Jale Özgentürk

Umudumuz Avrupa!

24 Eylül 2021 Cuma

Orman yangınları, seller, fırtınalar... Sadece maddi değil can kayıplarına neden olan bu doğa felaketleri artık hayatımızın merkezinde. Böylece iklim krizi inkâr edilemeyecek bir gerçek olarak Türkiye’nin de gündemine girdi. 

Yıllardır söyleniyor... Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Bölgesi’nde. Araştırmalara göre iklim değişikliği bu hızla giderse Türkiye’nin hava durumu değişecek. Güneyde hava sıcaklıkları yükselecek, Karadeniz’de yağışlar artacak, İç Anadolu ise kuraklık yaşayacak. 

Dünya iklim krizinden çıkmanın yollarını 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’yla belirlemişti. 191 ülke dünyanın bu felaketleri yaşamaması için küresel iklim hareketi başlatmıştı. Açıklamalara göre Sanayi Devrimi öncesine kıyasla dünyanın ortalama yüzey sıcaklığındaki artış 1.2 derece. Paris Anlaşması’nın asıl hedefi de sıcaklık artışını 1.5 derecenin altında tutmak. Bunun için fazla bir zaman da kalmadı. 10 yılda emisyonların yaklaşık yarı yarıya azalması gerekiyor. 

Dünya bu nedenle işi sıkı tutmaya karar verdi. Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar da karbon nötr olmayı hedeflediğini açıkladı. Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefini; Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada ise sıfır emisyon planlarını açıkladı. 

ALTI ÜLKEDEN BİRİYDİK

ABD, Donald Trump’la uzaklaştığı Paris Anlaşması’na geri döndü. Dünyada karbonsuz yeni bir düzen kurulurken Türkiye, altı yıldır bu anlaşmayı imzalamayan Eritre, İran, Irak, Libya, Yemenle birlikte altı ülkeden biriydi...

Sonunda güzel haber geldi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anlaşmanın Meclis’e getirilerek imzalanacağını açıkladı. 

Erdoğan’ı birden çevreci yapan neden tabii ki tamamen duygusal! 

İş dünyasının gündeminde son zamanlarda Avrupa Birliği’nin (AB) açıkladığı “yeşil mutabakat” konusu var. Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’si Avrupa’ya yapılıyor. Bütün iş dünyası örgütlerinin dilinden artık çevreye duyarlı üretim konusu düşmüyor. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç, yeşil mutabakata uyulmazsa gelecek olan vergi ile her yıl Avrupa Birliği’ne ihracatta 2 milyar Avro vergi ödeneceğini hatırlatıp tüm işletmelere yeşil üretim için gerekli adımları atmalarını öneriyor.

KIRMIZI ÇİZGİ ‘YEŞİL ÜRETİM’

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle de “Bundan sonraki kırmızı çizgi ‘yeşil üretim’. Doğal olarak hem doğaya hem çevreye hem de insana faydalı üretim, hem dünyanın hem ülkemizin uyması gereken altı kalın çizgi olacak. Buna uyanlar ticaretini yapacak. Bundan sonraki kriter ucuz fiyat değil, çevre olacak” diyor.

Açıklamalar gerekçesi ne olursa olsun sevindirici. Türkiye ekonomik kaygıyla da olsa yönünü yeniden Avrupa Birliği’ne dönmüş durumda. 

Bu da iklim değişikliği, çevre gibi konularda iş dünyasındaki genel duyarsızlığı kıracak gibi!

YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN ÖZÜ SADECE EKONOMİK DEĞİL 

İş dünyası Sürdürülebilirlik ve Kalkınma Derneği, 78 üyesi ile Koç’tan Sabancı’ya Türkiye’nin en büyük şirketlerini bir araya getiren bir dernek. Yeniden seçilen başkanı Ebru Dildar Edin, aynı zamanda Garanti BBVA Bankası Genel Müdür Yardımcısı.

Ebru Dildar Edin, derneğin amacını, iş dünyasında Birleşmiş Milletler’in insan haklarından çocuk işçiliğine, kadın erkek eşitliğinden çevreye kadar 17 maddeden oluşan Kalkınma Amaçları’nı anlatmak, bu konuda faaliyetler yapmak olarak açıklıyor. Avrupa’da hızlanan yeşil dönüşümün sadece ekonomik değil çevresel, sosyal değişim istediğini ekliyor. 

Edin, şirketlerin bu kuralları benimsemezse finans piyasalarında işinin zorlaşacağını anlatıyor ve bankacı şapkasıyla önemli bir konuya değiniyor. 

“Şirketler sıfır karbon dışında 17 maddede yer alan sosyal dönüşümü sağlayacak bu kurallara da uymak zorunda.”

Dünyada bu kurallara uygun çevreye duyarlı yatırımlar için oluşturulan sürdürülebilir finansman kaynaklarının 3 trilyon dolara ulaştığını söyleyen Edin, “Artık dünyada uygun finansmana ulaşmanın en önemli yolu dünya kaynaklarını doğru kullanan, atıkları dönüştüren döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik alanlarında yatırım yapmak” diyor.

Edin’in Anadolu’dan aldığı izlenimlere göre ihracatta çalışan en küçük şirket bile bu değişimin farkında. Ve buna uygun yatırımlar yapmak için arayış içinde. Hatta bankaların artık tüketiciye de mesela çatısına yapacağı güneş enerjisi için farklı faiz imkânları sunmaya başladığını anlatıyor. 

Her ne kadar Türkiye Merkez Bankası politik davranarak faiz indirse de dünyada faizler artma yolunda. Kaynaklara ulaşmak güçleşiyor. İşsizliğin patladığı Türkiye’de yatırımların artması da böylece zorlaşıyor. Yeni bir üretim ve sanayi yol haritasına ihtiyaç var! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları