Cumhuriyet dönemi 90 yaşına girdi. Doğum tarihi 29 Ekim 1923. Benimle yaşıt.
Yaşamak vazgeçilmez bir armağanıdır doğanın. İster doğa ister tabiat...
Bir yıl, on iki aydır. Yolun sonuna gelmiş gibi olursunuz. Bunca yıl yaşamışsın, ne güzel. Gelmek var, bir de gitmek... Yolun sonu görüldü mü başlayacaksın elden giden zamanı anımsamaya... O kadar çoktur ki, o eski günler. O günlerdeki arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler. Sonu gelmez bir masaldır. Hani çocukluğumuzda ninemizin mangal başında kahvesini içerken bize anlattıkları...
Bahçeye bakan bir odası vardı Atiye’nin. Yıllarını hep orda geçirmiş. Orda doğmamış ama sürdürdüğü bu uzun yaşam onu kendine benzetmiş. Yaşadın, gördün, duydun. İlkokula başladığın o eylül sabahını hiç unutamazsın. Sırtınızda okul çantası, o karlı yokuştan düşe kalka indiğiniz. Yağmurda, karda düştüm düşeceğim korkusuyla kar yığınlarına basa basa...
O sokaklar yerli yerinde duruyor. İstanbul’da çok değişiklikler oldu, ama kentin bu yanına dokunulmadı. Kendi halinde bir semtti orası. Öğrencisi olduğum okulda gayrimüslim çocuklar çoktu. Agop’lar, Kevork’lar, Stepan’lar, Yozef’ler... Bir resim kalmış o günlerden, sınıftayız, en arka sıradayız. Öğretmen matmazel soruyor: “Ezberledin mi La Fontaine’i?” Her sabah ilk işimiz şiir okumaktı. Yeni öğrenmekte olduğumuz Fransızca alır başka yerlere götürürdü beni. Gül ile çınar ağacının öyküsü boş bir masal değildi. Ama bunu yıllar sonra anladık. Gülün çınar ağacıyla çekişmesi... Rüzgârlar eser, kasırgalar kopar ama bana bir şey olmaz der, mahalledeki çınar ağacı. Dev kollarıyla bahçenin yolunu kapatmış. Gül ise ufacık bir esintide iki büklüm olurmuş. Çınar der ki; “Ben eğilirim ama yıkılmam”. Gül sessiz kalır. Zamanlar geçer, bir gece vakti büyük bir fırtına kopar, kendine güvenen çınarın dalları çatır çatır kırılır, ama gül yüklendiği yağmur sularının serinliğinde mutludur! Sevdiğim bir örnektir, güç gereklidir ama her şey değildir. Doğa bir ayrım yapmış. Gülü insanoğlunun sevgilisi, çınarı da kesilen bir odun...
O masallar kitabı nerde? Bulsam da çocukluk dünyama gidebilsem...
Zaman Geçer
Yazarın Son Yazıları
Huzur
Yağmurda Bir Gün
Seçimlere Doğru
Öykü Gibi
‘Gizli Kalanlar’
‘Susacak mısın?’
Gerçekten Yana...
Sözler ve Gerçekler
Dön Dolap Dön!
Pazar Günleri...
Yaşamanın İçinden...
Fikret Otyam’a Sağlıklar...
Güz, Şiirlerle
Bir Başlarsam
Özgürlüğü Beklerken
Zamanla Yarışmak
Anılar Gerçek midir?
Güçlü Olmak Deyince
Emek Gücü Bir Araya
Masal Yapın Kendinize
İktidar Güçlü Olursa
Bir Mektubu Okurken
Sorunlara Çözüm...
Silivri’ye Giderken...
Neden Öldürüldüler?..
Yeniden Yazmak
Çambel’in Anısına
Kutlamalar Yararlıdır
Günler Geçer Gider
‘Bir Balbay Girer Bin Balbay Çıkar’
Günler Geçip Gider...
Şu Kamer Genç’i Tartışmak!
İsmet Paşa’yı Unutmamak
Bir Masal Gibi
Seçim Üzerine
‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’
‘Yine Akşam’
Edebiyat Üstüne
Yeni Yıla Doğru
O Ağaç Orada...