Onuncu Yıl Marşı...

09 Haziran 2013 Pazar

“Bıkmadın mı ey ihtiyar” diye yazmış mektubuna başlarken. Durup dururken tutmuş bana göndermiş. Üstelik de kendi yazdığı şiirlerle birlikte...

\n

Bilirim Türk ulusu şair bir millettir. Şiir yazmayan yoktur. Kimileri saklar, kimileri dergilere gönderir. Bir bölümü yayımlanır, geri kalan çöpe atılır. Bile bile şair olmadığını, yine de şair olmaya kalkışanlara gülmek isterim. Daha çok acımak, üzülmek... Hem en kolay, hem de en zor bir iştir şiir yazmak. Sayısız insan girişir, uğraşır, sonunda boş yere zaman harcadığını anlar. Bilmem sahiden anlar mı?
“İhtiyar”... Aynalara çoktandır bakmıyorum. Duvarda gençlik, orta yaşlılık resimlerime dalıp gittim. Anı dediğimiz bir duygusal andır. Yıllar sular gibi akıp gitmiş, uzaklardan değil yakınımızdan, ayaklarımızın altından. Tek tek anımsamakla sorun çözülmüyor. İhtiyarlık ise büsbütün seni o günlere sürüklüyor.
Cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten beri baş savunucularından
biriyim. Nerdeyse koruyucularından. Evet, muhtacı himmet bir duruma düştü Cumhuriyetimiz. Bir on yıl sevinçlerle, coşkularla yaşadık. “On yılda milyonlarca genç”tik de ondan... Ne oldu o milyonlara? Dağıldı mı, dağıtıldı mı? Yüzlercesi, binlercesi cezaevlerinde mi yoksa? Bu Mustafa Kemal gençliğini yok etmek için daha ne yapmaları gerek. Dindi, imandı, gelenekti gibi aldatıcı yanılgılarla uyutmak ne zamana kadar? “Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan / Bize korkmak yakışmaz / Türk önde Türk ileri” marşını ilkokulda öğrendik. Yetmişlere, seksenlere varıncaya kadar yaşama rehberimiz oldu. Ben doksanlardayım. Onuncu yılda daha ilkokuldaydım. Turgut Bey adlı bir üniversite öğrencisi hocamız vardı. İlk oydu bu marşı öğreten, günlerce hep birlikte bağıra bağıra söylediğimiz Onuncu Yıl... Bir yazımda da ne demiştim. “Ben onuncu yıldayım.” Kırk, elli, altmış yıl geçse de ben ve benim kuşağım onuncu yıldadırlar. Bir dönüm noktasıydı. Ama çok geçmedi, onuncu yılın karşısına gerici, tutucu, kötü niyetli kafalar çıkmaya başladı. Yok ettiler Onuncu Yıl bayramını. Hiç duydunuz mu bu güzel marşın sokaklarda, meydanlarda söylendiğini. Bakın ne demiş AKP’li bir bakan: “Bırakın, bu Onuncu Yıl Marşı’nı, önemli törenlerde, açılışlarda mehter havası yetmiyor mu?”
Mehter denen durum, Demokrat Parti’nin maziyi canlandırmak için geçmişte kalan birtakım töreleri yaşatmaya çalışması. Gide gide Türk toplumunun canlılığını, kişiliğini yitirmesi, köhnemiş bir batağa saplansın istenmesi...
Günler, yıllar geçip gidiyor. Bu bataklıklı yolda hâlâ yürütülüyoruz. Bir kurtarıcı, bir aydınlık yol gösterici de yok, çıkacağı da yok...
İşte Atatürk’ün o anlamlı sözüyle
“İşte manzarayı umumiye”.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları