Çok partili sistem Atatürk’ün hedefiydi
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Çok partili sistem Atatürk’ün hedefiydi

17.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

AV. Erol Ertuğrul 

Kurtuluş Savaşımız kazanıldıktan sonra hedef uygar ve çağdaş bir devlet kurmaktı. Bu devlet insan haklarına saygılı, laik ve sosyal bir hukuk devleti olacaktı. Bu devlet, tek adam egemenliğine ya da tek parti egemenliğine dayalı olamazdı. Doğal olarak parlamenter sistem içerisinde, kuvvetler ayrımını öne çıkaran bir devlet olacaktı. Kurtuluş Savaşı sürerken, tüm kararları TBMM veriyordu. En yetkili organ bu Meclisti. Kurtuluş Savaşı’nı bu Meclis yürütmüştü. Bu açıdan bu olay dünyada örneği olmayan bir olaydı. Bu durum bile yeni devletin hukuk kurallarına dayalı ve çok partili bir sistemi içereceğinin kanıtıydı. Hem hukuk kurallarına ve parlamenter sisteme dayalı olacaksınız ve hem de tek parti söz sahibi olacak, böyle bir şey olamazdı. Hukuk devleti iseniz zorunlu olarak çok partili sisteme geçeceksiniz. TBMM içerisinde Atatürk’e ve Cumhuriyete karşı olanlar aslında ikinci bir parti gibi çalışmışlardı. Örnek aldığımız hukuk devletleri çok partili sistemle yönetilmekteydi. Siz bunun dışında kalabilir misiniz. Çok partili sistem olmazsa hukuk devleti ve demokrasi olabilir mi.

Kararlılık göstergesi

Dev devrimleri yapıyorsunuz. Ulusunuza çağdaş uygarlığı aşmak hedefini gösteriyorsunuz, kadınlarınıza Avrupa devletlerinden bile çok daha önce seçme seçilme haklarını tanıyorsunuz, böyle bir durumda tek parti olarak kalamazsınız. Nitekim 12 Ağustos 1930 tarihinde Serbest Cumhuriyet Fırkası Atatürk’ün girişimleri ile kurulmuştur. Yeni partinin genel başkanlığına Paris büyükelçisi Ali Fethi Okyar getirilir. Atatürk’ün istemi ile yeni partiye bir grup milletvekili katılır. Atatürk kız kardeşi Makbule Hanım’ı bile bu yeni partinin kurucuları arasına alır. Bu girişimler Mustafa Kemal Atatürk’ün çok partili yaşama geçiş konusundaki kararlılığını göstermektedir. Ancak Serbest Cumhuriyet Fırkası ilk açık alan toplantısını İzmir’de yapmak istediğinde olaylar çıkar. Bir kişi vurularak yaşamını yitirir. Atatürk’e, devrimlere ve Cumhuriyete karşı olanlar, bu parti içerisinde yuvalanarak bir şeyler yapmak istediklerinden Ali Fethi Okyar bunlara katlanamaz. 18 Aralık 1930 tarihinde partiyi kapatır. Atatürk partinin kapatılmasına karşıdır. Bu tarihten dört gün sonra da Menemen Olayı patlak verir. Cumhuriyet’in genç öğretmeni yedek subay Kubilay’ın yaşamına vahşi biçimde son verilir. Menemen Olayı’na Atatürk’ün tepkisi bilinir.

Demokrasiye bağlılık

Atatürk’ün çok partili sisteme geçiş konusundaki çabaları ve yaşamı sırasında demokrasiye olan bağlılığı bellidir. Ne acı ki doksan yıl sonra parlamenter sistem terk edilmiş, tek adam sistemine geçilmiştir. Her şeye tek adam karar vermekte, TBMM’nin yetkisinde olan konularda bile kanun hükmünde kararnameler çıkarılmaktadır. Mustafa Kemal yetkiyi saraydan alıp halka vermiştir. Egemenlik kayıtsız koşulsuz Ulusundur. Geldiğimiz noktada ise egemenlik halktan alınmış, tek adama verilmiştir. 

Eğer Atatürk yaşamış olsaydı hiç kuşkusuz çok partili sisteme geçecekti. Bu geçiş için henüz zamanı gelmedi demek Atatürk’ün yaptığı dev devrimlerle çürütülmektedir. Devrimler yapılırken nasıl zamanı gelmiş ise, çok partili sisteme geçişin de belli ki zamanı gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında İsmet Paşa’nın çok partili sisteme geçişi yerindedir. Cumhuriyetin ilanı için de birçok kişi erken demişti. İnönü, Atatürk’ün düşüncelerini yaşama geçirmiş, çağdaş uygarlık yolunda önemli bir adım atmıştır. Öyle olduğu için Atatürk’e saldıramayanlar, İnönü’ye saldırıyorlar. 21 Ağustos 1946’da yapılan genel seçimler sonucunda TBMM de CHP çoğunluktadır. 14 Mayıs 1950 de yapılan genel seçimler ile DP büyük bir çoğunlukla, 416 milletvekili çıkararak TBMM’ye girmiş ve İnönü yönetimi DP’ye devretmiştir. İnönü’nün yönetimi devredip muhalefete çekilmesi onun demokrasiye bağlılığını göstermektedir. İnönü’nün demokrasiye geçişi, bugün içerisinde bulunduğumuz sorunların sorumlusu olarak gösterilemez. Böyle düşünmek Kurtuluş Savaşı kahramanı, Lozan kahramanı İsmet İnönü’ye haksızlıktır. 

Birden olmadı

Bugünlere birdenbire gelmedik. 1991 yılında Turgut Özal döneminde TCK’nin 141- 142 ve 163 maddeleri kaldırıldı. 141 ve 142. maddelerden ötürü Türk aydınları çok acılar çektiler. Ancak, 163 madde, din devleti kurmaya çalışan gerici partilerin kuruluşunu önlüyordu. Sevgili Muammer Aksoy bu maddenin kalkmaması için çok çaba gösterdi. Bu madde kalkarsa dinci partilerin önünün açılacağını söyledi. Ve yıllar sonra haklı çıktı. Ülkemizde bugün uygulanmakta olan sistem hukuka da, ulusal egemenliğe de uygun değildir. Parlamenter sistemin ve kuvvetler ayrımının yeniden yaşama geçmesini kimse önleyemeyecektir.

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025