Kadının iki adı var, o da bizde yok!

25 Eylül 2016 Pazar

1792 yılında 16. Louis’nin kellesini uçuran genç Fransız cumhuriyeti, yüzyıllarca süren krallık armalarının yerine geçecek yeni bir sembol yaratmak zorundaydı. Adı, elbette “özgürlük” olacaktı. Ama eşitliği, kardeşliği, cumhuriyeti ve devrimi de çağrıştırmalıydı. Ancak bir kadın sureti simgeleyebilirdi bütün bunları. Çünkü sıralanan temel kavramların hepsi “la” ile başlıyordu, yani dişi sözcüklerdi.
Tıpkı ülkenin adı “La France” gibi dişi...
Fransız cumhuriyetinin ilk “Özgürlük Hanım” kalıpları, 25 Eylül 1792’de döküldü. Başında Frigyalılardan bu yana azatlık simgesi olarak bilinen “kızıl” bir külah taşıyordu. Külahın üstüne bir horoz tünemişti! Boynuna bir sarkaç asılıydı. Horoz eski Fransa’nın sembolüydü, sarkaç yeni cumhuriyet adaletinin...
Dekoltesi cömertti, Özgürlük Hanım’ın. Pembe uçlu, küçük ve diri memeleri vardı.
Rejimin yeni alametifarikası, kelimesi kelimesine: “Gögüslerini tüm Fransızlara sunan cumhuriyetçi Fransa” ibaresini taşıyordu. Sunmaktan elbette emzirmek anlaşılıyordu!

***

İnanılmaz bir cinsel çekicilik taşıyan proje desenleri, Papaz Gregoire adlı devrimci din adamı tarafından çizilip cumhuriyet meclisine önerilmiş ve kabul edilmişti.
Aynı tarihlerde Marsilya halkı, bir ayakkabı tamircisinin yazıp bestelediği “Marianne” şarkısını mırıldanıyordu. Şarkıdaki Marianne halktı, Fransa’ydı. Güzel bir kadındı. Çok acı çekmiş, hasta düşmüştü. Krallığın çöküşünden bu yana illetini yenmiş, iyileşmişti...
Fransız cumhuriyetinin ilk Özgürlük Hanım heykeli Marsilya kentinin göbeğine dikildiğinde, halk kendisine Marianne deyiverdi.
Ancak o gün bugündür tüm cumhuriyet kurumlarını süsleyen heykel ile Marianne adının ülke çapında bir araya gelmesi için 1851’de Paris komünü kahramanlarından Berrichon Felix Pyat’ın yazdığı siyasal yergiyi beklemek gerekti.
Cumhuriyet ve özgürlüğün adı, artık Marianne’dı.

***

Marianne’lı ilk pul, 1849 yılında basıldı. Hâlâ da basılmakta.
Cumhurbaşkanlığı sarayından mahkeme salonlarına, meclis koridorlarından belediyelerdeki nikâh törenlerine, tüm resmi işlemler onun önünde yapılmakta.
Fransa tarihindeki devrim, karşıdevrim, imparatorluk, diriltilen krallık ve sonunda geri gelen cumhuriyette hep onun damgası var. Kimi rejim memelerini kapatmış, kimi açmış.
1886 yılında, Fransa’nın armağanı olarak ABD’ye gönderilip New York’a dikilen Bartoldi’nin eseri kadın suretindeki Özgürlük Anıtı, Marianne’dan başkası değil!
Eugene Delacroix, Picasso, Dali ve daha niceleri Marianne’ı yüzyıllar boyunca resimlediler. Rodin de heykelini yaptı. Tarihe mal olmuş tasvirlerinin yanı sıra, Fransa’nın resmi kurumları düzenli aralıklarla Marianne’larını yeniler ve ünlü yontuculara dünyaca tanınan Fransız sanatçı kadınların modellik yaptığı heykeller ısmarlar.*

***

Tam yirmi yıl önce yazdığım yukardaki satırları, Başbakan Binali Yıldırım’ın şortlu kadını tekme tokat otobüsten atan yobaz abazana yaptığı, “Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın...” önerisini duyunca anımsayıp, anımsatmak istedim.
Dünya tarihinde en çok resimlenen, yontulan, damgalı kâğıtlara ve pullara basılan iki sembolün ikisi de kadın olup, biri Adalet Hanım, öteki laik cumhuriyetin Özgürlük Hanım’ı, Marianne’dır.
Birbirlerinden ayrılamazlar.
Adalet yoksa özgürlük de yoktur ya da tersi. İkisinin sembolü de dişi olmak zorundadır. Çünkü rejimin adı ister monarşik demokrasi olsun, ister laik cumhuriyet; adalet ve özgürlüğün temeli eşitlik, kadının erkeğe denkliği ölçüsünde gerçekleşir.
Tekme tokat, hırıltı mırıltı, yobazın kadını saymadığı topraklarda elbet adalet çürür, özgürlük kurur, güzellik yaşamaz, akıl zaten doğmaz!
Çünkü gerici yobaz, kadın düşmanı olduğu için demokrasi ve laik cumhuriyet düşmanıdır ya da tersi.
                       
*Alıntı: Yalnız Kalem/Dafnekitap, 2016  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024
Kibir ve kir 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları