Bir Entelektüel Olarak Atatürk

12 Kasım 2011 Cumartesi
\n

Atatürk hakkında son dönemde yapılan en ilginç sempozyumlardan birini izledim.

\n

10 Kasımda Boğaziçi Üniversitesi tarafındanBir Entelektüel Olarak Mustafa Kemal Atatürkadıyla düzenlenen sempozyuma Nermin Abadan Unattan Erik-Jan Zürchere, François Georgeondan Talat Halmana uzanan bir yelpazede ünlü Atatürk uzmanları ve bilim insanları katıldı.

\n

Sempozyum öncesinde, aynı isimlerle hazırlanan ve önümüzdeki dönem bir kitaba dönüştürülecek olan kısa bir film izledik

\n

Erik-Jan Zürcher, Nermin Abadan Unat, Talat Halman, Andrew Mango, François Georgeon, Fabio Grassi, Klaus Kreiser, Oktay Yenal filmde Atatürkün entelektüel kimliğinin profilini çizdiler ve toplantının sonraki sempozyum bölümünde konunun ayrıntılı sunumunu yaptılar.

\n

Entelektüel kimlik neden sona kaldı?

\n

Toplantı çok açıdan ilginçti.

\n

Sunuş konuşmalarını yapan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Kadri Özçaldıran ile Prof. Zafer Toprak -özetle- Atatürkün askeri kimliği, lider kimliği yeterince biliniyor. Ama entelektüel kimliği hakkında yeterince kanı sahibi olmadığımıza karar verdiğimiz için, bu entelektüel arkeolojiçalışmasına girdikdediler

\n

Atatürkün aydın kişiliğinin onlarca yıl uzun boylu irdelenmeden karanlıkta (alacakaranlıkta?) kalmış olması başlı başına çok şey söyleyen, çarpıcı bir veri her şeyden önce

\n

Büyükelçi Özdem Sanberkle toplantıyı yan yana izledim. O nedenle yanı başımdaki büyükelçiye hemen bu soruyu yönelttim:

\n

Atatürkün leblebisi, zeybeği, Rumeli türküsü, Latifesi, Fikriyesi, gardırobu enine boyuna konuşulurken; mirasını oluşturan temel fikirleri acaba neden bunca zaman mercek altına alınmadı?”

\n

Sanberk -özetle!- soruma Çünküdiye yanıt verdi: Atatürke şimdiye dek ağırlıklı olarak askerler sahip çıktı. Mustafa Kemalin onlar açısından önem taşıyan, öne çıkan birinci plandaki kimliği haliyle lider ve de asker boyutuydu...

\n

Bu sorunun tabii pek çok karşılığı olabilir

\n

Sempozyumda Atatürk uzmanlarını ve akademisyenleri dinledikçe ben kendi hesabımaönderin entelektüel zihin haritasıüzerindeki analizlerin bilerek öne çıkarılmadığı kanaatine vardım.

\n

Atatürkün katman katman önümüze konan zihin haritasıaslında öyle geniş kapsamlı, öyle derin, öyle çok boyutluydu ki girdisiyle çıktısıyla çok fazla irdelenmeden öylece ortada bırakıldığı sürece herkes; o haritanın, kendine uygun kesitine sarılabilir; kendi görüşlerine uygun kılıflar bulabilirdi

\n

Mustafa Kemalin düşünce mirasını bunca zaman analiz etmemek; bu mirasın sağcısıyla solcusuyla -kısaca- serbestçe araçsallaştırılabilmesi demekti!

\n

Atatürk diktatör müydü?

\n

Mustafa Kemali anlamaktan çok araçsallaştırmayayönelmek; bu tartışmayı bana göre Atatürkün ölümünün 73. yılına dek ertelemiş olmamızın başlıca nedeniydi.

\n

Mustafa Kemal belgeseli ve sempozyumdaki konuşmacılar bu bağlamda kayda değer çok şey söylediler...

\n

Örneğin; Modernleşen Türkiyenin Tarihi isimli kitabıyla ülkemizde isim yapan Eric-Jan Zürcher Atatürkün çok boyutlu entelektüel kimliği için şunları not etti:

\n

Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda Atatürk ve Türkiye; Batıda alabildiğine olumlu bir imaja sahipti. Bunun nedeni dönemin tüm büyük siyasi akımlarının, Atatürkte bir şeyler bulmasıydı. Avrupa solu için Atatürk, sömürgecilik ve emperyalizmle mücadelenin simgesiydi. Avrupalı ve Amerikalı liberaller için; onun laiklik’, ‘sanayileşme’, ‘kadın hakları gibi öncü fikirleri takdire şayandı. Dönemin yükselen faşizm sevdalıları ise, Kemalde meraklı oldukları güçlü adamsimgesini bulmaktaydılar. Atatürk bu nedenle 20ler ve 30larda; hem antiemperyalist solun, hem merkezde modernlik yanlısı liberallerin ve hem de radikal sağın kahramanına dönüşmüştü...

\n

Diktatör/güçlü adam simgesiniayrıntılarıyla irdeleyen Zürcher; Atanın Hitler ve Mussolini gibi faşist diktatörlerden ayırt edici yanını herkesin düşünmesi gereken şu boyutuyla öne çıkardı:

\n

Atatürkün 10. yıl nutuk konuşması çok fazla şey anlatırdedi Zürcher:Düşünün ki 1933teyiz. Karşımızda askeri bir lider var. Tam anlamıyla bir diktatör. Ama aynı tarihlerde İtalyada iktidarda Mussolini var. Almanyada da Hitler iktidara geliyor. Atatürkün bu konjonktürde yaptığı konuşmaya baktığınızda, kendisinin -Mussolini ve Hitler gibi!- askeri zaferler ve yayılmacılıktan bahsetmediğini görürsünüz. Atatürkün 33 konuşmasındaki ana meselesi, yalnız modernleşme’, ‘medenileşmevebilimselleşmedir.

\n

Atatürk sadece, uygarlaşmalıyız. Bunun tek yolu bilimdirdemektedir. Bu, Mustafa Kemali ayırdeden olağanüstü farktır!

\n

Buradan devam ederiz

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları