Olaylar Ve Görüşler

Alevler ve kadınlar - Özlem Özdemir

04 Ağustos 2021 Çarşamba

Alevler gözümüzün önünde günlerdir ağaçları, hayvanları, evleri yutuyor. Kırmızı sarı renkleriyle yeşili söndürüyor ama alevleri kimse söndüremiyor. Milyonlar ellerinde çeşitli ebattaki aletlerden bu yok oluşu izliyor. Çünkü milyonlar izlemeye alışmış, Cumhuriyetin yıkımı dahil yıllardır her şeyi izliyor...

Aynı günlerde dünyanın bir ucunda düzenlenen uluslararası olimpiyat oyunlarında ise alevlerin yaktığı ülkenin kadınları, temsil ettikleri ülkelerinin aksine, güçlü bir mücadeleyle önüne gelen diğer ülkelerdeki rakiplerini yenmeye doymuyor. Alevler arasında kadınlar yükseliyor. Milyonlar bu zaferleri de izliyor. Milyonlar bir ağlıyor bir gülüyor...

BİR DEVLET ARANIYOR

Bir eksik, dünyanın en eski kurumu devlet. Bir devlet aranıyor ama milyonlar bir türlü ona ulaşamıyor. Her yere bakıyorlar ama devlet yok. Bazıları hâlâ devlet var sandığı için aslında Cumhuriyet nefretiyle yıkılmış olan devletin aranışı sürüyor. Milyonlar bir ağlıyor bir gülüyor... Alevler önüne geleni yutarak ilerliyor. Kadınlar bu milyonlara rağmen alevlerin arasında capcanlı yükselmeye devam ediyor. Ve bunların hepsi aynı ülkede oluyor... 

1-16 Ağustos 1936 tarihleri arasında Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen 11. Yaz Olimpiyatları’na Türkiye 2 kadın, 57 erkek olmak üzere 59 sporcu ile katılmıştı. Olimpiyatlardaki ilk madalyamızı kazandığımız bu oyunlarda, ülkemizden ilk kez 2 kadın yer alıyordu. Bu kadınlar, Suat Fetgeri Aşeni ile sonradan ülkemizin ilk kadın arkeologlarından biri olacak Halet Çambel’di. Halet Hanım, çocukken narin bir yapıya sahip olduğundan spor yapması istenmişti. O da okuduğu Almanca kitaplardaki şövalyelere özenmiş, eskrim dalını seçmişti. Tabii sırf spor yapacağını sanarken bir gün olimpiyatlara giden ilk kadın sporcu olacağını asla düşünmemişti. Türk kadınlarına Hitler’in görüşme davetini, “Hükümetten izin almadan görüşemeyiz” diyerek reddeden iki karakterli kadınla açılmıştı olimpiyat penceresi. 

GURUR KAYNAĞI

23 Temmuz - 8 Ağustos 2021 tarihleri arasında Tokyo’da düzenlenen olimpiyatlara ise Türkiye 50 kadın, 58 erkek olmak üzere 108 sporcuyla katılıyor. Bir yandan alevler yurdumuzu ve yüreğimizi yakarken öte yandan Türk kadınları peş peşe gelen başarılarıyla başımızı dik tutmamızı sağlıyor. Kadın milli voleybol takımımız Çin’in ardından Rusya’yı da yenerek çeyrek finale çıktı. Yasemin Adar, ülkemize güreşte madalya kazandıran ilk kadın sporcumuz oldu. Milli tekvandocu Hatice Kübra İlgün bronz madalya alırken boksta Busenaz Sürmeneli yarı finale çıktı. Ve adını bu yazıya sığdıramayacağım, başarıyla mücadele eden diğer kadın sporcular... 1936 yılında onlara yolu açan Halet Çambel ve Suat Fetgeri Aşeni’nin ardından bizi gururlandıran kadınlar.

BU ÜLKENİN TEK UMUDU KADINLAR

Alevlerin yuttuğu ülkenin kadınları bu ülkenin tek umudu artık. Alevleri sadece o kadınlar söndürebilir. Yaşamı yeniden sadece o kadınlar doğurabilir. Alevleri durduramayanların önlerindeki tek engel o kadınlar. O yüzden bu ülkede her gün kadınlar katledilir. İzlemekten başka işlevi olmayan milyonlara, yaşamı değil yıkımı isteyen kötü kalpli bürokratlara, doğayı, hayvanları yutan alevlere rağmen kadınlar inadına yaşamı dayatıyor. Temsil ettikleri ülkenin itibarsız vaziyetini, dimdik duruşlarıyla tersine çeviriyorlar. 

1923’te doğan güneşin çocukları onlar, o güneşin karanlığa gömüldüğünü düşünenlere aksini saçtıkları ışıkla ispatlıyorlar. Aydınlığın ta kendisi ve olmayan devlete, gericiliğe, yok ediciliğe inat, bu ülkenin tek kurtuluşu o kadınlar. Kadınlar kadınların merhemi, bu unutulmuş kadim bir bilgi. Anadolu o bilgiyi alevlerin ardından kadınların elleriyle yanmış örtüsüne sürecektir. 1923’teki aydınlık 100 yıl sonra kadınların elleriyle bu toprakları iyileştirecektir...

ÖZLEM ÖZDEMIR 

GAZETECİ / YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları