Mehmet Ali Güller

Emek-sermaye kavgası

16 Aralık 2021 Perşembe

Ekonomik krizin nedeni, mali sermaye sınıfı ve o sınıfın iktidardaki temsilcisi AKP midir, yoksa emekçi sınıflar ve o sınıflar adına siyaset yapan partiler mi?

Bu sorunun yanıtı şundan önemlidir: Krizin faturası mali sermaye sınıfına ve o sınıfın temsilcisi AKP’ye mi kesilecek, yoksa emekçilere mi?

Asgari ücret tartışmalarını sayılardan kurtararak bu iki soru çerçevesinde ele almalıyız.

SERMAYE, FATURAYI EMEKÇİYE KESME PEŞİNDE

Politika, kabaca ekonomideki bölüşümün mücadelesidir. Sermayenin ekonomistleri, krizlerde faturanın sermayeye değil emekçiye çıkarılmasının politikasını yaparlar. Bunun en kestirme yolu da asgari ücreti baskılamaktır. Bu amaçla toplumu korkuturlar. “Asgari ücret artarsa enflasyon artar, ekonomi batar” derler. “Asgari ücret artarsa sermaye sınıfı işçi çıkarmak zorunda kalır, işsizlik artar” derler.

Teorik olarak elbette bu olasılıklar vardır. Oysa krizin faturasının büyüğünü sermaye ödese olasılık azalacaktır. Ancak sermayenin ekonomistleri tam da fatura sermayeye değil, bütün olarak emekçilere kesilsin diye bu argümanları dile getirmektedir.

Aslında tabloyu sermayenin ekonomistlerinden daha gerçekçi anlatan doğrudan sermayedir. Bakın ne diyor aynı zamanda patron olan yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati: “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Ama ben, bu iş düzelmezse eğer bin çalışanımla beraber bütün varlığımı kaybederim.” Yani “Emekçi altı üstü maaşını ve işini kaybeder, ama ben fabrikamı, şirketimi kaybederim” diyor patron bakan...

İNSAN MERKEZLİ VE PARA MERKEZLİ ÇÖZÜMLER

Ekonominin merkezinden insanı çıkarıp parayı ve sayıları koyanlar, klasik kapitalizm teorileri içinde “asgari ücret artarsa enflasyon artar” diyorlar.

Peki, TÜİK’in verilerine göre bile yüzde 21 olan ama gerçekte yüzde 50’lere ulaşan mevcut enflasyonu asgari ücret mi yükseltti? Dışarıdan dolarla saman alınan bir sistemde, asgari ücrete sıfır artış bile yapsanız, enflasyon düşer mi? 128 milyar dolar uluslararası tefecilerin cebine mi, yoksa asgari ücretlinin cebine mi akıtıldı?

Özetle asgari ücreti artırmayıp milyonlarca insan, bırakın yoksulluğu, açlık sınırının altında çalışmaya mecbur edilirse ve böylece enflasyonun artması engellenirse krizden çıkılmış mı olacak? Emekçilere “aç kal” denilerek hangi ekonomi kurtarılmış olur ki!

Sonuç olarak iki çözüm var:

1) Emek/insan merkezli çözüm: Ekonominin merkezine insanı koyar ve asgari ücrette iyi bir artış yaparsınız. Artacak enflasyonu frenleyecek önlemler de alırsınız. Önlemler kabaca krizin faturasının daha çok sermaye sınıfına kesilmesi şeklindedir. Servet vergisinden sermaye kontrolüne ve dövizin giriş çıkışını vergilendirmeye kadar pek çok önlem alınabilir.

2) Sermaye/kâr merkezli çözüm: Ekonominin merkezine sermayenin çıkarını koyar, kâr azalmasın diye asgari ücrete göstermelik bir artış yaparsınız. Enflasyon belki bir seviyede tutulur ama milyonlarca insan açlık sınırının altına düşer, adım adım sosyal ve siyasal krizler ortaya çıkar.

SİSTEM DIŞINA ÇIKMA ZORUNLULUĞU

Krizden çıkış yok mu? Sistem içinde, neo-liberal düzende yok. Hatta sistemden çıkılmazsa ilerleyen yıllarda büyük yıkım ve parçalanma var.

“Düşük faiz, uygun yükseklikte kur” modeli, sistem dışında değil, sistem içinde bir modeldir. Bu modeli ancak “sermaye kontrolü” ile pekiştirir, giren ve çıkan dövizi vergilendirir, iç pazarınızı korursanız anlamlı olur.

Bu da haliyle sistem dışına çıkmak demektir. Zira neo-liberal düzenin özü, sermayenin serbest dolaşımı ve egemenliğidir. Sermaye özgürce dolaşırken paradan para kazanır, borçlandırır, büyüme programı dayatır, zengini zenginleştirir, yoksulu yoksullaştırır, yıkıma götürür…

Sistem dışına çıkmak ve karma ekonomiye dönmek mümkündür. Büyüme programı yerine kalkınma programı ile endüstriyel tarım merkezli üretim modeline geçmek, sanayi hamlesi yapmak, iç pazarı güvenceye almak, ulusal parayı korumak, sermaye/yatırım giriş çıkışlarını şarta (üretim hedefli olacak, kârı belli bir süre dışarı çıkaramayacak vb.) bağlamak mümkündür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suriye'de 2. perde 9 Aralık 2024
ABD’nin HTŞ-YPG planı 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları