Türkiye'de Darbe Olur Mu? - Av. Mustafa KARADAĞ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türkiye'de Darbe Olur Mu? - Av. Mustafa KARADAĞ

09.05.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de siyasi iktidarın değiştirilmesi amacıyla darbe yapılmasının mümkünatı yoktur.

Birkaç gündür siyasi iktidar bir darbe çığırtkanlığından CHP’nin darbeyi davet ettiği yaygarasında bulunuyor. TDK sözlüğünde darbe Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi” olarak tanımlanıyor.

Türkiye’nin şimdiye tanıklık ettiği postmodernleri de dahil olmak üzere darbeler, genellikle ordunun yaptığı ve silahın, baskının egemen olduğu vakalar. Darbe denilince bizim de hemen aklımıza gelen silahlı bir gücün hükümeti devirmek ve demokrasiyi ortadan kaldırmak için giriştiği örgütlü eylemler. Başarılırsa darbe, başarılamazsa kalkışma olur. Sivil darbe olmaz mı? Olur. Sivil darbeler genellikle hukuka aykırı yasalar çıkarıp, kurumları anayasa ve yasalara aykırı biçimde kullanıp, toplumu dönüştürerek, yapıyı bozarak baskıcı rejimler kurmak suretiyle olur.

SİVİL DARBE 

Türkiye bu anlamda sivil bir darbeyi 2007 yılından beri anbean yaşıyor. Neticede 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyetten pek bir şey kalmış değil. Cumhuriyetin bütün kazanımları, değerleri siyasi iktidar tarafından yok edilmiş durumda. İktidarın yoksullaştırma, yoksunlaştırma ve eğitimsizleştirme politikaları sonucunda tüm ahlaki değerlerden uzaklaşmış, öğrenme ve merak duygularını yitirmiş, geçimini ve yaşamını iktidarın merhametine teslim etmiş, sorgulamayan, eleştirmeyen bir kitle oluşturulmuş durumda. İktidar da bir temsilcisinin dile getirdiği gibi cahil halkın ferasetine güvenerek varlığını sürdürmekte.

Siyasi iktidar, aklını ve ruhunu menfaatları karşılığında kiraya vermiş okumuşların ferasetini de kullanıyor. Ordunun tasfiyesi, yargının ele geçirilmesi, gericiliğin müesseseleşmesinin en ciddi ortakları, kendilerine göre demokrat, vatansever, liberal ve aydınlar”ından oluşmakta. Burada bir parantez açmakta fayda var, Türkiye’nin muhalefeti de bu suç ortaklarından” feyz almakta. Şimdi gelelim gündeme ve iktidarın darbe feveranlarına. Soru şu: Türkiye’de darbe olur mu? Benim cevabım hayır, mümkün değil.

GERÇEK DIŞI İDDİA 

Nedenlerine gelince birincisi, siyasi iktidar zaten orduyu, polisi, hülasa tüm silahlı güçleri ele geçirmiş durumda. Yargı Anayasa Mahkemesi’nden, Yargıtay’ından, Danıştay’ından özel yetkili mahkemelerine, sulh ceza hâkimliklerine, özel yetkili savcılarına kadar iktidarın etkisinde, baskısı altında. Bu durumu, ne zaman iktidarın istemediği bir karar verilse o hâkimlerin hemen yerlerinin değiştirilip sürgüne tabi tutulmasında çokça gördük. Yargıda artık arife tarif gerekmez” bir motto. Yargının hali pürmelali bu. Yasama ise makamı varlık ile yokluk arasında bir yerde olan bir özlem, uzak bir hayal.

Yürütme ise yetkisinin, sözlerinin sınırı ve denetimi olmayan fakat tarafsızlığından arınmış bir parti genel başkanı hem de Cumhurbaşkanından ibaret. Şimdi soruyu yeniden soralım: Darbeyi, kim, kiminle, nasıl yapacak/yapabilecek? Ülkenin değil darbe yapmaya, iktidar temsilcileriyle ilgili konuları dile getirmeye mecali yok. Herkes tarafından bilinen, daha önce kamuoyuna açıklanan bir konuyu haber yapan gazeteciler tutuklu. ÇHD’li avukatlar 32 aydır tutuklu.

SEBEP BELLİ 

Aynı zamanda milletvekili olan bir siyasi partinin genel başkanı, götürecek helikopter hazır edilerek tutuklandı, bir müddet sonra tahliye edildi. Bir yerlerden herhalde bırakamayız denilince mükerrer soruşturmayla yeniden tutuklandı, halen cezaevinde. Osman Kavala, 30 aydır tutuklu. Yargıçlar Sendikası üyesi hâkim ve savcılar sorgusuz sualsiz, sebepsiz sürgün edildi, emekliliği zorlandı. Şimdi yeniden soruyoruz: Darbeyi kim, kiminle, nasıl yapacak?

Siyasi iktidara karşı kimse darbe yapamaz. Özdeksel olanağı yoktur. Bertelsmann Vakfı’nın Dönüşüm Endeksi’nde Türkiye’nin basın özgürlüğünün kısıtlanması, insan haklarının ihlal edilmesi ve güçler ayrılığı ilkesinin yok edilmesi gerekçe gösterilerek ilk defa “ılımlı otokrasi” olarak sınıflandırılmasının ve de facto diktatörlük” nitelendirmesi yapılmasının sebebi de yukarıda saydıklarımız ve benzer iktidar eylemleridir.

Geriye bir tek halk kaldı. Halkın yaptığı hükümeti değiştirme işine ise tüm siyasi literatürde seçim deniliyor. Onun darbeyle bir ilgisi yok. Sonuç olarak AKP, yeniden iktidar olmanın, başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini menfaate dönüştürmenin yollarını aramaktadır. Yaptıkları, feveranları kendi basiretsizliklerini mağduriyete çevirme konusunda deforme olmuş bir kurnazlıktan ibarettir.

AV. MUSTAFA KARADAĞ
ESKİ YARGIÇLAR SENDİKASI BAŞKANI 


Yazarın Son Yazıları

Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025