Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İrticanın Deprem Güncesi
\n\n\n
Ekim ayı başında katıldığım Toulouse Kitap Fuarı’ndaki bir tartışma platformu, şu sözlerle açıldı: “Ülke, kısa ve uzun vadede uluslararası yükümlülüklerini yerine getiremeyecek, borçlarını ödeyemeyecek, iç ya da dış yatırımlar batacak ve bu durum, tüm dünya ekonomisini sarsacak. Başka bir deyişle, zaten yerine oturmamış küreselleşme süreci ırgalanacak. Borsalar altüst olacak ve gerek ABD, gerekse AB ülkeleri, en çok da AB zarar görecek…”
\nSözler, tartışma konusu “Bir Gün Gece” ve “Destina*” romanlarımın birincisinden alıntıydı. Yönetmen bana dönüp, “Kehanet diyebileceğimiz bu görüşü 2003 yılında, büyük bir deprem sonrası Türkiye için yazmıştınız. Yıl 2011, öngörünüz küresel anlamda doğrulandı. Çöküşü Türkiye değil Yunanistan tetikledi, hem de deprem olmadan…” dedi.
\nNe diyeyim?
\nKâhin tanımına alıştım. “Bir Gün Gece”nin kurgusu, Haiti depremi sonrası da anımsandı ve yabancı basında referans gösterildi. Biliyorum ki Türkiye’de de doğrulanacak ve korkarım “Destina”nın kurgusuna bile sıra gelecek…
\n***
\n17 Ağustos 1999’dan öteye deprem olgusuna hem bir kitap hem de bir kitap olacak kadar yazı adadım. Konu hakkında çaba harcayan yüzlerce bilim adamı kadar olmasa da, depremi anlamak, sonuçlarını yorumlamak, felaketin boyutlarını ölçmek ve uyarmak için çok çalıştım, kendi çapımda.
\nAma aradan geçen 12 yılda, kurtarma ve yardım çalışmalarında iyileşme sağlansa da felaketi önlemekte hiçbir ilerleme sağlanmadığını, Van depreminin yıkıcılığı kanıtladı.
\nDayanılmaz acıların, sönen yaşamların, büyüyen çocuk gözlerindeki korkunun, travmanın, öksüzlüğün, yetimliğin, yavrusunu yitirmişliğin görüntüsü, 1999’da neyse, 2011’de aynı.
\nTürkiye’nin görece şansı, bunca şiddetli bir depremin daha yoğun, daha büyük bir yerleşim bölgesine henüz, şimdilik vurmaması.
\nVan’daki depreme “Allah’ın günahkârlara gazabı” da diyemezler. Yıkılan camiler, Kur’an kursları ve “Cami-i Kebir” öğrenci yurdu, dini bütün Müslümanların da pek sağlamcı müteahhit olmadıklarını ortaya koydu.
\n***
\nNe garip raslantıdır ki, tam 5 yıl önce bugün şöyle yazmışım:
\n“İrtica gericilikse, geri kafalılıksa, cehaletse, depremi eli böğründe beklemek, irticanın ta kendisidir.
\nSan Andreas fay hattı üzerindeki San Francisco’da, bırakın tüm inşaatların “ABD’ye vize almaktan beter” deprem talimatlarına uygun yapım ve denetimini, ev eşyalarının bile deprem standartları vardır. Her evde eni boyu, kalınlığı kurallara bağlı bir “deprem masası” bulundurmak zorunludur. İlericilik de budur.
\nYarısı yıkılacak bir kentte, tapusuz, izinsiz, çürük ve çarpık yapılaşmayı bir yana bırakıp, hiç olmazsa hastaneler, okullar, devlet daireleri gibi kamu binalarını depreme karşı dayanıklı kılmak için kullanılacak para kaynaklarını, rant uğruna gökdelen dikmeye harcamaktır, irtica.
\nHer yeni yapılacak “izinli” inşaata otopark zorunluluğu uygulamak yerine, otopark mafyasının talanından pay alıp, depreme hazırlık fonlarını, kavşaktı, yavşaktı diye trafik sorununu çözmeyecek işlerde heba etmektir, irtica.
\nTamamı yıkılacak bir bölgede, çoluğu, çocuğu, kadını ve erkeğiyle binlerce kişinin yıkıntıları altında kalacağı bir belediye, kent merkezine çadır kurulabilecek yeşil alanlar açmak gerekirken, var olan az sayıda parkları, bahçeleri bile imar rantına açıyorsa, irtica budur!
\nİrtica, kümes kurmaktan aciz vasıfsızların ‘müteahhit’ kartvizitidir.
\nİrtica, ucube inşaatlara verilen ‘izin’ ve vurulan ‘uygunluk’ damgasıdır. Olmayan plana atılan mühendis imzasıdır, irtica. Rüşveti alıp gözünü yuman belediyedir.
\nTemeli derme, tavanı çatma, demiri çürük, çimentosu eksik apartmanın eğri kapısına ‘Allah korusun’ levhası asıp, mavi boncukla kötü nazar kovalamaktır, irtica.
\nİrtica, Türkiye’yi zaten ve çoktan yıkmaya başladı. Ancak büyük Marmara depremine hazırladığı enkaz, son marifeti olacak. Çünkü o deprem, irticanın doğayla terbiyesi ve ergeç kesilecek cezasından başka bir şey değil.”**
\n***
\nBeş yıl önce bugünkü Van’ı, yarın Edirne’den Ardahan’a ülkemizin deprem gerçeğini anlatan bu yazı beş yıl sonra eskir, tek bir satırı eksilir mi, dersiniz?
\nKeşke.
\n\n*Literatür Yayınları/2008 (Birinci baskı 2003)
\n*İrtica’nın Güncesi, 20.10.2006 mgkmedya.com
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nArap Baharı, Libya’ya şeriat getirdi. Libya’daki “şeriatçı demokrat” hükümetinin ilk kararı, erkeklere çokeşlilik özgürlüğü vermek oldu.
\nTunus’taki Arap Baharı’nın ilk demokratik seçimleri, şeriatçı Ennahda Partisi’nin zaferiyle sonuçlanmak üzere.
\nMısır’da ordunun bahçevanlığındaki Arap Baharı da Müslüman Kardeşler’in demokratik çiçeklenmesine yaradı.
\nIrak’a bizzat ABD getirmişti, baharı.
\nSırada Suriye var.
\nNATO’nun tankla, topla, copla getirmeye kalktığı bahardan baharat, demokrasiden şeriat anladı, şaşkın Arap.
\nDemokrasinin Türkiye’den nasıl götürüldüğüne bakılırsa, şeriatçının hası, emperyalist Batı.
\n\n\n“Somali hamisi Ajda Pekkan, Nihat Doğan ve Sertap Erener’den Van’a da hamiyet bekliyoruz… ”
\nANONİM BİLGE
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı