Olaylar Ve Görüşler

İnsan ve Dünya Hakları

10 Aralık 2019 Salı

Yazar: Metin PEKER

Karikatürcüler Derneği Başkanı

İnsan var oldukça, hakları için uğraşmaya adanmış sanat da hep var olacaktır. Çünkü haklarıyla yaşamayı bilen insan erdemli ve adaletli olmaya da gayret edecektir.

Dünya dönüyor. Gerçekten dönüyor dünya. İyi yönleri ve kötü yönleriyle dönüyor dünya...

Bilimsel buluşların baş döndürcülüğünde küçümen bir “yöre”ye çevirdiğimiz dünya, bizden şekvacı, bize kızgın, bizden derin bir hayal kırıklığı duymuş olmanın hüznünü yaşıyor bu hazan mevsiminde...

Bir yandan iklim değişikliği ile dünyayı boğan, dünyadaki tüm canlı ve bitki türlerini tehlike içinde tutan, öte yandan uzayın ücralarına yönelen bir insanlığa evrildik zira. Hırsları, insanlığına galip gelmiş; tüketici oluşunu, gösterişçi tüketici oluşunu her yerde deklare eden insanlığa evrildik zira. 

Mojmir Mihatov-Hırvatistan

Olena Tsuranova-Ukrayna

Peki, bu gerekli mi? 

Değil. İnsanız biz. Sadece insan...

Dünyanın gidişatına yönelik bu her şeyi tüketme histerisi, dünyanın dengesini bozduğu gibi, insanı dünya ve kendisi içinde delice bir kayboluşa sürüklemektedir.

İnsan olmak ve insan kalmak. Asıl güç olan bu?

Dünyanın dört bucağında yazılı anayasalar, pek süslü bir biçimde insandan, onun doğuştan sahip olduğu haklarından bahseder durur. Kağıt üzerinde iç serinleten insana dair veciz kalıplar içindeki bu sözlerin fiiliyatta çoğu zaman boşlukta sallanmaya yargılı ve yazgılı olduğu bilinir, bilinmektedir. 

Hak denince gözyaşı hakkı, zulmetme hakkı, yoksul bırakma hakkı, hapsetme hakkı gibi çeşit çeşit usandırıcı ve utandırıcı “hakların” içinde yüzdüğümüz bir evreden geçmekteyiz. Somut, iç açıcı, kapsayıcı ve kucaklayıcı, insana yakışır ve yaraşır haklar retoriğinde bir gerileyiş hüküm sürmektedir. Kâğıt üzerinde, anayasal maddeler içinde beyaz görünüm kazanan bu haklar, yaşamın odasında karanlığa dönüşmektedir. Adeta, Tevfik Fikret’in zulmet-i beyza dediği bir beyaz karanlık ortalığı sarmış durumdadır, insan denince, onun yaşamını çoğaltan enstrümanlar denince.

Bu sorunlu, bekleyiş ve belirsizliklerle dolu dönemden çıkış için sanat, ruhuna uygun bir biçimde sahnede almayı bir görev bellemektedir.

Sanat nerede umutsuzluk varsa, nerede umursamazlık varsa, nerede hak ihlali, ezilmişlik, eşitsizlik varsa oradadır... ve hep de orada olacaktır...

İnsanın hakkı, gezegenimizin hakkıdır, üstünde var olan her türden canlıya dair hakların bir parçasıdır... insan ve ötekiler diye bir ayırımı reddeden, dünyaya bütünselci bakan yeni bir evrede, insanı doğa ve iyilik için uyaran bir insan hakları yaklaşımı gereklidir artık... sanat tüm gövdesini bu uğurda mücadele sahasına sürmüş ve sürecektir.

Karikatür, sanatın haşarı, ele avuca sığmaz, asi ve öncü çocuğu her türden insanlık kaybı ve ayıbı karşısında bir direnç öğesi olarak durmaktadır... çünkü, karikatür günceli belgeleyerek, tarihçilerden ödünç alıp söylersek, “uzun zamanlar tarihi” için uğraşır, safını onların safı sayar ve gayesinin okunu geleceğe çevirmeyi iş edinir...

İnsanın iç işlerini sembollerle donatmak, eğitmek, değiştirmek sanatla mümkündür. Karikatür işte sembolleştirici, imaj oluşturucu ve bunları akılda ve duyuda kalıcı biçimde tutuşuyla insanlığın yorulmak bilmez hizmetçisidir.

Yaşam ilericidir

Aslında, yaşam tüm devingenliğiyle daima ilerici, ilerleticidir... düşünceler, ne kadar hızlı ve geniş bakışlı olursa olsun, hep yaşamın gerisinden gelir, gelmek zorundadır. Zira, düşünme en yeni yaşam örneklerini yakaladığı anda bile, yaşamın yeni numunelere doğru gidişi karşısında kısmi bir kabullenişlik içine girer. İşte sanat burada da sürprizini yapar, maharetiyle, maharetindeki ütopik tezlerle yaşama gideceği yönü fısıldar. Hele ki, bu sanat karikatürse, çizgilerinin kıvrımlarında dolaştırdığı acı ve bu acılara yönelik tepki, yaşama, tedbir alması gereken şeyleri önceden haber verir.

Günümüzde gıda, eğitim, tıp, iklim, konut, siyaset, emek, toplumsal arzular gibi pek çok konuda talepler artıyor ama bunların yerine getirilme hızı ve duyarlılık eşiği, hükümetler nezdinde düşük kalmaktadır. Çünkü liberal çılgınlık ve insafsızlık, insafsızlığı ve çılgınlığı kendisine hak, insanlara ise bu inceden inceye yok oluşu, adım adım yok oluşa sürüklenişi ilerleme olarak sunmaktadır.

İnsanın acı çektiği her konu, insan hakkıdır ama bir ağacın, bir sincabın yaşam evreninin sınırlanması da bir dünya hakkıdır ve insan, dünya haklarını savunduğu ölçüde kendi hakkını hakiki manada alabilecektir.

İnsan dünya içindedir, hakları da dünyanın hakları içindedir. Tüm coğrafyalar, tarihler, toplumsal gelişmeler, ekolojik değişimler bu dünyasallığın içindedir. İnsan dünya içindir, çünkü hülyaları, değişim sancıları bu dünyanın içindedir. Bu dünyanın içindeyiz, dışımızdaki pek çok şeyle beraber dünyalıyız.

Hükümetlere karşı dünyanın haklarını sanat aracılığıyla dile getirmek ve bir meydan okuyuşa çevirmek, insanları iyileştiren, iyileştirici bir iksir işlevini de görecektir. Yerkürenin her noktasındaki direniş, arayış, insanal boyutlarıyla bizimdir.

Evrendeki her atom, en düşük enerji halini kullanıp kendi başarı ve süreklilik halini sağlarken, insanların onca enerji kullanımına rağmen, bir türlü hakların çoğaltılma ve çeşitlendirilmede engellerle karşılaşması ironi değil mi? Aklın yegâne kullanıcısı canlı olmakla övünmekle, ahmakça bir insan ve doğa tahribatına girişmek nasıl bir bir bedbahtlıktır?

Karikatür, bize karmaşık tablolar, uzun ve dolambaçlı laflar eşliğinde sunulanı sadeleştirir, doğrudanlaştırır, tersyüz eder ve hedefine geri çevirir, güdümlü ve etkili bir biçimde fırlatır. Her türden hokkabazlığı, cin fikirliliği, insana en uzak olanı, en yakın gösteren gariplik ve hileleri, kaleminin gücüyle doğrultur, dikleştirir; merhamet ve adaleti işler kılar. Yönetenleri zorda, ezilenleri esenliğin soluyuşları içinde bırakır.

Sanat sürdükçe, insanın ileriye doğru yürüyüşü de devam edecektir. Elbette bu yürüyüş, kimi zaman geriye çekilişler ve duraksamalarla kesintiye de uğrayacaktır. İnsan var oldukça, hakları için uğraşmaya adanmış sanat da hep var olacaktır. Çünkü haklarıyla yaşamayı bilen insan erdemli ve adaletli olmaya da gayret edecektir. Çünkü sanat, erdem ve adaletin hakiki iz sürücüsüdür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları