Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İsrail Usulü 'Yüzleşme'

18 Ocak 2009 Pazar

Nuri Bilge Ceylanın Üç Maymunu ile yabancı dil Oscarına aday gösterilen filmler arasına giren Beşir le Valsi; İtalyada yakaladım. Ay başında Türk izleyicisiyle buluşması beklenen filmi; şimdi, şu sırada, Gazze kıyımı sürerken izlemek, İsrail vicdanınınkaranlık köşelerinde insanı etkileyici bir kâbus yolculuğuna çıkarıyor. Canlandırma belgeselolarak tanımlanan film, bire bir bir kâbusla başlıyor: Karşılarına çıkan ne varsa yıkıp geçen, yok eden; iplerinden boşalmış vahşi bir it sürüsünün, korkuya teslim olan kente -Beyruta- dalışıyla açılıyor ilk sahne...

Kurt gibi uluyan köpeklerin gözleri çakmak çakmak yanıyor. Azıdişleri arasından salyalar akıyor...

Belleğin intikamı

Filmde laytmotifolarak kullanılan bu it sürüsü; kaba güç ve faşizm denli, bastırılan belleğinsimgesi aynı zamanda. Bir sonraki sahnede filmin yönetmeni ve yapımcısı olan Ari Folmanı, İsrailin Avrupai barlarından birinde gecenin bir yarısı eski bir dostuyla sakin sakin içki içerken görüyoruz...

İlk sahnenin vahşetiile İsrailin görünürdeki bu korunaklı, müreffeh, sıradanBatılı ortamıarasındaki uçurum, insanı ilk anda çarpıyor ve koltuğa mıhlıyor. Bu uygar, Batılı görüntü, çehre ya da madalyonun; arka yüzü, dehşet saçan bu it sürüsü mü?oluyorsunuz...

Film özetle bu: Madalyonun bir yüzünde, çağdaş, Batılı bir İsrail; diğer yüzünde zembereğinden boşalmış ilkel bir faşizm”, “kaba güç; belleğin derin köşelerine saklanan, gizlenen ve de zaman zaman yer değiştiren bir zalim-mazlum ilişkisininserüveni.

Holokostun mazlumları; yıllar sonra, Filistinlilerin uğradığı bir başka soykırımın -Sabra ve Şatila soykırımının- zalimlerine -filmdeki versiyonuyla- sessiz tanıklarınadönüşüyor. İçinde bulunduğumuz siyasi konjonktürde yabancı dil Oscarının en güçlü adayı gösterilen filme yöneltilen başlıca eleştiri burda gizli.

82 Lübnan işgalinde emirleri uygulayan er Folman(!); Sabra-Şatila soykırımının sadece İsrail askeri birliklerinin bilgisi dahilindegerçekleştirilmiş olduğunu, komutanların bunu önlemek adına kıllarını kıpırdatmadıklarını itiraf etmekle yetiniyor sonuç olarak.

‘Siz unutsanız da, geçmiş unutmaz!’

Tarihi gerçek oysa, bunun çok ötesinde.

Sabra-Şatila kampında kıyıma uğrayan Filistinlilerin; bizatihi İsrail güçlerince yönlendirilen ve kampa sokulan Falanjist Hıristiyan milisler tarafından işlendiğini; sivil halkın kaçışı olmayan bir ölüm kapanınabile bile kıstırıldığını biliyoruz. İsrailin sorumluluğu, tanıklıktan ibaret değil başka deyişle. Ancak Ari Folman asla, bire bir gerçeğinakletmek misyonuna girişmemiş. Kişisel belleğinden sildiği kayıtlarıyeniden inşa etmek çabasını üstlenmekle yetinmiş.

’82’nin Lübnan işgalinde yaşananları baştan sona unutmuş çünkü Folman. İçinde yer aldığı trajediyi ne var ki, 2006daki Lübnan savaşı vesilesiyle hatırlamak zorunda kalıyor. Ve sildiği tarihle yüzleşmek adına çıktığı zorlu yolculuk sonunda; bu filmi, Beşir le Valsi yapıyor:

Siz geçmişi unutsanız da, geçmiş sizi unutmaz!Filmin sloganı bu.

En beklenmedik yerde ve anda, geçmiş ne yapıp edip; size erişiyor, hatırlamak istemediğiniz gerçeklerle sizi yüz yüze bırakıyor...

Beşirle Valsin bellek görevinin; başka nesillerin omuzlarındaki bir asır öncesine uzanan yükleri almaya değil; orta yaş kuşağının doğrudan yaşadığı, yer aldığı, tanıklığını paylaştığı çok yakın bir geçmişi hedef aldığını da bu arada belirtmem gerek.

Böyle gözler önündeki bir tarih hesaplaşmasınındahi alabildiğince zor olduğunu görüyoruz filmde.

Halen süregelmekte olan, sonuçlanmamış bu hesaplaşma adına Folman, üstelik özür dilemeyefilan kalkışmıyor.

Aydın olarak sadece payına düşeni, bireysel hesaplaşmasınıyapmakla sınırlıyor kendisini...

Bireysel hesaplaşma nasıl olur?u merak eden, herkesin görmesi gereken bir film Beşirle Vals”...

Azgın köpeklerbu anlamda, bastırılmış belleğin salıverilmesi.

Dingin bir bar akşamında, Folmana eski bir dost, düşlerine giren bu yırtıcı köpek kâbusunuanlatıyor. Bu kâbusun;Lübnan işgaliylebağlantılı olduğunu düşündüğünü söylüyor. O dönemi gömmüş olan Folman; eski askerlik arkadaşlarıyla yaptığı söyleşiler yoluyla, film boyunca bu kâbusunizini sürüyor. Ve bu uyanışla, hatırladığı, hatırlamayı göze aldığı ölçüde; derin yüzleşme arayışına çıkıyor”...

Çok sofistike bir iş Beşirle Vals! Kaçırmayın derim.

nilgun@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları