Laik eğitime kurulan tuzak
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Laik eğitime kurulan tuzak

18.07.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye Cumhuriyeti’ni İslam coğrafyasındaki diğer ülkelerden ayıran en temel özellik, laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti oluşudur.

Cumhuriyetin ilanından beş ay sonra kabul edilen “Eğitim Birliği Yasası”, devletin laiklik konusunda attığı en önemli adımların başında yer alır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurulması ile aklın ve bilimin öncülüğünde bir gençlik yetiştirilmeye başlandı. Cumhuriyet Aydınlanmasının yapıtaşını da bu gençlik oluşturdu. Günümüzde “Cumhuriyet kuşağı” olarak adlandırılan ve Cumhuriyet değerlerinin yaşamasını sağlayan bu önemli insan kaynağı, siyasal İslamın da baş hedefi oldu.

1 Şubat 2012’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle, AKP projesi ete kemiğe büründü. “Dininin ve kininin davacısı bir gençlik yetiştirme” hedefi açıklandı. Artık Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni ortağı Diyanet İşleri Başkanlığı olmuştu. İlkokul öğrencileri bu işbirliği ile umreye götürüldü. Kuran kurslarındaki yaş sınırı kaldırıldı. Atatürkçü gençlik yetiştirme amacı MEB’in “Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun”dan çıkartıldı. Andımız’ın kaldırılması için girişim başlatıldı.

İHL’ye uygulanan katsayı engeli kaldırılarak yükseköğretimin her alanına girişleri için kolaylık sağlandı.

Ana muhalefet partisi genel başkanının “laikliğin tehlike altında olmadığı” söylemi, AKP için bulunmaz bir fırsat yaratmıştı.

Havucun büyüğü ise torbadaydı ve 6287 sayılı yasa ile torba açıldı. Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yasa ile 27 Mart 2012’de laik ve bilimsel eğitimin ipi çekildi. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sona ererken imam hatip ortaokulları açılıyor ve seçmeli dini derslerle tüm okullar imam hatip okullarının ders programlarına uyumlu hale getiriliyordu.

Mesleki eğitim veren okullar bünyesinde yapılandırılmış olan ve din görevlisi yetiştirmeyi esas alan bu okullar artık farklı bir statü ile mesleki-teknik okullar bünyesinden çıkarılarak dini eğitim veren alternatif okullara dönüşmüş oluyordu. Eğitim Birliği ihlal edilmiş, dindar gençlik projesinin anayasal zemini hazırlanmıştı.

Tüm gelişmeler kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşmiş, yalnızca bazı eğitim sendikalarından, bilim kurumlarından tepkiler gelmişti.

O günlerde pek az kişi 2010’da kabul edilen bir genelgenin taşıdığı gizli amaçtan haberdardı. Fethullah Gülen’in AKP ile kolkola yürüdüğü bu yıllarda Gülen’i kutsayan Milli Eğitim bakanları revaçtaydı. 2010’daki genelge de onların eseriydi. İnce bir strateji ile hazırlanmış, ortaöğretimde niteliğin artırıldığı algısı ile makyajlanmıştı.

Genelge ile yapılan düzenleme neydi?

Tüm genel liseler, bakan imzası ile Anadolu liselerine dönüşüyordu. Oysa bu dönüşümde eğitimin niteliğinde bir artış sağlanmıyor sadece tüm liseler sınavla girilen okullar haline getiriliyordu. Anadolu liselerinde yıllar boyu süre gelen yabancı dilde ve nitelikli eğitim gibi koşullar rafa kaldırılmıştı. Rota belirlenmişti; sınavsız lise bırakmamak!

Artık tüm ülkede sınavsız girilen lise kalmamıştı. İHL’leri de Anadolu imam hatip lisesi olmuştu. Çocuklarını evlerine yakın genel liselere gönderen aileler artık onları dershanelere yollayıp sınava hazırlamak yükümlülüğü ile karşı karşıyaydılar.

Sınavı kazanamayanlara ne olacaktı? Durum zaman içinde açıklığa kavuştu, umutlar bir balon gibi söndü.

Sınavı kazanamayanların önünde artık iki seçenek vardı; puanı daha düşük olan ve istediği Anadolu lisesini kazanamayanlar merkezi yerleştirme ile İHL’lerine yerleştiriliyor veya açık liseye gitmek zorunda bırakılıyordu. İHL’ye gitmek istemeyen 15 yaşında bir çocuk, okulun sosyal ortamından koparılarak açık liseye gitmeyi, yani evinde ders çalışıp sınava girmeyi göze almak zorunda bırakılmıştı.

Ekonomik gücü elverenler için ise özel liselere tomarla para ödeyerek bir lise diploması elde etmek son seçenekti.

Bu bir “tuzak”tı, arkası gelecekti ve geldi...

2022 yılı MEB istatistiklerine göre 1. 379.732 öğrenci örgün eğitimden kopmuş ve açık liseye devam ediyor.

Devlete ait genel lise sayısı 3 bin 530 iken özel lise sayısı 3 bin 231’e fırladı. Özel eğitim kurumları devlet tarafından maddi destek görmeye başladı.

Din öğretimi yaptıran okul sayısı 1694. Anadolu lisesi öğrencilerinin yaklaşık dörtte biri Anadolu İHL’ye gidiyor.

Ancak asıl sorun öğrencilerin İHL ders programında yer alan temel derslerden muaf tutulup medrese ve tarikatlara gönderilmeleri. Orada sözde dini eğitim almaları ve okula devam etmeden sınıf geçirtilmeleridir.

Kısa süre içinde bu da yetersiz görülecekti, çünkü İHL’lere yönelen öğrenci sayısı umulanın altında kalmıştı. O zaman yasadışı eğitim kurumları devreye sokuldu. Bilinçli şekilde de denetimden uzak tutuldular. Okulöncesi eğitimden başlayarak çocuklarımız sıbyan mekteplerine oradan da tarikat kurumlarına yönlendirildiler. Tarikat ehlinin insafına terk edildiler.

Bu hazırlık 2013’te başlatılmış, TCK 263. madde kaldırılarak yasadışı eğitim kurumu açmak TCK kapsamı dışına çıkarılmış adeta koruma altına alınmıştı.

Aklı ipotek altına alınan yüz binlerce çocuğumuzun anayasada teminat altına alınmış bilimsel eğitim görme hakkına kim sahip çıkıyor? Bu görev kimin? Bu görev tüm aydınların ve laikliği savunması gereken ana muhalefet partisinindir.

Öte yandan ilk ve orta öğretime konulan değerler eğitimi dersi dinci vakıflara devredildi. Eğitmen ve ders materyallerini bu vakıflar hazırlıyor, dersleri onların belirlediği diplomasız tarikatçılar veriyor.

On yılı aşkın süredir devam eden bu projeye sessiz kalanlar, yeni bakanın karma eğitimin sonlandırılması girişimine cılız da olsa tepki vermeye başladılar. Oysa yıllardır sınıflar ayrıştırılıyor, kız ve erkek öğrenciler farklı sınıflarda ders görüyor hatta farklı saatlerde teneffüse çıkıyorlar. Kız ve erkek liseleri açılmaya başlandı bile. Şimdi sıra son ve kalıcı vuruşta...

2014’te yapılan Milli Eğitim Şûrası’nda okulöncesi eğitimden başlayarak kız-erkek ayırımına gidilmesi önerilmişti. Dokuz yıldır su ısıtılıyor. Tepkisizlik adım adım sonuca ulaşıyor.

Laik ve bilimsel eğitime örgütlü ve güçlü olarak sahip çıkmak için zaman giderek daralıyor.

Cumhuriyet gazetesinin 2007’deki tarihi manşetini yeniden hatırlatalım:

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

PROF. DR. NUR SERTER

Yazarın Son Yazıları

İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025
57 yıllık bir ömür... - Mustafa Hüsnü Bozkurt

Okunan 4 bin, yazılan 10 kitap; el yazısı ile tutulmuş onlarca not defteri, sayısız söylev, makale, röportaj, ciltler dolusu emir, talimat, genelge, belge; Fransızca, Almanca, Rumca, Bulgarca, Arapça, Farsça dahil konuşulan 6 dil...

Devamını Oku
11.11.2025
Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

Dün 10 Kasım’dı, benim gibi milyonların en büyük yası.

Devamını Oku
11.11.2025
Zamanın kuyusunda yankılanan ses - Abdullah Dörtlemez

Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değildir; insanın kendini anlamaya çalıştığı derin bir aynadır. Her çağ, geçmişe farklı bir gözle bakar; bu bakış, çoğu zaman bir yankı gibidir.

Devamını Oku
08.11.2025
Adaletsizliği görmek* - Başar Yaltı

Adalete giden yol, adaletsizliğin görülmesiyle başlar.

Devamını Oku
07.11.2025
Emekliler ölsün mü? - Çetin Düzce

“Emekliler çok yaşadığı için kuruma yük oluyor ” yanlış okumadınız, bunu söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK Başkanı Raci Kaya.

Devamını Oku
06.11.2025
Çocuk işçiliğinin post-Fordist görünümleri - Özgür Hüseyin Akış

Çocuk işçiliği tartışmalarında belleğimizde canlanan imge, sanayi çağının fabrikalarında ya da tarım alanlarında çalışan çocuklardır.

Devamını Oku
06.11.2025
İstanbul’un su stratejisi - Bekir S. Kocazeybek

İstanbul kenti, 2025 yılı itibarıyla 16 milyon nüfusu ile 5 bin 313 kilometrekare (yüzde 60’ından fazlası Avrupa tarafında) yüzölçümü büyüklüğüne sahip bir şehirdir.

Devamını Oku
05.11.2025
Hukuka uymayan savcı ve yargıçlar... - Erol Ertuğrul

Hukuk fakültesi öğrencilik yıllarımda ceza yargılama hukuk sınavında Prof. Dr. Eralp Özgen, “Tutuklamanın zorunlu olduğu durumları yazınız” diye bir soru sormuştu.

Devamını Oku
05.11.2025
Emekçi babası Karaoğlan... - Şükrü Karaman

Emekçi babası, Türk siyasetinin “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 19 yıl önce, 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi.

Devamını Oku
05.11.2025
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.

Devamını Oku
04.11.2025
Ulusun onurunun güvencesi - Azmi Kişnişci

Yaşı küçük ama kökleri derin Cumhuriyetimiz, Türk ulusunu insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmayı amaçlar.

Devamını Oku
04.11.2025
Çok kutuplu küresel düzensizlik - Nejat Eslen

Donald Trump farklı bir ABD başkanı.

Devamını Oku
03.11.2025
Cumhuriyete kavramsal yaklaşım - Prof. Dr. Hakan Reyhan

Cumhuriyetin kavramsal içeriğinde birbirini tamamlayan unsurlar vardır.

Devamını Oku
03.11.2025
Bitkisel üretimde gerileme - Ülkü Sarıtaş

24 Ekim 2025 tarihli haberlerde yer alan bilgilere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından derlenen veriler doğrultusunda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı bitkisel üretim ikinci tahminini yayımladı.

Devamını Oku
01.11.2025
Demokrasi kültürü deyince... - Gülşen Karakadıoğlu

Günümüz insanları pek bilmezler; ülkemizde 1980’lerde düzen karşıtı gösteriler düzenleniyor; gençler, yetişkinler özgürlük ve demokratik bir yaşam için demokratik biçimde örgütleniyor, gösteriler düzenliyordu.

Devamını Oku
01.11.2025
Adaletin sınandığı yer - Hüseyin Özkahraman

Türkiye bir kez daha tarihin o kritik eşiğinde duruyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Yeni casusluk kumpası - Doğan Erkan

Yeni bir düşman ceza hukuku ve Ergenekon operasyonu taklidi “casusluk” kumpası Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu kapsayacak şekilde kuruluyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyetin temeli o kadar güçlü ki hiçbir baskı sarsamaz!

“Tarihimizde olduğu gibi demokrasi dışı yollara tenezzül ederek iktidarda kalmak isteyen hiçbir güç başarılı olamamıştır, bundan sonra da olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yegâne güç, milletimizin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundaki mutabakat ruhudur.”

Devamını Oku
29.10.2025
Ben Cumhuriyet çocuğuyum - Ayşe Yüksel

Cumhuriyetimizin 35’inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet ve demokrasi... - Nazan Moroğlu

Mustafa Kemal’in önderliğinde emperyalist güçlere karşı verilen tam bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, 102 yıl önce 29 Ekim’de kurulan Cumhuriyetimizin temeli ulusal egemenliğe dayandırılmış ve yapılan devrimlerle ümmetten ulusa, kuldan yurttaşa kararlı bir dönüşüm sağlanmıştır.

Devamını Oku
29.10.2025
Anadolu ihtilâli fikri - Yüksel Işık

Tarihi günün bir gün öncesidir; Çankaya’dadırlar. Sofra kurulur; herkes toplanır etrafına… Henüz başlanmıştır ki Mustafa Kemal söze girer; “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.

Devamını Oku
28.10.2025
Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru.

Devamını Oku
28.10.2025
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.

Devamını Oku
28.10.2025
'Cumhuriyet sadece bir gazete değildir...'

“Cumhuriyet imecesi” kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum.

Devamını Oku
27.10.2025
KKTC, bağımsız bir devlettir - Hikmet Sami Türk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 19 Ekim 2025 günü seçmenlerin yüzde 64.82 oranında katılımıyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni bir döneme girdi.

Devamını Oku
25.10.2025
Zeytin saldırı altında - Çağatay Güler

Ülkemiz uzmanlarının değişmez bir kaderidir aynı doğruyu defalarca yazmak zorunda kalmak.

Devamını Oku
25.10.2025
Dış ticaret perspektifinden ‘Türkiye, Rusya, Çin’ - Ahmet Yılmaz

Bugünlerde dış politikada Çin ve Rusya ile ilişkiler yeniden gündemde.

Devamını Oku
24.10.2025
Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı “demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar” konulu konuşmayı aklıma getirdi.

Devamını Oku
24.10.2025