Kadınların Katli - Erendiz ATASÜ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kadınların Katli - Erendiz ATASÜ

01.01.2021 15:39
Güncellenme:
Takip Et:

Gustave Flaubert, eskil Kartaca’yı anlatan romanı Salambo’yu yazarken onlarca tarih kitabı okur ve Tunus’a gidip Kartaca harabelerini bizzat gör. Romanın eskil savaşların kılıç, kargı, dipçik sesleriyle yankılanan sayfalarında, ulusların ve sınıfların oluşumuna dair ipuçları yakalamak mümkündür. 

Kas gücünün, mal hırsının, kan dökmenin egemenliğindeki bu, mücevher pırıltılı “vahşi medeniyette” ölmek ve öldürmek pek kolaydır ve kadınların durumu içler acısıdır. Göçebelerin bambaşka bir hikâyesi olabilir ama toprağa yerleşmeyle başlayan uygarlaşma, başka yörelerde farklı bir yol mu izlemiştir?..

ESKİL BİR KURBAN

Salambo, sınırsız gücü olan bir Kartacalı komutanın bakire-rahibe kızıdır. Salambo’nun yol göstericisi, öğretmeni ise iğdiş edilmiş bir rahiptir. Sıra dışı zekâsı olan bu adamın, dünyanın uzaydaki konumuna dair doğru sezgileri vardır; sonraki yüzyılların uzay bilimcilerinin ön habercisidir, o. 

Flaubert, evrenden haberli bu zeki adam ile öğrencisi, dünyadan habersiz bakire arasındaki ilişkide iki cinsin çelişkilerine dair kimi ipuçları kurgulamıştır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde (biz dahil, harem ağalarını anımsayalım), çeşitli amaçlarla uygulanagelmiş ve yirminci yüzyıla kadar sürmüş hadım geleneğinin eskil bir kurbanıdır bu adam. Doğal işlevini yerine getiremez hale düşmesi onu sonsuzca yaralamıştır. Hadım etme kararını veren de uygulayan da erkeklerdir, ama eylem, bir dişinin, bir tanrıçanın şerefine yapılmıştır! 

Kurban, hayat boyu taşıyacağı bastırılmış öfkesini korktuğu tanrıçaya değil, kadınlara yöneltmiştir; iğdiş kararını veren ve uygulayan erkeklerin ise bu kahredici gücüne kölece bir hayranlık beslemektedir. Salambo’yu elleriyle öldürmeyecek, ama telkinleriyle kendini kurban etmeye ikna ederek ölüme yollayacaktır. İki cins arasındaki doğal çekime eşlik eden tarihi bir zıtlaşmanın varlığı, evrensel bir gerçeklik midir? 

Yılın son günlerinde peş peşe, üç kadın feci biçimde yakınları tarafından katledildi. Vahşetleriyle kan donduran üç cinayet! Yüreğimiz yandı, isyanla doldu! Öğreniyoruz ki kurbanlardan biri, Aylin, değerli bir eğitim bilimcidir ve cinayet yoksul ya da eğitimsiz bir çevrede işlenmemiştir. 

HATIRLAMAKTA FAYDA VAR

Meseleyi, cehalet, yoksulluk, işsizlik, savaş gibi büyük belaların” bir sonucu olarak görmek ya da sınıfsal bakış açılarının her şeyi açıklayabildiği sanısına kapılmak, konuşulmayan mevzuların düğümlendiği nahoş kök sebebi görmekten kaçınmaktır, belki de. 

Büyük belalar” durumun vahametini artırmaktadır; bu çok doğru. Dünya neo-liberalizmin dayattığı işsizlik ve yoksullukta yolunu şaşırmadan önce uluslararası terminolojide femisid’’ (kadın katli) diye bir terim var mıydı? Sanmıyorum. Gene de cinsler arasındaki tarihöncesi zıtlaşmadan, hepimizin -kadın ya da erkek- içimize sürmüş bir kılcalın muhtemel varlığını arada sırada hatırlamak birey olarak dünya üstündeki duruşumuz için gerekli olabilir. 

Bilimin ve aklın ışığı, kökendeki zıtlaşmayı alevlendirmeyecek, yatıştıracak toplumsal-siyasal yöntemler önerir. Cumhuriyetimizin kadın devrimi, sosyalizmin kadın perspektifi, feminist mücadele, Birleşmiş Milletler’in Kadınlara Karşı her Türlü Ayrımcılığı Önleme” ve “İstanbul” sözleşmeleri, uygarlığı barındırdığı vahşet tohumundan arındırabilmek amacıyla aklın ve bilimin ışığında atılmış adımlardır. Onlardan uzaklaşılırsa, vahşete yaklaşmak kaçınılmazdır.

Tüm dünyada kadın cinayetleri artıyor, bizde katbekat artıyor. Cumhuriyet kendi ilkelerine bağlı kalmadı, devletimiz kuruluş felsefesinden ayrıldı, aklı ve aydınlanmayı” adeta reddetti. İslam dininin belli bir kolu hayatın her alanında adeta dayatılır oldu. Kalbe hükmedemezsiniz, insan kalbindeki inanca da inançsızlığa da saygı duymak gerekir. 

Kimilerinin her zaman, kimilerinin zaman zaman dinsel inanca ihtiyacı vardır; kimileri ise bu ihtiyacı hiç duymayabilir. Bütün bu halleri doğal ve kişiye özel saymak gerekir. Ancak din sadece ilahi değildir ne de sadece gönül işidir. Din, sosyal bir hadisedir ve örgütlü bir kurumdur. 

Bütün dinlerin sosyal yanı, bugüne dek kat ettikleri yüzyılların izlerini; hepsi ataerkil kültürün yaralarını, Flaubert’in yukarıda değindiğim örtük çözümlemesinin konusu olan konuşulmayan karanlık unsurların izlerini taşır. Hiçbir dini olduğu gibi dayatarak kadın erkek eşitliğine, kadının tüm bir insan olduğu gerçeğinin kabulüne varamazsınız. 

TERÖRÜN ETKİSİ

Konuşmadığımız bir şey daha var. O da Türkiye’nin kırk yıla yaklaşan bir sürede, askeri terminolojide düşük yoğunlukta savaş” diye isimlendirilen bir belayla boğuştuğu, şiddetle bu derece iç içe yaşamanın bireylerde özellikle olayın göbeğindeki erkek bireylerde ne gibi aşınmalar yarattığı!

Bu devleti, zorunlu savaşların ateş çemberinden geçerek barışın kıymetini içselleştirmiş insanlar kurdu. Bize miras diye aklı, bilimi ve barışı bıraktılar.

Bir yandan dillerinden dinsel söylemi eksik etmezken, öte yandan kitlelerin önüne idam ipleri atan politikacılarla nereye varılabilir ki...

ERENDİZ ATASÜ

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025