Olaylar Ve Görüşler

Kabulünün 87. yılında Türk laikliği - İsmail ÖZCAN

05 Şubat 2024 Pazartesi

Yönetim şekilleriyle ilgili olarak Churchill’e atfedilen ünlü bir söz var: “Bütün rejimler kötüdür, demokrasi bu kötülerin iyisidir.” 

Daha iyisi bulunup uygulanmaya başlanana kadar demokrasi gerçekten en iyi, en işlevsel rejimdir. Bugün için toplumları eşitlik, özgürlük ve barış içinde yönetmenin seçeneksiz aracıdır. Çağdaş/modern toplumlarda bu seçeneksiz rejimin temel ilkesi ise laikliktir. Laiklik, günümüz demokrasilerinin hiç kuşkusuz olmazsa olmazıdır. Çünkü günümüzün ve sonrasının modern toplumlarını laikliği eksik bir demokrasi ile tarafsızlık, eşitlik ve özgürlük içinde yönetmek mümkün değildir.

VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

Laiklik; tarih boyunca vicdan, din, inanç ve kanaat özgürlüğünü sağlama çabaları sonunda erişilmiş adeta sihirli bir buluştur. Geçmiş bütün yüzyılları bir yana bıraksak bile 21. yüzyılın çoğulcu toplumlarını bu sihirli buluştan yoksun olarak istikrara kavuşturma şansı yoktur.  

Günümüz toplumlarında en büyük gereklilik, bireylerin ve farklı toplum kesimlerinin birbirlerine din, inanç ve mezhep baskısının, dayatmasının önlenmesidir. Bunun için de bütün bireyler ve toplumun bütünü din ve vicdan özgürlüğüne kavuşturulmalıdır. Bunu sağlamanın, başarmanın tek yöntemi de laikliktir. 

TOPLUMSAL BARIŞ VE HUZUR

Türkiye, 87 yıl önce, 5 Şubat 1937’de, laikliği anayasal bir esas olarak kabul ederek çok ileri, çok uzak görüşlü bir hamle yapmıştır. Dünya genelinde Türkiye’nin kabulünden sonraki onlarca yılda bile laikliğin değeri yeterince anlaşılamamıştır. Laikliğin toplumsal barış ve huzuru sağlamadaki mucizevi rolü fark edilememiştir. Sadece bu ilkenin kabulü bizi diğer Müslüman ülkelerden elli yıl, belki de yüz yıl öne geçirmiştir.  

Türkiye birçok alandaki olumsuzluklara rağmen laiklik sayesinde din-mezhep kavgalarını, kişilerin ve grupların karşılıklı din ve mezhep baskısını önleyebilmiş; toplumun bu alandaki istikrarını büyük ölçüde sağlayabilmiştir. Laikliğin bu konudaki rolü ve önemi, devlet yönetimini dinden bağımsızlaştırmasındaki rol ve öneminden daha az değildir.  

Günümüz Türk toplumu laikliği büyük ölçüde benimsemiştir. En azından toplumun büyük çoğunluğunun laiklikle bir sorunu yoktur. Bununla beraber ülkemizde küçük çaplı da olsa laiklik karşıtı düşünce ve eylemler görülebiliyor. Bu düşünce ve eylem sahiplerinin günümüz dünyasının gidişatından bihaber olduğu hiç su götürmez. Çünkü dünyanın yönü her türlü kuşkudan uzak olarak laikliğe doğrudur. Bugüne kadar hiç kimse suları yokuş yukarı akıtamamıştır. 

SAYGI VE HOŞGÖRÜ

Her toplumsal kesim gibi Müslümanlar da bilmeliler ki günümüz toplumları artık tek sesin, tek düşüncenin, tek inancın dayatmasını kabul etmeyecek ölçüde farklılaşmış, çoğulculaşmıştır. Müslümanlar Müslümanca yaşamak konusunda nasıl herhangi bir dayatmayı kabul etmeme eğilimindeyseler kendileri de başkalarının yaşam biçimlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı içselleştirmek zorundadırlar.

Laiklik, kimilerinin iddia ettiği gibi dinsizlik ya da din karşıtlığı değil; gerçek anlamda din ve vicdan özgürlüğüdür.

İSMAİL ÖZCAN

EĞİTİMCİ/YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları