1 Mayıs'ta 'Oktay Abi'mizle...

01 Mayıs 2013 Çarşamba

Emekçilerin birlik ve dayanışma bayramını, aydınlanma yürüyüşümüz ve çağdaş edebiyatımızın emektarı Oktay Akbal’ın 90’ıncı yaş günüyle birlikte kutluyoruz...
Nisan, Oktay Akbal ayıdır. Yılın 4’üncü ayı boyunca yaş günü kutlamalarının ardı arkası kesilmez.. 1923’te doğduğunu bilen, hele yolunu
Gökova Körfezi kıyısındaki Akyaka’ya düşürüp ziyaret eden sevenleri, sadece Akbal’ı kucaklamakla kalmaz, Cumhuriyetin eğitim emektarlarından Ayla Hanım’ın dillere destan kurabiyelerinden de tatma fırsatını bulurlar ki yaş günü dediğin böyle olmaz mı?
Evet, yıl 1923. Cumhuriyetin ilanına 6 ay var...
Anadolu’dan gelen haberler, tarihsel zafer için “eli kulağında” demekte... Dönemin ünlü hukukçularından Salih Bey’in oğlu Oktay’ın 22 Nisan’da dünyaya gelişi de o kutlu günün habercisi gibidir…
Belki de anne
Vuslat Hanım kundaktaki oğluna sevgiyle bakarken şöyle düşünmüştür: “Aile devrimci bir edebiyatçı daha kazanıyor...” Çünkü minik Oktay’ın anne dedesi, Osmanlı’nın son dönem gerçekçi-toplumcu romancılarından Ebubekir Hazım’dır. Torun elbette ki dedeye çekecek, kim bilir ne büyük eserlere imza atacaktır.
Nitekim baba kısa bir süre sonra vefat edince, Oktay’ın tüm sorumluluğunu üstlenen Vuslat Hanım, edebiyat eğitiminde nam salan
Saint Benoit Lisesi’ni tercih eder. Ortaokuldan sonra İstiklal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi öğrencisi olan Oktay, önce hukuk, ardından edebiyat bölümünde eğitimini sürdürür...
Ne var ki yazmak için artık o denli sabırsızdır ki öğrenimini yarıda bırakarak edebiyat dünyasının
“Cumhuriyetçi”leri arasına katılır. Sonrası malum; bizim kuşağın “abi”lerinden, devrimci, direnişçi, ilkelerinden ödün vermeyen Oktay Akbal.
Hemen tümü cumhuriyet karşıtlarıyla mücadeleyi içeren köşe yazıları, öyküler, “anı”lar, tiyatro oyunları ve değişik gazetelerden sonra İlhan Selçuk’la yoldaşlığı... Şimdi de Cumhuriyet gazetesinin en kıdemli kalemi..

\n

Yurtseverlik anıtı

\n

Akbal öylesine yurtsever bir aydındır ki edebiyat dışında pek bilinmeyen birkaç özelliğini anımsatayım.
Örneğin
Safranbolu... Tarihi kentsel mirası en iyi yaşatan ilçemiz olarak “korumanın başkenti” olmuşsa, 1975 ve sonrası kentin kültürüne ve mimarisine sahip çıkan öncü aydınlar arasında Oktay Akbal da vardı… Toplumun beton apartmanlar yerine geleneksel evleri yeğlemesine katkıları büyüktü.
Benzer şekilde
Fethiye yakınlarındaki “barış ve dostluk köyü” kimliğiyle korunan tarihi Kayaköyü’nün kimliksiz turizme kurban gitmemesi için 1980’lerin sonlarında Mimarlar Odası’nca başlatılan direnişin öncü destekçileri arasındaydı... O kadar ki bildirgelerde yer alan imzasının sonuna kadar arkasında durmuş, tarihi mirasın yaşatılmasını çok sayıda yazısıyla gündemde tutmuştur.
Emekçilerin gününde, yaşamları emekle yoğrulmuş Oktay Abi’yi ve Ayla Hanım’ı yürekten kucaklıyoruz...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları