Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Havalar Çok Rüzgârlı

22 Haziran 2014 Pazar

Mecazi anlamda değil, gerçekten havalar çok rüzgârlı. Antalya’da bir köy, Karaöz’de dostlarımla birlikte, yıllardır kimselerin tanık olmadığı bir fırtınanın tam göbeğindeyim. Sanki okyanus kıyısında gibiyiz, dalgalar öyle korkutucu, öylesine karanlık ki, ayağımızın ucunu bile denize sokamıyoruz.
Deniz kıyısında olup da denize girememek, gerçekten can sıkıcı, ne yapsak ne yapsak diye düşünüp duruyoruz. Ve aklımıza parlak bir fikir geliyor. Tam o sırada da CHP ve MHP bir çatı aday çıkarmış ve adını açıklamışlar. Biz de önce Ekmeleddin Bey’in uzun adını kısaltmakla işe başlıyoruz sonra herkes bir senaryo üretecek. Kim, niçin, nasıl, neden çatı adayı yapıldı. Ve bundan sonra ne olacak? Bu arada kimse kimsenin senaryosuna karışmayacak ve hiç kimse aynı senaryoyu yinelemeyecek.
Derin derin düşünmeye başlıyoruz, arkadaşlarımdan biri Kılıçdaroğlu’nun davetine koşa koşa giden sanatçı ve aydınların, yeni cumhurbaşkanı adayının adı açıklanınca bozulmalarına, kendilerini bir tiyatro oyununda figüran gibi hissetmelerine takmış. “Bu sanatçı milleti kendini ne kadar da önemsiyor, bir yandan IŞİD Hatay’ı alacağım diye ya Allah haykırıyor, militanları kafa keserek ilerliyor, tam da bu zamanda, kim sana Cumhurbaşkanı seçimini bırakır?” Doğru söze ne denir?
Gelelim senaryolara, benimkinden başlayayım, önce bir fıkra, Tanrı tahtında oturuyormuş, melekler kan ter içinde gelmişler, “Tanrım Almanya’da işler karıştı, hemen olaylara bir el atmanız gerek.” Tanrı yan tarafındaki şarap kadehinden bir fırt alıp, tahtına biraz daha yerleşmiş ve yanıt vermiş, “Bana gerek yok onlar işlerini hallederler.” Bir süre sonra melekler gene kan ter içinde Tanrı’nın huzuruna gelmişler, “Tanrım Fransa’da işler karıştı bir el atmanız gerek.” Tanrı gene şarap kadehinden bir fırt almış ve tahtında daha da bir yerleşip, “Bana gerek yok, onlar işlerini hallederler” demiş. Bir başka gün, melekler gene kan ter içinde gelmişler, “Tanrım Türkiye’de işler çok karıştı bir el atmanız gerek.” İşte o zaman Tanrı, “Getirin ayakkabılarımı gidiyoruz” demiş.
Evet, her dibe vurduğumuzda kendini Tanrı yerine koyan Amerika, pardon, 400 uluslararası şirket, Kemal Derviş’e “Git şunları bir silkele, işleri bir yolun koy” diye buyurmuşlar ve apar topar Türkiye’ye gelen Derviş, iflas etmiş finans ve bankacılık sistemimizi düzelterek, her daim bir pazar olmamızı sağlamıştı.
Şimdi gene, Amerika (400 uluslararası şirket) Ortadoğu’da büyük Osmanlı rüyasının sığ sularında deli dana misali dolaşan, halifelik sayıklamaları içinde cihatçı örgütlere ne tür tavizler verdiği bilinmeyen bir Türkiye’yi kurtarmak için çok farklı bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyor.
Biz sizi ılımlı İslam olarak seviyorduk, diyorlar. Bu anlamda başarılı bir örnektiniz. Ama rotanızdan saptınız. Burnunuz pek fazla büyüdü ve işleri batırdınız. Hizaya gelmek zorundasınız. Aksi takdirde Irak’ın ne petrolünden size pay veririz ne de Kürdistan bölgesine demir atan inşaat şirketlerinize izin veririz, ne de bol bol harcadığınız Suudi parasını artık pek görebilirsiniz.
Senaryonun sonu, AKP, CHP ve MHP’nin çatı adayına bizim için de uygundur der ve hafiften ılımlı İslamın inşasına kalınan yerden başlanır. Senaryomun en önemli bölümünü unuttum. Gelecek günlerde, Türkiye Amerika’nın havadan bombaladığı Irak’a uygun adım marş marş girer. Baksanıza bir ay önce çözüm bulunmadığı Adalet Bakanı tarafından itiraf edilen Balyoz sanıkları birden özgür bırakıldı. Bir kısmı orduya yeniden dönecek. Anlamadınız mı, komutansız kalan Türk ordusu, başta Amerika olmak üzere herkesi korkuttu.
Benim senaryom bu, bir arkadaşım ise daha radikal, şöyle bir sabah uyanacağız, zaten büyük kısmı IŞİD ve benzeri cihatçı örgütler tarafından kontrol edilen sınırlardan IŞİD askerleri rap rap geçip, Hatay’a girecekler. Ve işte o gün seçimi filan unutup, tam da iç savaşın göbeğine düşeceğiz. Biliyorum bu çok korkutucu bir senaryo ama burası Ortadoğu, her şey olabilir.
Bir başka senaryo da şöyle, bu senaryoya göre artık partiler yerine oturmaya başlıyor. Yani şunu demek istiyorum, CHP boşluğu artık fazlasıyla hissedilen merkez bir sağ parti olduğunu ilan ediyor. Milliyetçi bir sağ partiyle birlikte muhafazakâr bir partiye meydan okuyorlar. Kimse artık CHP neden böyle yapıyor diye sormamalı. CHP’ye olmayan vasıflar yüklemenin ve hesap sormanın bir anlamı yok. Soru çok başka, neden gönül rahatlığıyla oy vereceğimiz biri ya da bir parti yok? Neden? Senaryonun en can alıcı noktası burası.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları