Bir Seçim Günü Muhasebesi

12 Haziran 2011 Pazar
\n

TVde artık seçim kampanyası izleyemiyorum

\n

Meydanlarda rakiplerini aşağılayan, terbiye sınırlarını aşan, hakaretler savuran, şakak damarları kabarana dek öfkeyle kin kusan lider tiplerine tahammülüm yok.

\n

Tespih taneleri gibi yan yana dizilip, çanak sorularlamuhataplarınıyalnızca parlatan; röportajadı altında gerçekleştirilen şeysırasında -ne şiş yansın ne kebap hesabına- laf çeviren meslektaşlara da bundan böyle tahammül gösteremiyorum.

\n

Hep aynı insanların çıktığı, aynı tartışmaların, aynı konu başlıkları altında yapıldığı tartışma programlarını da yüreğim kaldırmıyor.

\n

Kendimi ne denli zorlarsam zorlayayım, beş.. bilemediniz on dakika sonunda sabrımı, direncimi yitiriyor; programı baştan sona izlemek üzere kendime verdiğim tüm iyi niyetli sözleri bir tarafa bırakıyor, elimdeki kontrol aletiyle bulunduğum kanalı terk ediyorum.

\n

Elimde değil.

\n

Seçim kampanyasıadı altında yapılan programlara bakmak, inanın artık bana işkenceden farksız geliyor.

\n

‘Yabancılaşma efekti’ ve dizi tutulması

\n

TVde bu artıksiyaset izleyememektepkisini kendimde ilk kez bu şiddetle geçen yaz, referandum sürecine girerken hissettim.

\n

TVdeki siyaset ortamına duyduğum karşı konulmaz yabancılaşma efekti”, her şeye rağmen bu oranda güçlü değildi. Dikkatimi verebildiğim, dikkatle izlediğim bazı referandum-tartışma programlarını, bugün örneğin hâlâ hatırlayabiliyorum.

\n

Ama gelin görün ki bu seçimler sırasında, azimle başına oturduğum hiçbir programın sonunu getiremedim.

\n

Gazeteci olmama, meslek icabıbu takibi yapmakla yükümlü olmama rağmen, itiraf ediyorum ki bunu yapamadım.

\n

Demek ki bir sınır aşıldı.

\n

Karşıt görüşlerden arındırılan medya olgusu ile birlikte, ölçüsüz bir sindirilmişlik ve retorikle katmerlenen siyaset tartışmaları, gerisini zorlayamadığım bir yetti gayri!limiti yarattı.

\n

Böyle sözün artık bittiği yerde, elimde kumandayla ben derhal dizilere geçer oldum.

\n

Önüme bazen ne gelirse, sırf kafamı boşaltmak ve içinde bulunduğumuz ortamdan kaçmak için, ekranda olanı izlemeye koyuluyorum.

\n

Bazı diziler bana eski Yeşilçam öykülerini hatırlatıyor.

\n

Bazıları, ’80’li yıllarda yolları boşaltan Dynasty/Hanedandizisinin yerli uyarlamaları gibi duruyor.

\n

Ama bazı öyle diziler var ki, icabında helal olsun!dedirtiyor...

\n

‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ favorim

\n

Fatmagülün Suçu Ne? onlardan biri...

\n

Başta ünlü tecavüz sahnesietrafında kopan abuk sabuk tartışmalardan ötürü, bu diziyle hiç ilgilenmedim

\n

Ama böyle işte, durdurun bu gezegeni, inecek var!sendromuna yakalandığımdan beri kanalları zaplaya zaplaya Fatmagüle eriştim

\n

O gün bugün, hiçbir bölümü kaçırmıyorum.

\n

Her şeyden önce o ne muhteşem oyunculuk öyle?

\n

Sumru Yavrucuk öteden beri bayıldığım muhteşem bir sanatçı.

\n

Oynadığı her rolün, büründüğü her karakterin sonuna dek hakkını veren Beren Saatin ışıltılı performansına da söylenecek laf yok

\n

Ama ya o Mukaddesi oynayan ve henüz kısa süre öncesine dek bir Tanrı kulunun tanımadığı Esra Dermancıoğluna ne demeli?

\n

O ne ifadeli bir yüz, ne mükemmel bir vücut dilidir?

\n

O ne yürüyüş, ne gerdan kırmak, ne kırıtmak, ne kenar mahalle dilberi havalarıdır?

\n

Taşıdığı Mukaddesadıyla taban tabana ters orantılı dolaplar çeviren, had derecede mütecessis”, ikiyüzlü, fettan ve bilmiş buyenge tiplemesiniizlemek için dahi görmeye değer Fatmagüldizisi.

\n

Herkesin hayatında mutlaka tanıdığı Mukaddesler vardır...

\n

Yüksek reytingli tüm diğer dizilerde olduğu gibi, baş karakterler denli yan karakterler de zengin bu dizide...

\n

Tecavüzcü oğlanlardan birinin anasını canlandıran Perihan/Deniz Türkali.. mesela.. tek kelimeyle şahane!

\n

İtin önde gidenini oynayan Erdoğan/Kaan Taşaner...

\n

Dengesiz, zayıf, kırılgan bir tiplemeye can veren Vural/Buğra Gülsoy

\n

Şeytana külahını ters giydiren Münir/Murat Daltaban.. insanı bire bir Fatmagülün bir Ege cennetinde başlayan cehenneminin içine götürüyor

\n

Vedat Türkalinin kaleminden çıkan öykünün örgüsü de sağlam.

\n

Şimdiye dek üstelik diziyi uzatıp /“sündürmek adınakaşını gözünü de çıkarmadılar.

\n

Böylesine güçlü bir oyunculuk ve güçlü bir hikâye malzemesi ortada dururken hâlâ o malumtecavüzsahnesiyle dizinin ilgi çekiyor olması beni kahrediyor.

\n

Fatmagülün Suçu Ne?yazıp internete girdiğinizde örneğin uzun uzun hâlâ Hülya Avşar mı, Beren mi.. o meşhur sahnede daha iyiydi?gibi sorular ya da Fatmagülün suçu=Bihter olmasıtarzı geyiklerle karşılaşabiliyorsunuz...

\n

Gerçek ve kurguanlayışının böylesine sığ, belirsiz ve bulanık olduğu bir ortamda siyasetde işte bu kadar oluyor...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları