Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çağdaş toplumun nefesi - Canel ARSEL
Hep bir tartışma konusu olan “sanat için sanat” 19. yüzyılda Fransızcadaki “l’art pour l’art” sloganının Türkçeye çevrilmiş halidir. Genel olarak sanat başlığı altında toplanan resim, heykel, müzik, edebiyat, şiir, dans ve diğer unsurların aynı bağlamlarda buluşmasının temel nedeni, bu olguların insanların sorgulama ve yorumlama güdülerini tetiklemesi ve bir yeti kazandırmasıdır.
Sanatın her çeşidinde insan farklı düşüncelere yelken açar, farklı pencereden bakma yetisi daha da olgunlaşır. Aslında bu bir anlamda toplumsal ilerlemeye ivme katan başat sosyokültürel olgulardan birisidir. En az bilimsel çalışmalar kadar önemli bir toplumsal can suyu olan sanat, çoğu zaman bilime de ilham veren bir özellik taşımıştır. Hatta bir adım öteye gidelim. Bir sanat yaratıcısı, belki atomun yapısını bilmese de hayatını sürdürür fakat hiçbir bilim adamı sanatın bir dalına dokunmadan yaşayamaz. Yani resimle, heykelle, müzikle, dansla kısacası bir yerinden sanatla ilgili sosyal bir eyleme gereksinim duyar.
Meseleye bu perspektifden bakınca sanatın aslında evrensel boyutta ne kadar da önemli bir yaşam parçası, toplumsal bir üst şemsiye olduğunu anlamak mümkün. İşte tam da bu noktada tartışma başlıyor.
Sosyokültürel yapıyı şekillendirmede bu denli önemli bir işlev taşıyan sanat ne için yapılmalı? Tarih boyunca süregelmiş bu tartışma günümüzde de güncelliğini koruyor. Bir tarafta akıl yerine duygulara ve hayallere yer veren romantizm akımı, diğer tarafta ise sanatın sanat için yapılacağını ve toplumsal dönüşümlere müdahale etmeyi gereksiz gören realist akım sanatçıları... Peki bu iki uç noktanın ortak paydalarda buluştuğu üçüncü bir yol olamaz mı?
“Sanat, sanat içindir” diyerek didaktik, ahlaki ve faydacı işlevinden ayırıp asıl değerin “gerçek” sanat olduğunu ifade edenlerle, duygulara ve hayallere önem verip kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemeyen ve sanat toplum içindir görüşünü savunanlar arasında sıkışıp kaldık mı dersiniz? Madem sanat bir toplumu değiştirme gücüne sahip o halde biraz önce vurguladığımız gibi bir orta yolla çok daha geniş kitlelere ulaşmayı denemek kötü bir deneyim mi olur sizce?
Anlaşılmaz eserler yapıp bu benim hissettiklerimdi diyerek işin içinden çıkmak yerine ona bir iki de izah edici dokunuş yapmak çok daha etkili olmaz mı dersiniz? Öyle anlaşılıyor ki sanat sanat için mi, toplum için mi tartışması bir süre daha devam edecek fakat net olan bir şey var: Karanlık düşünceler, çağ gerisi zihniyetler için sanat en korkulan şeydir.
Toplumsal aydınlanmada yaşamsal nitelikte önem taşıyan sanat kendi içinde, duruş, tarz, üslup, biçem ve biçim tartışmasını sürdürse de aslolan onun her daim var olmasıdır. Çünkü sanat, çağdaşlığın toplumun nefes alışıdır.
Canel ARSEL - Sanatçı
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Ahmet Özer soruşturmasında yeni gözaltılar