Diyarbakır, Bergama, Bursa...

21 Şubat 2013 Perşembe

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday kentlerimizin ortak sorunu ‘uygunsuz’ yapılaşma

\n

Dünyadan 1000’e yakın anıtın yer aldığı “UNESCO Dünya Mirası Listesi”nde, örneğin 200 yıllık ABD’nin bile 20’den fazla eseri varken “bin yılların ülkesi Türkiye”den sadece 11 miras bulunmasının temel nedenleri tarihsel zenginliklerimize duyarsızlığımız; listeyi önemsememiz; hatta -az sayıdaki- başvurumuzun da yeterli özenden yoksun olması.
Şimdiye dek İstanbul (Tarihi Yarımada), Kapadokya, Divriği Ulu Cami, Hattuşaş, Nemrut Dağı, Pamukkale, Ksantos-Letoon, Safranbolu, Troya, Selimiye Cami ve Çatalhöyük listeye girebildiler... İstanbul’un ise korunamadığı(!) için onur kırıcı olan “
Tehlike Altındaki Miras” sayılması da 5 yıldır UNESCO gündeminde.
Yeni başvuran Diyarbakır, Bergama ve Bursa’da ise umutlu bir bekleyiş var. Geçen yıllarda “
kültürel çeşitliliğini yeterince vurgulamadı”ğından başvurusu geri çevrilen Mardin’in durumuna düşmemek için dosyalarını “eksiksiz” hazırladıklarını belirtiyorlar.
Diyarbakır Surları
Diyarbakır, MÖ 3000’lerdeki “
Hurriler” döneminden kalan “5 km. uzunluktaki surları”yla aday. STK’lerle yürütülen çalışmalar için Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirtaş diyor ki: “Taşlarımız kara ama bahtımız kara olmayacak.”
Başkan, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun tarihi duvarı için gerçekleştirilen “
çevresini kaçak yapılardan temizleme” çabalarına umut bağlıyor. Sürdürülen restorasyonlar ile Sit Alanı Koruma Planı da şanslarını yükseltiyor.
Ancak plansız ve özensiz yapılaşma UNESCO’nun “
bütüncül koruma” ilkesiyle çelişiyor. Kimliksiz apartmanların işgalindeki kent, bu çirkinliği durdurup “tarihle uyumlu” davranabilirse, hak ettiği “Dünya Mirası” unvanını alabilir.
Bergama 500 sayfa
Çağlar boyu adı değişmeyen Bergama’nın 500 sayfalık dosyası 2 yılda hazırlandı. Belediye Başkanı
Mehmet Gönenç yüzlerce fotoğraf, harita ve belgenin kenti tanıtmaya yetmediğini belirterek diyor ki: “Roma ve Helen tapınakları, tiyatroları, su yolları ve sağlık merkezlerinin en ünlülerine sahip uygarlıklar başkentinin listeye girmesi, diğer arkeolojik varlıklara da güç katacak.”
Herhalde bu sözleri Yortanlı Barajı’nda boğulan antik Allianoi hüzünle dinliyordur... Kenti inceleyecek UNESCO uzmanları sit alanını kuşatan “
tarihle uyumsuz” apartmanlaşmayı sorgulamazlarsa, Bergama’nın şansı da yüksek görünüyor.
Bursa’nın ‘Prusias’ı da var
Kimliğini yitirmeyen Osmanlı köyü Cumalıkızık’la birlikte Hüdavendigâr, Yıldırım, Yeşil ve Muradiye’deki Sultan külliyeleri ve Hanlar Bölgesi’nin Orhan Gazi Külliyesi’yle şansını deneyen Bursa’nın dosyasının adı “Osmanlı’nın Doğuşu..”
Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe, dosyaya kentin zengin tarihsel dokusunu tanıtan bir belgesel eklediklerini de belirtiyor. Ne var ki MÖ 700’lerde kaleyi inşa eden Bithynia Kralı Prusias’tan adını alan antik dokunun giderek yok edilmesine UNESCO’nun soğuk bakacağı ortada.
Gerçi kale kapıları son yılların önemli restorasyonlarıyla yaşatılıyor; ancak Suriçi’ndeki arkeolojiyi gözden çıkaran yapılaşma izinleriyle “Osmanlı öncesi”nin apartmanlar altında bırakılması, “Dünya Mirası” ilkeleriyle çelişiyor.
Bu nedenle sadece Osmanlı’yla yetinilmeyip düzenlenebilecek “arkeo-park”larla Bithynia, Roma ve Bizans mirasını da gözeten bir imar anlayışıyla Prusias’ın “kent kültürü belleği”ne kazandırılması gerekiyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları