nereye götürüyorsun?” diye soruyor, öğretmeni gören kız öğrenci de bir an şaşıran hademenin kolunu ısırıp öğretmene doğru koşuyor ve ayaklarına sımsıkı sarılıp ağlamaya başlıyor. Bu arada hademe kaçıyor.

Öğretmen çocuğu bir odaya alıyor ve konuşmaya çalışıyor, kız çocuğu sürekli ağlıyor ve başını kaldırmayarak işaret diliyle yöneticilerden birinin ona sürekli tecavüz ettiğini anlatıyor.

Ertesi sabah öğretmen polise gidip durumu anlatıyor. Polis memuru öğretmene gülerek olayı büyütmemesini, o okuldaki çocukların sürekli yalan söylediklerini belirterek hiçbir soruşturma açılmayacağını açık açık söylüyor. Öğretmen dışarı çıkarken genç bir kadın polis, neredeyse ağlamak üzere olan öğretmene durumunu soruyor. Öğretmen anlatıyor.

Polis kadın şefine gidiyor, her şeyi anlatıyor. Şef, “Tanık bulsunlar” diyor ve bir yere telefon ediyor. Telefon ettiği kişi okul yöneticilerden biri. Ve sonra polis şefini, okulun müdür odasında müdürden zarf içinde para alırken görüyoruz.

Öğretmen ve kadın polis memuru epey uğraşarak okulun yöneticileri için dava açıyorlar. Davada intihar eden çocuğun kardeşi ve öğretmenine sığınan kız öğrenci tanık. Dava devam ediyor, çocuklar işaret diliyle tanıklık ediyorlar. Ağabeyi intihar eden çocuk, gönüllü olarak tanıklık yapıyor. Ağabeyine yapılanları gizlice izlediğini, okul hademesinin kardeşine tecavüz ettiğini söylüyor ve anlattıklarından sonra ansızın bayılıyor.

Küçük kızın tanıklık bölümünde tecavüzünü perdede adım adım izliyoruz. Görüntüler öyle etkili öyle can acıtıcı ki ben yerimde duramayıp bağırdığımı, imdat istediğimi anımsıyorum: Tanıklıklara rağmen hâkim soruşturmayı gereksiz buluyor çünkü altı ay içinde terfi edecek, kendini riske atmıyor ve bir hediye paketini kapısının önünde buluyor.

Bir kez daha filmin başına dönüyoruz, bu kez intihar eden çocuğun kardeşi tren yolunda ilerliyor. Üstü başı kan içinde çünkü az önce ağabeyine tecavüz eden hademeyi öldürdü. Yürüyor, trenin ışığı bir an onu aydınlatıyor ve sonra karanlık.

Filmin son sahnesinde sağır ve dilsiz çocuklar ellerinde intihar eden iki çocuğun resimleriyle yürüyorlar ve polis onlara gaddarca vurmaya başlıyor. Son karede öğretmenin çocukların adlarını umutsuzca haykırdığını görüyoruz.

Sevgili dostlarım bizim ülkemizde böyle bir film asla çekilmez. Neden çekilsin ki çünkü biz çocuklarımızı çok iyi koruruz. Bizim ülkemizde rüşvet alan polis, hediye alan hâkim yoktur, böyle kötülüklerin yapıldığı okulları da haşa kırk yıl arasak bulamayız. 

Ayrıca Türk ailesi kutsaldır.

Bizde sadece yüksek düzeydekiler, “Bir defadan bir şey olmaz” derler ve hâkimler, “Çocuğun rızası varmış” diye tecavüzcüyü serbest bırakırlar. Ayrıca Türk polisi çok iyi çalışır. Cesetleri anında bulurlar. Üstelik şu DNA mucizesinin var olduğu dünyamızda ceset bulmanın binbir yolu vardır. Bir de bulut mu ne varmış, silinen telefon konuşmalarını geri çağırıyormuş. Biz bunu neden kullanalım ki? Biz cep telefonlarımızda asla gizli saklı bir şey konuşmayız! 

Ne olmuş yani günlerdir 110 haneli bir köyde ünlü yazar Gabriel Garcia Márquez’in Kırmızı Pazartesi romanında gibi yaşıyorsak.

Romanda cinayeti herkes biliyordur ve kimse konuşmaz!

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025