Jale Özgentürk

Tüketim değil türetim

31 Mayıs 2024 Cuma

Dünya nüfusunun 2.8 milyarı yani yaklaşık yarısı günlük 2 dolar olan yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

1.2 milyar insan ise günlük 1 dolarlık sınırın altında yaşamını sürdürmek zorunda.

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’in “Eşitsizlik AŞ” başlıklı raporuna göre dünyanın en zengin beş iş insanının serveti 2020’den beri iki kattan fazla arttı.

Dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan en yoksul kesim yaklaşık 5 milyar kişi ise bu süre içinde daha da yoksullaştı.

Dünyanın dört bir yanında milyarlarca insan güvencesiz işlerde, yoksulluk maaşı karşılığında çalışıyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye. 

Mayıs ayı için açlık sınırı 18 bin 969 lira, yoksulluk sınırı ise 61 bin 789 lira olarak açıklandı. Açlık sınırı asgari ücreti 2 bin lira geçti. 

Dünyadaki bu zenginleşme ise dünyanın kıt kaynaklarını yok ederek oluyor. İklim değişikliği dünyanın artık bir numaralı krizi. 

Birleşmiş Milletler’e göre su kıtlığı 2050’de 5 milyar insanı etkileyecek. Göçlerle açlık ve yoksulluk daha da artacak.

Kapitalizmin yıkıcılığı artarken dünyanın birçok ülkesinde de alternatif modeller tartışılmaya başlandı. Yeni dünyayı anlamak için tartışılan kavramlardan biri “türetim ekonomisi”.

“İyilik ve güvene dayalı, ekolojik ve sosyal etkilerin en aza indirildiği döngüsel bir ekonomik sistem” olarak tarif ediliyor bu alternatif sistem.

Yeni kurulan Türetim Ekonomisi Derneği sistemi şöyle anlatıyor.

- Türetim ekonomisi içerisinde tüketici yerine türetici bulunduran yeni bir ekonomik sistem. Bu sistemde, üreticiler, ürünlerini ekolojik ve sosyal açıdan adil bir şekilde üretip kendi aralarında bir tedarik ağı kuruyor.

- Böylece kendi aralarında, yine kendilerinin oluşturmuş oldukları değerin artmasını sağlıyor. Türeticiler almış oldukları ürünlerle üreticileri desteklerken böyle bir ekonominin gelişmesini sağlıyor ve bu ekonomi ise mevcut tüketim ve kâr maksimizasyonunun içine doğru büyüyor. 

- Bu büyüme sonucunda, ekonomi yavaş yavaş dönüyor ve artık insanların kâr amacı gütmediği, onurlu bir geçim için çalıştığı yeni bir ekonomik sistem hayat buluyor. 

İşte bu yeni kavramlar Kadir Has Üniversitesi’nde Türetim Ekonomisi Derneği ile birlikte düzenlenen bir toplantıda ele alındı. 

‘KAYGI ÇAĞI’

Üniversitenin ekonomi bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erinç Yeldan, yaşadığımız dönemi şöyle tanımlıyor:

“İklim krizine karşı yürütülen çabalar olsa da kaygı çağı olarak adlandırılan gölgeli bir dönemde, küresel ekonomi aşırı derecede finansallaşmış ve kırılgan bir durumda. Küresel talep zayıf, yatırımlar durgun; gelir ve servetin dağılımı ise son derece dengesiz.”

Son zamanların en fazla gündemdeki konusu sürdürülebilir yeşil sanayileşme stratejisine de değiniyor Yeldan ve iş dünyasına çok önemli uyarılarda bulunuyor:

- Fosil yakıt temelli üretimden sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji, sanayi ve tarımsal faaliyetlere geçiş.

- İşgücü piyasalarındaki kayıt dışılık ve parçalanmayı ele alarak insana yakışır iş programlarının oluşturulması.

- Sadece ücretli emek ve sermaye veya bölgesel alanlarda değil, aynı zamanda cinsiyet, etnisite ve tüm sosyal dışlanma biçimleri üzerinde geniş gelir ve fırsat dengesizliklerinin giderilmesi.

Toplantıda gündeme gelen alternatif modeller sonsuz büyüme konusuna itiraz ediyor. 

Küçülme Hareketi, Simit Ekonomisi, Ortak İyilik İçin Ekonomi modellerinin ortak görüşü şu: 

Gezegen artık bu büyümeleri kaldıramayacak!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları