Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İstanbul Yağması Anadolu'yu Kurutuyor...

16 Ocak 2012 Pazartesi
\n

TOBB Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi, TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, bölgesel dengesizliğimizle ilgili bir tartışmaya Radikaldeki köşesinde kapı araladı. Güven Sakın 6, 10, 13 Ocak tarihli yazılarında yer alan bazı önermeleri şöyle: Bursa, Gaziantep ve Diyarbakır bu kadar güdük kaldığı için, İstanbul bu kadar irileştiği için biz böyle vasat kaldık ve de milletçe dedikoducu olduk. Sayın Başbakanın Türkiye hayalinin İstanbulun daha da irileşmesinden ibaret olması bundandır (6 Ocak).

\n

Bursanın, Diyarbakırın ve Gaziantepin güdük kalmasının nedeni Türkiyenin idari yapısıdır. Böyle bir ülkeyi merkezden sımsıkı kontrolle yönetmeye kalkarsanız, İstanbul irileşir, öteki şehirler güdük kalır (10 Ocak).

\n

İrileşen İstanbul, diğer şehirlerimizin beceri kaynaklarını kendine çekmekte ve bölgesel dengesizlikleri arttırmaktadır. İstanbulun irileşmesinin nedeni, İstanbulun bağlantılarının (connectivity) iyi olmasıdır(13 Ocak).

\n

Türkiyenin artık çok merkezden dünyaya bağlanmayı düşünmeye başlamasında fayda vardır. Artık her vilayet kendi yatırım iklimini komşusundan nasıl daha iyi hale getirebileceğini hesaplamalıdır (13 Ocak).

\n

***

\n

Güven Sak, bu meselenin, renksiz anayasa tartışmalarına taşınmasını da öneriyor. Bu 3 günlük tartışma yazılarında Çinin ve Hondurasın, Serbest bölge-şehirdeneyimlerinden söz ederken Türkiye için de benzer şeyler mi öneriyor, sorusuna yanıt bulamadım. Ama, açılan tartışma yerindedir.

\n

***

\n

Sorun, belli: Sermaye birikimi, artan ölçüde, Anadolu kentlerinin aleyhine, İstanbul coğrafyasında, kent rantı üstünden sürdürülmekte, İstanbul da bu nedenle irileşmekte (büyümektedir diyemiyorum), azmanlaşmakta, ülkenin bütün enerjisini soğurmakta, ama o ölçüde de sorun üstüne sorun üretmektedir. Bu talancı, yağmacı süreç, ne eşsiz bir miras olan İstanbulun ne de Türkiyenin hayrınadır... Plansızlık, kâr uğruna kısa görüşlülük, geleceğimizi tüketmektedir. İstanbul böyle yağmaya açıkken,İki çıplak bir hamama yaraşırmisali, Anadolu kentlerini yarıştırmaezberiyle de bir yere varamayız. Sermayeyi, İstanbula çeken nedenleri bulup çıkarmalıyız. O da İstanbulun köpürtülen zehirli rantıdır. Bir örnek, durumu aydınlatmaya yetecektir. Yatırımları Manisada yoğunlaşan Zorlu (Vestel), sanayi yatırımlarını geliştirmek varken, İstanbulda emlak yatırımına girişti. 2007de, Levent Karayolları arsasını Özelleştirme İdaresinden 800 milyon dolara aldı. 83 bin metrekarelik araziye, AKPnin inayetiyle, 683 bin metrekarelik inşaatı, hukuku da çalımlayarak, dikti (oysa hak, 240 bin metrekaredir) ve İstanbulun hem dokusuna, hem geleceğine hayrı olmayan ama kendisine devasa rant sağlayacak beton yığınını yarıladı bile.

\n

Kabahat Zorluda mıdır? Kabahat, daha çok, ona ve benzer yatırımcılara bu kapıyı ardına kadar açan, İstanbulun kent rantını, vergilemek yerine olduğu gibi bu balinalara bahşeden ve onlara, dış uzantılarına, Galataport, Haydarpaşaport, 3. köprü, kanal İstanbul, İstanbul finans merkezi ve daha nice yağma Hasan böreğini sunan, İstanbul kent toprağına üşüşmelerine yol açan sığ, mirasyedi zihniyettedir. Bu baştan çıkarıcı, ama uzun vadede herkesi zehirleyecek İstanbul rantını elbette AKP iktidarı keşfetmedi, öncesi vardır. 1980 başlarında zuhur eden, İstanbulu küresel kent yapıp satmak zihniyetinin beslenmesiyle bu boyutlara varmıştır talan. İstanbul neden irileşmektedir? Çok açık; burjuvazimiz yüksek katma değerli sanayiye yönelip uluslararası rekabete çıkma cesareti, becerisi gösteremediği için... Kent rantına konmanın kolaycılığı önüne serildiği için.

\n

Sorun, ne İstanbulun yol ağları yönünden avantajlı olmasındadır (bu bir sonuçtur), ne merkeziyetçiliktedir. Sorun, İstanbulun kent rantının köpürtülmesi, kışkırtılması, sanayi kârından daha cazip hale getirilmesindedir. Öyle olmasa, eskinin sanayicileri Eczacıbaşı, Tekfen, Boyner, Dinçkök, Akın, sanayiyi Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana teşvik eden İş Bankası ve son olarak 3 emlak şirketi kuran Koç Grubu, İstanbul toprağına niye üşüşsünler? Siz, bu holdinglerin Anadoluda son yıllarda herhangi bir yatırım çabasına şahit oldunuz mu? Niye yapsınlar? Onları her tür İstanbul yatırımından caydıracak, soğutacak, Anadoluda gerçekleştirilecek üretken bir yatırıma yönlendirecek samimi, kararlı hangi çaba, teşvik, niyet var? Yüksek İstanbul rantı, İstanbul merkezli yüksek kârlı finans, ithalat, özelleştirme avantaları varken, yüzlerini neden Anadoluya dönsünler, rekabetçi sanayicilikle niye cebelleşsinler?

\n

***

\n

Bazılarının tüyleri yine diken diken olacak, biliyorum ama, İstanbuldan nasıl uzaklaşılır ve uzaklaştırılır, sorusuna yanıt arayanlar, uzağa, başka ülke deneyimlerine bakmayı bırakıp 1930’lar Türkiyesi’ne gitsinler. 1930lar Türkiyesi’nde yapılan Birinci Sanayi Planının mekânsal tercihlerine, yatırım bileşimine ve gerekçelerine bakmaya cesaret etsinler. Öylesine derin dersler vardır ki Beş yıllık planın, o günün fiyatlarıyla 41 milyon TLlik yatırımından koca İstanbula sadece yüzde 5 pay verilmiştir. O da Şişe Camın kurulması ve Bakırköy, Beykoz Sümerbank tesislerinin iyileştirilmesi için... Geri kalan yüzde 95 yatırım, Anadolunun muhtelif illerine yönlendirilmiş ve başarıyla tamamlanmıştır. İstanbul o dönemde göçten, kaostan uzak, en asude günlerini yaşarken, Anadolunun demir ağlarla, fabrikalarla makus talihi kırılmıştır.

\n

2012 Türkiyesi tabii ki, 1930lar Türkiyesi değildir. Bir nehirde iki kez yıkanılmaz, ama tarihten hiç mi ders çıkarılmaz, ya da çıkarılmak istenmez?..

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları