Ülkemizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var. Bu bakanlığın görevleri arasında kadınları, aileyi, çocukları korumak ve bu alanda sosyal politikalar oluşturmak var. Peki, gerçekten korunuyorlar mı?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ile birlikte AKP’nin TBMM’de 32 bayan vekili var. Sadece mart ayında ülkemizde 31 kadın cinayeti yaşandı. Ne bakandan ne de bayan vekillerden tek ses çıktı mı? Çıkmadı!
Karaman’da Ensar Vakfı evlerinde yaşanan cinsel istismar olayının benzeri daha önce Çorum ve Rize’de de yaşandı. Yine aynı vakıf yöneticileri karşımıza çıktı! Başka illerden de taciz ve istismar haberleri geliyor. Bu taciz olaylarına karşı ne bakandan ne de bayan vekillerden tepki geldi mi? Oysa en çok kadın ve anne olarak onların tepki vermesi gerekiyordu. Karaman’a giden CHP’li Lale Karabıyık’a destek vermeleri, Meclis’te konuyu gündeme getirmeleri, o çocukların ve ailelerinin yaşadıklarının hesabının sorulması için gerekli adımları birlikte atmaları gerekiyordu. Bunu yapmadılar.

Çocuğa değil vakfa destek!
Çocuklara ve ailelerine değil vakfa destek çıktılar. Bakan Ramazanoğlu’nun söylediği, “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” sözlerine de bu bayan vekillerden tek eleştiri gelmedi! “Bir kere rastlanması” geçerli bir mazeret(!) kabul edildi... Oysa “bir kere rastlanması” dahi olayın üzerine titizlikle gidilmesine neden olmalıydı! Kaldı ki 45 çocuktan bahsediliyor.
Bayan bakan ve AKP’li bayan vekiller anne duyarlılığı ile hareket etmediler. İstismar ve taciz olayına siyasal baktılar! Görmediler. CHP Genel Başkanı’nın sözleri üzerine ise birden aslan kesildiler! Ne demişti Kılıçdaroğlu?
“Vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın, vakıflara değil. Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aile Bakanı birilerinin önüne yatmış durumda, o zaten hiç konuşmuyor” Suskun AKP’liler kıyameti kopardılar!
Oysa aynı sözü daha önce AKP’li Muammer Güler, İçişleri Bakanı iken Reza Sarraf için söylemişti! Bugün aslan kesilenler o gün tek ses ettiler mi? Bakanlığın önüne siyah çelenk bırakmayı düşündüler mi? Çünkü Muammer Güler kendi bakanları idi ve “önüne yatarım” dediği Sarraf da önemli bir isimdi!
Ayakkabı kutuları, hediye pahalı saatler ve çantalarla dolarlar gırla gidiyordu! “Önüne yatılan” tek başına ülkenin cari açığının yüzde 15’ini kapattığını söylüyordu.

Söz çarpıtıldı
Ancak Kılıçdaroğlu AKP için “korunacak ve kollanacak” birisi değildi.
CHP kamuoyunda yıpratılmalı idi. Muhafazakâr-mütedeyyin toplumu “namus ve ahlak” üzerinden kolayca harekete geçirmek her zaman mümkündür. Bu sözler amaçlı olarak çarpıtıldı.
Mehmet Ali Şahin, AKP’li bayan vekillerle CHP Genel Merkezi’ne siyah çelenk bırakma eylemi sırasında bu niyeti açık etti. Kılıçdaroğlu’nun, “bir hanımın, bir milletvekilinin, bir bakanın namusuna ve iffetine dil uzatma cüretini gösterdiğini” iddia etti. Oysa “önüne yatmak” çok kullanılmasa da dilimize yerleşmiş bir deyimdir. Anlamı ise birisini veya bir kurumu can siper savunmaktır. Korumak için kendisini ortaya koymaktır.

Bakanın sorumluluğu
Muammer Güler, Rıza Sarraf’ı korumak için o sözü ile “korkma bakan olarak arkandayım” mesajını vermiştir. Bakan Ramazanoğlu ise Ensar Vakfı’nı korumuştur. “Sorun yok ben sizin arkanızdayım” mesajı vermiştir.
Milli Eğitim Bakanı’nın görevi de susmak değildir. Vakfa bağlı yasadışı eğitim veren kaçak pansiyon ve evleri soruşturmaktır. Anayasamızın 45. maddesi “...eğitim devletin denetimi ve gözetiminde yapılır” diyerek bakana sorumluluk yüklemektedir.

‘Balık baştan kokar’
Her iki bakan, üzerilerindeki sorumluluğun gereklerini yapmamaktadır. Halk arasında bir söz vardır. “Balık baştan kokar” denir. Kaymakamlara “mevzuata boş verin” deniyorsa, “fiili durum oluştu, anayasayı buna uydurun” deniyorsa balık baştan kokmaya başlamıştır. O kokuya itiraz edenlere de tüm güçleri ile tepki göstermektedirler. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali. Yapılan da budur...  

HİLMİ TAŞKIN
Eğitimci-yazar