Z Kuşağı Hakkında Söylenmeyen Gerçekler - Dr. Bora KÜÇÜKYAZICI
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Z Kuşağı Hakkında Söylenmeyen Gerçekler - Dr. Bora KÜÇÜKYAZICI

18.07.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Toplumları sınıflandırmak, ekonomistlerin, üreticilerin ve pazarlamacıların işine geliyor. Ekonomik harcama gücüne göre kadınları, erkekleri, gençleri, sporcuları, öğrencileri sınıflandırıp o grubun genel özelliklerini tanımladığımızda işlem tamamlanıyor.

Artık o tanımladığımız gruba dahil olan herkesin harcama potansiyelini yönetmek ve çeşitlendirmek mümkün hale geliyor. Z kuşağı söylemini son 10 yıldır sıklıkla duyuyoruz. Öncelikle Z kuşağı dediğimizde, kimin, neyin tanımlandığını iyi bilmeliyiz.

Z kuşağı kategorisinde yer aldığı şeklinde gruplandırılan kişiler, özgürce ekonomik harcama potansiyeline sahip olanlardan oluşmaktadır. Z kuşağı tanımı içinde, Karadeniz yaylasında çay toplayan 20 yaşındaki genç ya da işsiz olduğu için çeltik tarlasında çalışan 4 yıllık üniversite mezunu 24 yaşındaki kişi yer almamaktadır.

FİNANSAL SINIFLANDIRMA

Z kuşağının, ekonomik harcama gücüne göre yapılmış olan finansal bir sınıflamadır. Z kuşağı toplumsal bir sınıflama değil, finansal bir ayrıştırmadır. Bu grupta yer alanlar, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde, toplumun yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Aynı Z kuşağı, ev ihtiyacı için yapılan market alışverişlerinin ise yüzde 60’ını yapıyorlar. Yani parayı harcayan ve kendi tercihlerine göre ürün seçen önemli bir grup.

Z kuşağın, 1995’ten sonra doğan, küresel ekonominin geleceğini şekillendirecek grup olarak özellikleri şunlardır:

•    1995 sonrası dünyaya geldiler.

•    Telefon yerine mesajlaşmayı tercih ediyorlar.

•    Sosyal medya uzmanı durumundalar.

•    24 saat çevrimiçi (online) kalmayı seviyorlar.

•    Kendi stilleri ile kendilerini ifade ediyorlar.

•    Alışveriş sırasında ve sonrasında sosyal medya belirleyicidir.

•    Diğer Z kuşağı üyelerinin yorumlarını önemsiyorlar.

•    Ürün derecelendirmesi ve puanlamasına hâkimler.

•    Zamana karşı bir yarış halindeler.

•    Üretmekten çok, tüketmeyi tercih ediyorlar.

YENİ KUŞAĞIN YENİ ‘OLAĞANI’

Z kuşağı, iş yaşamında yaptığı işi çok sevmesine gerek yok. Çalıştığı şirkete bağlılık, önceliklerinden birisi değil. Hayaldeki iş olmasa da sorun yok, belirli gelir ve gerekli ek faydaların olması yeterlidir. Ekonomik gelir ve ek kaynaklar, iş seçiminde öncelikli parametredir.

Z kuşağı, iyi ve parlak fikirler ile paradan para kazanacağını biliyor. Evlerinin araba garajında kurdukları ekipler ile milyon dolarlık servete ulaşan yazılımcı ve bilişimcilerin efsaneleri ile büyüyor Z kuşağı. Hayallerini kovalamaktan korkmuyorlar. Öyle ya, eskiden bilgiye ulaşmak için aylar gerekliydi, bugün saniyeler içinde tüm bilgilere ulaşıyoruz.

Doğduğu an, dijital dünyaya uyandı bu kuşak. İstatistiklere göre ilk 2 yaşına kadar bir çocuğun sosyal medyada yaklaşık 200 fotoğraf ve videosu paylaşılıyor. Z kuşağı insanlar, günün 24 saati çevrimiçi (online) olmak istiyorlar ve dünyanın herhangi bir yerinden arkadaş sahibi olmak, onlarla tanışmak, görüntülü sohbet ve hatta bir araya gelip buluşmak, bu kuşak için artık çok olağan bir durum.  

Basılı medya, radyo ve televizyon, bu kuşak insanlara ulaşma konusunda artık eski moda kaldılar. Göz teması azaldı, elde tutulan bir ekran için aşağıya doğru bakan postür gelişti. Bu tutum, kimi zaman büyükleri tarafından ilgisizlik, saygısızlık olarak tanımlansa da gerçek öyle değil.

Beyindeki nükleus akumbens denen 4 çekirdekçik, her bir yeni bilgi ve veri karşılığında, keyif veren serotonin ve dopamin isimli nörotransmitter salgılatıyor. Böylece karşı konulması zor bir şekilde, yeni bilgi merakı ile durmadan dijital aplikasyonlar arasında geçiş peşinde bu kuşağa dahil olanlar.

Sürekli rekabet ile büyütüldü Z kuşağı gençleri. Bu nedenle her zaman en iyisi olmak zorunda hissediyorlar. En iyi okula (!) girmeleri gerekiyor. Her spor maçını kazanmaları gerektiği gibi, her tartışmadan da galip çıkmak istiyorlar.

Sabır ve sebat kelimeleri, bu grup insanının lügatlarında yazmıyor. Her şeyin, onlar için hemen, şimdi olması gerekiyor, zira bunu çoktan hak ettiklerini düşünüyorlar.

ORTAK HAYAL ŞART

Dünyanın bu yeni gerçekleri içinde, toplumun tamamını kucaklayan eğitim-sağlık-kültür-teknoloji politikaları geliştirilmesi zorunludur. Zira ülkemiz toplumunda 1995 doğumlu olanlar arasında Z kuşağı tanımına uyanların oranı yüzde 5 civarındadır.

Teknolojiyi içinde bulunduğu çağ ile orantılı şekilde yaşamına uygulayanlar ile asgari ücret peşinde günde 12 saat, haftada 6 gün emek, ağır işgücü ortaya koyanların ortak dünyası, ortak hayalleri olmalıdır. Toplumları bir arada tutan en önemli kavram “ortak hayaller”dir.

Ben doktor Bora Küçükyazıcı, Gölköy Köy Enstitüsü muallimi Müştak Küçükyazıcı’nın torunu olarak, dijital dünyada çocuk yetiştirmenin özel bir durum olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kendini bilen, yaşadığı toplum ve dünya ile barışık, paylaşımcı ve üretken çocuklar yetiştirmeliyiz.

Bu konuda hepimize büyük görev düşmektedir. Bilinçli duyarlılık ile durum analizini sağlıklı şekilde yapmak bunun ilk adımıdır.

DR. BORA KÜÇÜKYAZICI
TIP DOKTORU/AİLE DANIŞMANI & EĞİTİM UZMANI



Yazarın Son Yazıları

Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025