‘2002 Devrimi’nin onaylanması seçimi

‘2002 Devrimi’nin onaylanması seçimi

25.05.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Demokrasilerde, seçimler hükümeti kuracak partinin belirlenmesi için yapılır, çoğunluğu alan parti iktidar olur. Oysa 7 Haziran seçimi böyle bir seçim değil; zira her şeyden önce, iktidar partisi ve lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefi yeni parlamentonun değil, ‘Başkanlık Sistemi’nin oylanması. Bu kadarı zaten yeterince garip, zira sistem değişikliği Cumhurbaşkanı’nın önderliğinde yürüyen bir parlamento seçimi ile olmaz, daha doğrusu olur da, ona demokratik parlamento seçimi denmez.
Ne yazık ki, iş bu kadarla da bitmiyor; Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi, aslında, bu seçimde bizden bir ‘devrimin’ onaylanmasını bekliyor. Bir süre önce, bazı iktidar partisi siyasetçi ve destekçileri ‘içinde bulunduğumuz durum’un adını ‘2002 Devrimi’ olarak açıklığa kavuşturdu. Dolayısı ile bu seçim 2002 Devrimi’nin onaylanması seçimi olarak düşünülüyor, mesele iktidar partisini desteklemek veya desteklememek değil, başta Cumhurbaşkanı, halkı tarihsel bir ‘Milli Kurtuluş’ hamlesinin son halkası olarak görülen Yeni Türkiye devrimini onaylamaya çağırıyor. Onaylamayan, daha şimdiden, hain, düşman, terörist ilan ediliyor. Yani, bize ya Yeni Türkiye’nin uysal vatandaşları olmayı kabul etmemiz, ya da ‘millet düşmanı’ yaftası altında başımıza geleceklere razı olmamız uyarısı yapılıyor. Böyle bir seçim olabilir mi?
Gerçekten de, özellikle son birkaç sene içinde olan bitenleri sıradan siyasi kavramlar ile açıklamak mümkün değil, ‘devrim’ kelimesi daha doğru. Tabii bu çerçevede, ‘devrim’ kelimesini olumlu çağrışımlarını bir yana bırakarak, ‘kökten değişim, altüst oluş’ şeklinde okumamız gerekiyor. Nitekim, 2002 Devrimi, tam da böyle tarif ediliyor; ‘Eski Türkiye’nin yerini ‘Yeni Türkiye’nin alması ve bu inşa sürecinde her şeyin toptan değişmesi, yani söz konusu olan; kurumları ile, siyaset ve toplum anlayışı ile, geçmiş ve gelecek tasavvuru ile tam bir rejim değişikliği. Yok, kim ne derse desin, hangi laf cambazlığına sığınırsa sığınsın, söz konusu olan daha demokratik bir rejim olamaz. Zira, mevcut sistem içinde daha fazla değil, daha az demokrasi ve özgürlük siyaseti güden bir siyaset, ancak ceberrut bir rejim vaat edebilir, ediyor. Üstelik, ‘devrim’ ve hatta ‘yeni İstiklal Savaşı’ gibi kisveleri tam da bu nedenle, yani yeni baskı rejimini meşrulaştırmak amacıyla dolaşıma sokuyor.

Haberimiz yokmuş
Diğer taraftan, ‘Yeni Türkiye devrimi’nin tarihi biraz karışık. Meğer 2002’de bir devrim olmuş da haberimiz yokmuş, daha doğrusu devrimi yapanların da haberi yokmuş, zira o dönemde söylenenler, yapılanlar bir yana, siyaset yapanların pek çoğu da devrim fikrinden uzak, muhafazakâr demokrat bir parti içinde siyaset yapma gayreti içindeydiler, şimdilerde ise ortalığı ‘başkaları’ kaplamış durumda. ‘Halk ihtilali’ tabiri ile devrimi ilk muştulayan yüksek teorisyen bile, olayların seyri karşısında, hafiften de olsa, şaşkınlık içinde olmalı, o nedenle benzer akılda olanlar ile birlikte, olayı ‘geçici’ bir seçim kampanyası olarak algılamaya/ algılatmaya çalışıyor. Tıpkı, Kürt siyaseti içindeki bazılarının benzer yöndeki ‘avuntusu’ gibi.
Diğer taraftan ‘devrim’ tam gaz gidiyor; evlatlarını yemek derseniz var, ‘eski rejim’ (ancien regime) yaratma derseniz var, ‘olağanüstü durum’ ilan edip hukuk tanımazlık deseniz var, toplumsal mobilizasyon adına öfke ve nefret dalgasını harekete geçirmek derseniz var, ‘hain’, ‘işbirlikçi’, ‘millet düşmanı’, ‘dinsiz’ yaftalamaları üzerinden muhalefet çevrelerinin tümünü sindirme derseniz var. Böylesi altüst oluş dönemlerinde öne çıkan, sahne alan fanatik derseniz var, çıkarı için her kılığa giren soytarı takımı derseniz her çeşidi var, ‘kraldan çok kralcı’ mebzul miktarda. Henüz ‘devrim mahkemeleri’ kurulmadı ama mevcut mahkemeleri benzer mantıkla işletme çabası eksik değil. İnanın yaptıkları, yapacaklarının garantisi ve yapacaklarını zaten seçim vaatleri olarak ilan etmekten imtina etmiyorlar.

Normal seçim değil
Kısacası, bu seçim normal bir parlamento seçimi olmaktan çoktan çıktı; seçimler iktidar partisinin kolayca Başkanlık Sistemi’ne geçişi gerçekleştireceği şekilde sonuçlanırsa, ‘parti-devlet/liderlik sistemi’, siyasal-hukuki inşa seyrine başlayacak, Türkiye ucu açık bir baskı rejimine yelken açacak. Yok, iktidar partisi istediği sonucu alamazsa, o zaman da işler sarpa saracak, işte o zaman bir büyük demokrasi mücadelesi vermek gerekecek. Umudumuz, hiç olmazsa demokrasi mücadelesi yapabileceğimiz bir sonucun çıkması, ama böyle bir sonuç, demokrasi mücadelesi açısından, üzerine yatılacak bir ‘mutlu son’ değil, sadece bir ‘başlangıç’ olacak. Şimdiden, kendimizi hazırlayalım diye söylüyorum.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017