Mehmet Ali Güller

Rejimin meşruiyet sorunu sürüyor

29 Mayıs 2023 Pazartesi

Bu seçim, bir hükümet seçiminden ziyade, bir rejim oylamasıydı. Bu yönüyle de 16 Mayıs 2017’de yapılan halkoylamasının tekrarıydı. 16 Mayıs 2017’de, tartışmalı bir kampanya ve seçimin ardından, sadece yüzde 51 oyla parlamenter rejim yıkılmış, yerine “AKP tipi başkanlık sistemi” getirilmişti.

Dolayısıyla seçmenlerin yarısı açısından sistem değişimi meşru değildi. Bu meşruiyet sorunu, ilk uygulama döneminde (2018-2023) başkanlık sisteminin “tek adam rejimi”ne dönüşmesiyle daha da arttı.

ANASAYAYA AYKIRI 3. DÖNEM

Peki 14 Mayıs’ta sandıktan yüzde 49.5, 28 Mayıs’ta 2. turda yüzde 52 oy çıkması, sistemin meşruiyet sorununu çözdü mü?

Hayır, tersine “tek adam rejimi”nin meşruiyet sorunu sürüyor, hatta şu nedenlerle daha da arttı:

- Erdoğan, her şeyden önemlisi anayasaya rağmen kendisini 3. kez aday olarak dayattı; muhalefet ise “Sandıkta nasılsa yeneceğiz(!)” diyerek bu hukuksuzluğu kabullendi.

- Normalde ve eskiden istifa eden taraf pozisyonundaki bakanlar istifa etmedi; devletin tüm imkânlarını seçimde Erdoğan lehine kullandı.

- YSK, AA, TRT üçgeninde tarafsızlık ortadan kalktı; kurumlar AKP’nin seçim bürosuna dönüştürüldü.

- Seçim boyunca sandıklarda AKP lehine hukuksuzluk örnekleri sahnelendi, sandık zorbalığı yaşandı.

AKP: SİSTEM GÖZDEN GEÇİRİLEBİLİR

Bir meşruiyet sorunu olduğu ortada. Nitekim AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş da seçimden hemen önce, sistemin gözden geçirilebileceğine işaret etmişti: “Yüzde 50 artı 1, sistemi zorlayan, sistemin kutuplaşmasını temin eden bir faktör olarak ortaya çıktı. Tekrar gözden geçirilebilir.” (AA, 27.5.2023).

Oysa 16 Mayıs 2017 halkoylaması öncesinde, başta anayasa hukukçuları olmak üzere pek çok hukukçu, akademisyen, siyasetçi, aydın böyle olacağına dair yoğun uyarılar yapmıştı. O gün bu uyarıları dikkate almayanlar ülkeyi ve sistemi deneme tahtasına çevirdiler; şimdi de sistemin sorununu, yine kendi çıkarlarına uygun hale getirmenin peşindeler!

ERKEN SEÇİM KAPIDA

Öte yandan koalisyon hükümetlerini bitireceği iddiasıyla getirilen “50+1” başkanlık sistemi, ne yazık ki sürekli koalisyon hali doğurdu; 50+1 oya ulaşabilmek için ideoloji, program ve politika geri plana atıldı. Nasılsa en temel politikalarda, örneğin ekonomide, program düzeyinde bir farklılık yoktu; iki taraf da serbest piyasa ekonomisini farklı tonlarda uygulayacaktı. Nasılsa dış politikanın ağırlıklı alanlarında da büyük fark yoktu, iki seçenek de NATO’cuydu; fark dengecilikte ağırlığı ne yana verecekleriydi sadece...

İşte bu nedenle karşıtların yan yana, benzerlerin karşı karşıya gelebildiği bir gevşek cepheleşme oluştu. Her iki tarafta da İslamcılar, her iki tarafta da milliyetçiler yer alabildi. Ve daha çarpıcısı, birinci turda üçüncü gelen ATA İttifakı; ikinci turda bölünüp cumhurbaşkanı adayı Oğan Cumhur İttifakı’nı, Zafer ve Adalet Partileri ise Millet İttfiakı’nı destekleyebildi.

Hem bu siyasal tablo hem de kısa vadede ve sistem içinde çözümü olmayan ekonomik kriz tablosu, beş yıl dayanamadan, Türkiye’nin önüne yeni bir seçim dayatacaktır.

28 Mayıs’ta ikinci turdan çıkan sonuç, erken seçime hangi şartlarda; restore edilmiş başkanlık modeli (40+1) ile mi, yoksa parlamenter sisteme dönüş kapısını açanlarla mı girileceğini gösterdi sadece...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suriye'de 2. perde 9 Aralık 2024
ABD’nin HTŞ-YPG planı 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları