Olaylar Ve Görüşler

Akılcı eylem ve örgütlenme - Av. Ali Yılmaz GÜRKAN

16 Mart 2023 Perşembe

İnsanlık tarihinin bir bakıma düşünce tarihi olduğu düşünüldüğünde Batı’nın bugünkü ayrıcalıklı yerinin haklı sebepleri olduğunu bilmemiz gerekir. 15-16. yüzyılda yaşanan Rönesans ve Reform süreçlerini takiben 17. yüzyılda kartezyen felsefe, 18. yüzyılda yaşanan Aydınlanma ve daha sonra bu geçmiş düşünce akımlarından beslenerek oluşan pozitivist düşünce insanlık düşünce tarihini olumlu yönde geliştiren akımlardır ve bu gelişmeleri yeryüzünde bu şekliyle yaşamış bir başka siyasi topluluk da yok gibidir.

Bu düşünsel gelişmelerin nereden kaynaklandığı üzerinde düşünüldüğünde çoğu zaman bunların gerisinde çağdaş zihniyeti şekillendirenin, gelişmiş Batı ülkelerinde başta yer alan etkinin hiç şüphesiz laiklik olduğu bir gerçektir. Bu durum, bugün aklı başında olan herkes tarafından da kabul edilen bir gerçektir. Ancak toplumların laik esaslara göre örgütlenmesinde özellikle siyasi kurumların, bürokrasinin ve ekonomik faaliyetlerin ve dolayısıyla toplumların Aydınlanma döneminden beri temel olan akılcı uygulamalarının hayata geçirilmesinin önemi çoğu kez hatırlanmaz.

İŞ BÖLÜMÜ

Günümüzün modern devlet yapısı bu iki esastan hareketle sağlıklı bir yapı oluşturabilmiştir. Aklın yasalarıyla uyumlu bir siyasi yapılanma ve toplum varlığını sürdürdüğü sürece bütün yaşananları aklın eseri olarak görmek ve değerlendirmek gerekmiştir. Kurulu düzende akılcı bir yapılanma yoksa (devlet böyle bir yapılanma benimseyip ortaya koyamamışsa ) bu nesnel düzende bugün dahi aklın bu düzeni yönetemeyeceğine kesin gözle bakmak gerekir. Bu düşüncelerle yurdumuzda olup bitenlere bakıldığında şaşırmamalı. 

Sosyolojinin en önemli kurucularından Emile Durkheim (1858-1917) toplumda düzen ve yardımlaşmanın kaynağını iş bölümü ve uzmanlaşma olarak belirtmiştir. Oysa yurdumuzda olan bitene bakıldığında hiç de bu tarihsel gelişime uygun bir gayret, yapılanma ve hatta niyet görmek mümkün olmuyor.

ÇAĞDAŞLAŞMA

Öte yandan toplumsal hayatı mümkün kılan ve bireylere rehberlik eden kolektif nitelikteki merkezi değer sisteminin değişmelere bağlı olarak zayıflaması durumunda kaos ortamının istemeyerek de olsa yaratılmış olması mümkün olacaktır. Böyle bir toplumda her türlü sapma oluşacağı gibi korkarım bir gün felaket yaşandığında da vicdanları sızlatan yağmacılık dahi haklı bulunabilir.

Keza Max Weber (1864-1920) akılcı eylemin ve akılcı eylem temelindeki örgütlenmenin modern toplumun rasyonelleşme süreci olduğunu ileri sürmüştür. Tıpkı Büyük Atatürk’ün öngördüğü gibi.

Düşünce tarihindeki bu gelişmeleri göz ardı ederek siyasetin ve bürokrasinin yapılanması korkarım Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda gayretlerini daha uzun süre sonuçsuz bırakacaktır.

AV. ALİ YILMAZ GÜRKAN

İSTANBUL BAROSU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları