Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Namus belası - Dr. Canan KAFTANCIOĞLU
Çokça yazıldı, çizildi, tartışıldı ve hatta saldırıldı.
Eleştiriyi ayrı tutuyorum çünkü kıymetli, öğretici kimi zaman da siyasetçiye evet böylesi daha doğru olurmuş dedirten, konuyu doğru yerden ele aldığımızda eleştiri de doğru bir noktadan gelirse dönüştürücü olabiliyor. Bu nedenle yazacaklarım eleştirilere yanıttan ziyade konuyu bana göre yanlış bir planda tartışan -hatta saldıranlara- farklı bir perspektif sunma ekseninde olacak.
Hemcinslerime pozitif bir ayrımcılık yaparak belirtmek isterim ki namus kelimesiyle ilgili bakış açısı ve olaya yaklaşımı ne olursa olsun yazan, çizen hemcinslerimin tamamını haklı buluyorum. Çünkü her gün hatta her dakika “namus belası”na başına gelmedik kalmayan biz kadınların yaşadıkları ortadayken kelimenin sadece etimolojik kökeni üzerinden yapılacak bir yorum da eksik kalacaktır. Kadınların yakıcı sorunlarının sadece teori üzerinden değil pratikte yaşadıkları acı gerçeklikleri de görerek ele alınması gerekliliği tartışmasız. Kadın denilince namus, namus denince kadının anlaşıldığı bir kısırdöngünün içindeyiz. Başta kadınlar olmak üzere toplumu ortaçağ karanlığına hapseden bu kısırdöngüyü zihinsel planda ve güncel hayatta olduğu kadar dilsel kullanımda da aşmamız gerekiyor.
KELİMENİN KÖKENİ
Uzun bir girizgâhtan sonra “namus” kelimesinin etimolojik kökenine indiğimizde karşımıza şu bilgiler çıkıyor:
Türkçeye Arapçadan geçen “namus” kelimesinin kökeni Yunancada “kurucu ilke” ya da “genel ilke” anlamına gelen “nomos” kavramından geliyor. Eski Yunan şehir devletlerinde temelde soyluların çıkarlarını koruyan ve kökeni tanrılara dayandırılan sözlü yasaları ifade eden “thesmoi” karşısında “nomoi”, insan yapımı yazılı yasaları ifade etmek üzere kullanılan bir kelimeydi. İz sürüp Arapçasına baktığımızda “namus”un “peygamberlere vahiy yoluyla gelen ilahi yasa” olduğunu görüyoruz.
Kökeni itibarıyla temel ilke anlamına gelen namus kelimesinin kendisi ve kapsadığı yorum cinsiyetçi değil aslında. Namus kavramına cinsiyetçi bir öz yüklemek kavramın etimolojik kökenine haksızlık olur. Ancak doğru olan başka bir şey daha var ki o da zaman içinde namus kavramı kadın üzerinden ele alınan bir “namus belası”na dönüşmüş (Bu noktada ister istemez Cem Karaca’nın aynı isimli ünlü şarkısını hatırlıyor insan.) Buradaki hassas çizgiyi kaçırmadan yapılacak tespitler bizi doğruya ya da yanlışa götürecektir.
Özellikle son yıllarda topluma egemen olan dinsel söylemin de etkisiyle namus, ataerkil anlayışın, erkeğin kendisinden hareketle tarif edip dayattığı bir kavrama dönüştü. Namuslu olmak eril bir bakışla iffetli olmaya indirgenince gerek günlük kullanımdaki değişik durumları anlatmada kullanılan içeriği gerekse de etimolojik kökeni unutuldu.
Namuslu olmak her şeyden önce güvenilir olmaktır, güven kavramıyla ilişkilidir. Birinden namusludur diye söz ettiğimizde onun güvenilir, dürüst, sözüne sadık biri olduğundan söz ediyoruzdur.
Namuslu insan başkasının malına çökmez, emanete hıyanet etmez, çalıp çırpmaz, tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz dikmez.
Hal böyleyken, çalma, çökme, el koyma, inkâr ve yalan gibi namussuzluklar almış başını gitmişken namus kavramının hâlâ kadın üzerinden tartışılması, namus denince kadının iffetsizliğinin akla gelmesi düşündürücüdür.
SINIR NAMUSTUR
Sınırlarımız kevgire dönmüş durumda, yol geçen hanı gibi. Sınır güvenliği kalmamış. Halka yalan söyleniyor. Gizli kapaklı anlaşmalarla devletin ciddiyeti, inanılırlığı ve güvenilirliği zedelendi.
Böylesi bir dönemde karşı çıkılması gereken ve hepimize sorumluluk yükleyen şeylerden biri de “namus”u büründürüldüğü cinsiyetçi kılıfından çıkarıp yeniden özüne döndürmek, tam da kavramın gerçek anlamıyla kullanılmasını sağlamak olmalıdır.
Bu bağlamda bakıldığında “sınır namustur” vurgusu cinsiyetçi bir ifade olmaktan ziyade, sınırlarımızın güvenli hale getirilmesiyle ilgili bir siyasi anlayışın dışavurumudur. Yukarıda da anlatmaya çalıştığım üzere cinsiyet cenderesinin dışına çıkarmaya, özüne geri döndürmeye yönelik bir ifade olarak da düşünülebilir. Bu açıdan eleştirenlerin bir kez daha düşünmelerini isterim.
Yazının muradı namus kelimesi üzerinden bir polemik yaratmak değil, toplumun, insanlar arası ilişkinin ve elbette siyaset kurumunun namuslu, güvenilir hale getirilmesine katkı sunma çabasıdır.
Küçücük de olsa zihinlerde oluşmuş ezberlere yönelik bir soru işareti yaratabilirsem ne mutlu bana.
Kadın denilince namus, namus denilince kadın kelimesinin akla gelmediği, kelimenin etimolojik kökenine uygun kullanıldığı bir gelecek mümkün. Çoğu zaman mücadeleyle, kimi zaman ise birbirimizin zihinlerinde uyandıracağımız soru işaretleriyle bunu hep birlikte başaracağız.
DR. CANAN KAFTANCIOĞLU
CHP İSTANBUL İL BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- ABD basınından Esad iddiası