Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Büyük Koalisyon'Dağılır mı?

07 Ocak 2012 Cumartesi
\n

\n

Hasan Erselin, 5 Ocak tarihli Radikaldeki yazısının spotu dikkat çekiciydi; Hükümetin arkasında yer alan büyük koalisyon önümüzdeki dönemde olmayacak. 2012 bu nedenle siyasal açıdan ilginç olacak diyordu. Koalisyon deyince, son günlerde hep AKP-cemaat koalisyonunu ve onun çatladığını duyuyoruz ya; ben de, Hoca da mı bu zaviyeden girdi topa, diye merak edip odaklandım yazısına. Ama okuyunca anladım ki, Erselin koalisyonu, benim sandığım koalisyon değil; Şirketler kesimi, bankalar ve küçük üretici, esnaf, çiftçi ve işçilerden oluşan geniş kitle diye tarif ediliyor bu koalisyon

\n

Ersele göre bu koalisyon, 10 yıl önce, 2001 programıyla gelen istikrarın korunması ve bunu bozacak iktisat politikası önlemlerine başvurulmaması konusunda uzlaşmıştı. AKP hükümeti de bu ortak isteği doğru kavramış ve o yönde hareket etmiş, başarılı da olmuştu. 2009 daralmasının ardından ise hükümet, istikrara her şeyin üzerinde yer vermiş ve koalisyon, yine güven duymuştu. Daralmadan hızlı canlanmaya geçilmiş, ne var ki, büyük cari açık verilmişti. Ersele göre, bu böyle gitmezdi. Yapısal değişiklikleri(her ne ise onlar…) programa almak gerekiyordu. Ne var ki, hükümeti 10 yıla yakın bir süre destekleyen iktisadi karar birimleri buna hazır değildi. Dolayısıyla hükümetin 2003-11 döneminde sağladığı yaygın desteğin devamı güç görünüyordu. Hükümetin arkasında açıkça ya da örtük olarak yer alan büyük koalisyon, önümüzdeki dönemde olmayacaktı. 2012 bu nedenle siyasal açıdan ilginç olacaktı...

\n

***

\n

İktidarların kaderi, elbette arkalarındaki sınıf ittifakları ile ilgilidir. Ancak bu ittifakların, beklentilerinin doğru tahlili de oldukça önemlidir. Ersele birinci itirazım, sözü edilen sınıf ittifakının 2001 krizi ile ilgili uzlaştıklarıtespitine. 2001 krizine karşı uygulanan program, şirket ve banka kesimini ipten alırken, IMF reçetelerinin ağır faturası, hem işsizlik ve reel ücret kaybı olarak hem de mali disiplin üstünden toplumun alt ve orta kesimine ödetildi. Dolayısıyla 2002 seçimine giderken yönetici sınıf, Milli Görüşten süzülüp gelen AKPye karşı mesafeliydi, buna karşılık, programın yürütücüsü Kemal Dervişin takipçisi durumundaydı ama Derviş, CHPdeydi. Mağdur kesim ise, Ecevit koalisyon hükümetine hınç dolu gitmişti sandık başına ve 2001 krizinin ortak partilerini baraj altına gömerken -isteyerek ya da istemeyerek- AKPye de geçiş vizesi vermişti. Dolayısıyla 2002de bu farklı sınıflar arasında, Erselin sözünü ettiği 2001 programıyla gelen istikrarın korunması ve bunu bozacak iktisat politikası önlemlerine başvurulmaması konusunda uzlaşı…” bence doğru bir önerme değil. Gelelim sonrasına Sonrasında, sermayenin AKP-cemaat koalisyonunu temsil eden MÜSİAD, TUSKON ile merkezi temsil eden TÜSİAD arasında, izlenen makro ekonomik politikalar konusunda ve mikro alanlarda bilek güreşi yaşanmadı değil. Ama AKP, kısa sürede TÜSİADcıları etkisizleştirdi, hatta çoğunu saffına kattı. Bunu bir yandan neoliberal politikaların sadık takipçiliğini yapıp, güven vererek sağladı, bir yandan da Aydın Doğanı vergi sopası ile döverken tüm sermayeye verdiği gözdağı ile gerçekleştirdi.

\n

Esnaf, çiftçi, işçi kesimine gelince Onlar, 2001 krizinin sillesinin ardından, bol likiditeli dünya koşullarının sağladığı büyüme rüzgârı ile paylarına düşen soluklanmayı, AKPnin maharetine yordular. AKP de 2001 restorasyonunun mirasını tepe tepe kullanmayı bildi. Öyle ki, imzaya kalmış 50 milyar dolarlık özelleştirmeleri kendine yonttu, sıcak para akışını, kendi becerisi diye sergiledi. Teslim edelim; popülist siyasetin de âlâsını sergiledi. Bu, sonuçta, gerçekten de Erselin sözünü ettiği, şirketler, bankalar kesimi ile alt -orta sınıfları bir arada gösteren koalisyonu kendiliğinden yarattı. 2007 ve 2011 seçim sonuçları da bunu doğruluyor.

\n

***

\n

Gelelim bugüne Bugün bu koalisyonu dağıtacak nasıl bir ekonomik ve siyasi iklim var? Büyük cari açık meselesinin odağında olduğu sorunlar yumağının ve izlenen politikaların bir ayrışmaya yol açacağını mı beklemeliyiz? Sanmıyorum. Sermayenin irili ufaklı, laik-şeri, tüm kesimleri, AKPnin eteğine tutunmuş durumdalar. Başka bir seçenekleri de yok zaten. Çünkü CHPden pek umutları yok. CHP, onlara -ve her kesime- iktidar alternatifi olabileceğine dair pek umut vermiyor, etkili muhalefet yapamıyor. Ekonomik alternatif üretemiyor. 210 gündür vekil olarak tutuklu 2 milletvekilini bile Silivriden Meclise getiremiyor. Aynı büyük ayıp, 6 tutuklu vekile sahip BDPye ve 1 vekili olan MHPye de ait tabii ki Bu durum karşısında AKP, öyle bir güçsergiliyor ki, sermayenin tüm kesimlerinin bu güce tapınmaması için bir neden kalmıyor.

\n

Geriye, malum koalisyonu bozacak kesim olarak alt-orta sınıflar kalıyor. Ama önderlik gerek. Muhalefet partileri, özellikle CHP, AKPden kopuş için ekonomik krize bel bağlama tembelliği, edilgenliği içinde. Oysa AKPnin elinde, sokak muhalefetini sindiren bir devlet sopasının yanında, memnuniyetsizlikleri törpülemeye yetecek bir maliye var. Denk bütçe, düşük kamu borcu yükü, ekonominin sert dalgalarına karşı AKPyi siyaseten ayakta tutacak önemli yığınaklardır. Unutulmasın ki, ekonomi siyasete karşı son tahlilde belirleyicidir ve son tahlil, eninde sonundademek değildir. Siyasi mücadele, siyasetle yapılır, ekonominin himmetine bırakılmaz.

\n

Siyaset marangozu olamadıktan sonra, ekonomi ırmağı bol bol kütük taşısa, ne yazar?..

\n

***

\n

Dostum Ali Eşref Turanı, ölüm ansızın aramızdan aldı. 12 Eylül öncesi DİSK Maden-İşe çok emeği geçti. Sonraki yıllarda hoca, araştırmacı, aydın olarak hep emek saflarında yer aldı. Işıklar içinde yatsın.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları