Söylenmeyen sözler üzerinden boşa kopan kıyamet

20 Eylül 2020 Pazar

Yeniden merhaba ile başlayayım. CHP içinde ve dışında Canan Kaftancıoğlu üzerinden kopan kıyametin bu kadar uzun süreceğini sanmadım. Bir kez daha değinmeden olmaz. Biz öyleyiz, birbirimizi, 

1. İktidar cenahı, vay CHP Atatürkçü olmaktan uzaklaşıyor haberleri, yorumları, üretilmiş yazıları ve propagandasıyla CHP içinde bölünmeyi körükledi. 

2. Artık “ben parti kurayım mı..” diye mitinglerinde sormaya başlayan (bakınız, önceki son yazım: İnce ancak parti kurabilir..) ve CHP’den kendini dışlayan Muharrem Bey de “CHP’de Atatürkçülere yer yok” politikasıyla bu cephenin bir parçası olmuştu ve iktidar cenahınca pek beğenilmişti..

3. Bir de CHP’nin artık Atatürk’ün partisi olmaktan çıktığını düşünen, CHP yönetiminde artık olmayan veya bugünkü politikalarını beğenmeyenlerin, kendi inandıkları, bilinçlerinde yer etmiş politikaları “altın oran” kabul ederek eleştirenler.

Bir dizi yazı, söz, demeç.

Yahu bir durun...

Pire için yorganı yakmaya hazır bir CHP “yanlısı” veya taraftarlığı. 

Söylenmeyen söz

Niye Atatürk demedin de Gazi Mustafa Kemal dedin. Canan Hanım da kendi açıklamasını yaptı. 

Kıyamet niye demedin üzerinden kopuyor. Engizisyon gibi. Devrimci Uluç Gürkan zaman geçtikçe tutuculaştı mı ne, “CHP’de işi bile olamaz” demez mi. Hayır, Gürkan’a değer veririm.

Yine bir dostumla tartıştım. Canan Hanım’ın söylemediği söz üzerinden tavır alınca şunu söyledim:

Bugün Türkiye’nin meselesi, muhalefet içinde tartışılacak ve ayrışma yaratılacak söz-eleştiri bu mu. En geniş muhalefet cephesi yaratılarak iktidar hedefine odaklanmak varken, bu cephede ayrışma kavga, tartışma yaratmanın anlamı ve mantığı ne? Atatürk böyle yapsaydı, birlik yaratamaz ve zafer kazanamazdı..

Peki, yarın Atatürk derse?

Canan Hanım niye Atatürk demesin ki? O gün öyle dedi, yarın da kalkar “Atatürk asla vazgeçebileceğimiz bir söz kavram değil, ülkenin kurucu liderinin soyadıdır, bunu kullanmamazlık edebilir miyiz, hele Atatürk diyemeyenler iktidardayken” derse, iki haftadır süren tartışmada tüm yazılıp çizilenlere, kafa ütülemelere yazık olmayacak mı?

Geleceği tartışmak, kafa yormak yerine, geçmiş üzerine kalem sallamak en kolay iştir. Çünkü sepette ezbere çok şey var, çıkarıp kullanırsın.

Canan Hanım’la her şeyde görüş birliği içinde olmak zorunda değiliz. Farklı düşünceleri olması doğaldır. Hele ayrıntılara girdikçe kimsenin kimseyle birlikte yürümesi mümkün olmayabilir!

Bizi birleştirenlere mi bakacağız yoksa ayrıştıranlara mı..

Ne yazık ki geçmişin tüm hastalıkları bu cümlede yatıyor.

Neden salt Mustafa Kemal dedi?

Ben, “Gazi Mustafa Kemal” vurgusunu, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı mücadelesi sürecindeki kişiliğine gönderme yaparak, kendisini belki de o günkü koşullarda düşündüğü için yaptığını varsaydım. Bilemem.

Ama buradan bir parçalanma çıkarmak ayıptır. Enerjimizi olumlu ve iyi şeyler için kullanalım. Bu enerjimiz yoksa da susalım.

Bırakın CHP kendi zamansal gelişmesini yaşasın. Mutlaka eskiler bu partiyi yönetmek zorunda değiller. 

CHP’yi CHP yapan Atatürk’ün partisi olmasıdır. Onun kodlarıdır. CHP içinde kim başa gelirse gelsin, bu kodları dışladığı anda milletten de kopar, yıkılır gider: Atatürk, Mustafa Kemal, Kurtuluş, Kuruluş, Cumhuriyet, bağımsızlık, laiklik, özgürlük, eleştirel düşünce fikri hür nesil ve bilim..

Artık CHP içinde koltuk kavgasının aleti olmayalım.

Canan Hanım’ı partililer oraya getirdi. Bırakın İstanbul’u hallaç pamuğu gibi atsın arkadaşlarıyla ve ülkenin esenliğe kavuşmasına karınca kararınca yardımcı olsun.

Bunu yapamıyorsa eminim kendisi çeker gider.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları