Olaylar Ve Görüşler

AYM kararı yok hükmünde olur mu? - Av. Erol TÜRK

13 Ocak 2024 Cumartesi

Anayasa Mahkemesi, milletvekili seçilen Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermesine rağmen davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin anayasanın emredici hükmüne uymayarak tahliye kararı vermeden dosyayı yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermesi hukuk adına, yargı adına utanılacak skandal bir karardır ve hukuk devletinin adeta ölüm fermanına atılan imzadır. Anayasal düzene karşı yapılmış bir darbedir.  

Anayasa Madde 154’e göre Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı makamına bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercisidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.  

Anayasa Madde 148’e göre Anayasa Mahkemesi, kanunların, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün, anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa Mahkemesi kararları kesindir, tüm yargı organlarını ve hatta Yargıtay’ı da bağlar!

Yukarıda açıkladığımız anayasa hükümlerine göre mevcut anayasa her iki mahkemenin görev alanlarını okuryazar herkesin anlayacağı bir dille açıklamaktadır. Yargıtayın anayasa mahkemesince verilen bir kararı incelemek, bu karara karşı hüküm kurmak yetkisi ve görevi yoktur. Yargıtay’ın dosyayı görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gereğinin yapılması koşulu ile geri göndermesi gerekirken Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının “yok hükmünde” olduğuna karar vermesi ve mahkemeyi terör dili kullanmakla suçlaması karşısında bir hukukçu olarak benim yüzüm kızardı. Ülkemizde 90 civarında hukuk fakültesi olduğu söyleniyor ama 90 hukuk fakültesinin hiçbirinden bu karar karşısında ses çıkmıyor. 

UYUŞMAZLIĞIN ROLÜ

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nce verilen hak ihlali kararını uygulamaması birilerinin dediği gibi bir yargı krizi değildir. Anayasa her iki mahkemenin görev alanlarını açıkça belirlemiştir. Görevini yapmayan ve hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi’ni suçlayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’dir. Bu daire verdiği kararla kendi anayasal konumunu inkâr etmekte, meşruiyetini tartışılır hale getirmektedir. Yarın başka mahkemeler de bu ceza dairesinin verdiği kararları yok hükmünde sayarak uygulamazsa o zaman ne olacak? 

Yargıtay başkanı iki yüksek mahkeme arasındaki görüş farkından, AKP genel başkanı bu uyuşmazlıkta hakem rolüne soyunmaktan söz etmektedir. Bu uyuşmazlıkta kimse hakem rolüne soyunmasın. Cumhurbaşkanı anayasaya göre yaptığı yemine sadık kalmalı ve yargıyı kontrol etmekten, yargıya emir ve talimat vermekten vazgeçmelidir. Bağımlı, kontrol edilen yargı, hukuk adına utanılacak kararlar veriyor.

HUKUKUN TANIMI

Toplumu düzenlemek, denetlemek ve toplumsal barışı, halkın huzur ve refahını sağlamak için hukuka, adil ve bağımsız yargıya, aynı zamanda adaleti içselleştirmiş, iyi ahlak sahibi hukukçulara, yargıçlara gereksinim vardır. Yargıçlar özellikle Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi yargıçları karar verirken namus ve şerefleri üzerine ettikleri yemini hatırlamalı ve adalete gölge düşürmeden vicdani görüşlerine göre karar vermelidirler.

Hukuku bugün kürsüde oturan, kendisini yargıç veya savcı diye tanımlayan kişiler yaratmamıştır. Hukukun kaynağı bellidir. Hukuk yüzyılların birikimiyle oluşan, soyut kurallardan arındırılmış toplumun gereksinimlerine göre şekillenmiş, ahlaki ilkelerle, örf ve adetlerle desteklenen kuralların bütünüdür ve evrensel bir kapsama alanına sahiptir. Bu nedenle yargıçlar, Türk milleti adına karar verdiklerini asla unutmamalı ve seçilmiş bir milletvekilini ceza evinde tutmamalıdırlar.

AV. EROL TÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları