Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye'nin "Yıldız"ı - Özlem ÖZDEMİR
O kadar yetenekliydi ki bu iş için doğmuş gibiydi. Yurtdışındayken sayısız teklif aldı, kalsa belki dünyanın yıldızı olacaktı ama o ülkesinin yıldızı olmayı seçti. Bugün Yıldız Kenter’in doğum günü, hayatını anlatmak, onu yaşatmak demek…
Yıldız, 11 Ekim 1928 tarihinde İstanbul’da doğar. Asıl adı Ayşe Yıldız’dır. Yokluklarla dolu ama mutlu bir çocukluk geçirir. Ankara Halkevi’ndeki çalışmaları görmesiyle tiyatrocu olmaya karar verir. Annesi tiyatrocu olmasına karşıdır ama babası ondan yana çıkar ve bir sabah elinden tuttuğu gibi onu gizlice konservatuvara götürür. Parasız yatılı olarak kaydolur. O kadar başarılıdır ki konservatuvarda sınıf atlatılan ilk öğrenci olur.
12 Aralık 1948’de “On İkinci Gece” oyunundaki “Olivia”
rolüyle profesyonel tiyatro hayatı başlar. Ardından oynadığı “Miras” oyunuyla rüştünü ispat eder. Kardeşi
Müşfik Kenter de Devlet Tiyatrosu’nda oyuncudur. “Yağmurcu”
adlı oyunda ilk defa birlikte sahneye çıkarlar. Böylece yıllarca sürecek mesleki
beraberlikleri de başlar. 1951 yılında ilk filmi “Vatan
İçin”de Cahit Irgat’la
oynar ve sinemayı çok sever. Aynı yıl oyuncu Nihat Akçan’la evlenir.
‘ARADIĞIM SICAKLIĞI MEMLEKETİMDE BULDUM’
1955 yılında “Rockefeller”
bursunu kazandığında kızı Leyla 3 yaşındadır. American
Theatre Wing, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler
üzerine çalışmalar yapar. New York’tayken babasını kaybettiğini
öğrendiğinde ikinci çocuğuna
hamiledir. O akşam çocuğunu düşürür...
Orada önüne uluslararası
oyuncu olmasını sağlayacak kapılar da açılır ama o yurduna dönmeyi seçer. “Kalmadığınıza pişman mısınız” sorusuna “Kalsaydım herhalde başarılı olurdum ama buradaki Yıldız
olabilir miydim? Burada ailemle, meslektaşlarımla, seyircilerimle mutlu
yaşadım. Ben, şöhretin yanında başka sıcaklıklar da aradım ve o duyguları
burada, memleketimde buldum” diyecektir.
DEVLET TİYATROSU’NUN İKİNCİ KADIN YÖNETMENİ
Kenter, ilk yönetmenliğini 1958 yılında “Öfke” adlı oyunla yapar. Bu oyunla Muazzez Kurdoğlu’ndan sonra Devlet Tiyatroları’nda rejisörlüğü deneyen ikinci kadın olur.
Devlet Tiyatrosu ve Operası Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul,
iktidarın baskısı sonucu istifa edince yapılan saygısızlığa isyan ederek istifa
ederler. (1959) İstifaları, o günün
iktidar partisinin keyfi uygulamalarına bir tepkidir. Beş parasız İstanbul’a
gelirler. Muhsin Bey’le aynı çatı altında çalışacaklarını ummuşlardır ama öyle olmaz.
Bir süre “Birleşmiş
Oyuncular” çatısı altında çalıştıktan sonra
kendi yollarını kendileri çizerler. Birlikte ilk oyunları “Salıncakta
İki Kişi”, Kenter kardeşler için tiyatro hayatlarının dönüm noktası olur, seyirci onları çok sever.
1960 yılında Yıldız, Müşfik ve (1965’te evleneceği) Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları’nı
kurar. 1968’de
ise Kenter Tiyatrosu’nun binasının
inşaatı tamamlanır.
Ancak defalarca yarım kalan inşaatı
tamamlamak o kadar kolay olmamıştır.
Talat Halman’ın önerisiyle Yıldız, tek tek dolaşıp koltuk
satar. Yine de henüz inşaatı
bitmemiş tiyatroya haciz gelir, onları hacizden Süleyman Demirel’in telefonu kurtarır. Nihayet
Kenter Tiyatrosu, 11 Kasım 1968’de
“Hamlet” oyunu ile açılır ve 2000’lerin başına dek perdeleri açık
kalır.
2002 yılında Şükran Güngör’ü kaybetmek Yıldız’ı yıkar. 2012’de kaybettiği Müşfik’ten sonra ise kendini daha da yalnız hisseder.
2009’da “Kraliçe Lear” oyunu ile son kez çıktığı sahnede herkesi büyüler.
Yıldız Kenter’e göre “Bir ülkenin yükselmesi için sanatın bir zorunluluk olduğunu gören, idrak eden insan Mustafa Kemal Atatürk’tür.” Cumhurbaşkanlarının oyun seyrettiği, sanata ilgi gösterilen yılları yaşayan Yıldız, günümüzde sanatın “s”si ile ilgilenilmemesinden üzüntü duyar. Herkesin ağzını açmaktan çekindiği kumpas davaları sürecinde tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen, aydın bir Cumhuriyet kadınıdır aynı zamanda.
HAK ETTİĞİ KARAR ALINMALI
Kenter, son arzularından biri olarak bana şunu söylemişti: “Hayal ettiklerimin çoğunu yaşadım. Şimdi Kenter Tiyatrosu’nun ışıklarının yeniden yanmasını arzu ediyorum, geçmiş yıllarda olduğu gibi.”
Bilindiği gibi Kenter Tiyatrosu’nu İBB satın almak istemiş, çoğunluğu
oluşturan AKP’li üyelerin, kararı erteletmeleriyle konu üç aydır
havada kalmıştı. Önümüzdeki günlerde belediye meclisinde bu konu tekrar görüşülecek. Umalım ki Kenter
Tiyatrosu’nun
yaşaması yönünde bir karar
artık alınsın. Kenter Tiyatrosu bu ülkenin mirasıdır. Yaşamasına engel olan
herkes bu ülkenin geçmişini de yok edecektir...
GAZETECİ, YAZAR
Kaynakça: Cumhuriyet Işığında Söyleşiler, Özlem Özdemir, Kırmızı Kedi Yayınevi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke