AKP Türkiye’ye dar geliyor
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

AKP Türkiye’ye dar geliyor

30.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ya da Türkiye AKP’ye bol geliyor.

Dar ya da bol gelmeyi elbise ve ayakkabıyı düşünerek yazdım. Dar gelen kapı da olabilir. Bir de deyimin tanımlayıcı anlamı var: Bir yere alışmayan ve oradan gitmek isteyen kişiler için de bu deyim söylenir. En iyi karşılık: Uyumsuzluk. AKP ile Türkiye arasında derin bir uyumsuzluk var. AKP’lilerle Türkiye arasında derin bir uyumsuzluk var. AKP Türkiye’ye dar geliyor yani AKP Türkiye’yi kapsayamıyor, kavrayamıyor. AKP Türkiye’nin koştuğu maratona eşlik edemiyor, hemen dalağı şişiyor. Türkiye ile dans edemiyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hedefi (kızıl elması) çağdaş uygarlık düzeyine yükselmek ve onu geçmek. Ve bu yarışta sayı değil kalite önemli. AKP, üniversite denince de sayıyı anlar ve böbürlenerek Türkiye’deki üniversite sayısını söyler. Biz sayıyı Vikipedi’ye soralım: 2024 Ocak itibarıyla 209 üniversite varmış. Bu üniversiteler arasında 131’i devlet üniversitesi 78’si de özel-vakıf üniversitesi statüsünde. İnanılır gibi değil 209 üniversite. Fransa’da 85 üniversite ama 229 meslek yüksekokulu var. Türkiye’de durum şöyle: 1475 fakülte, 621 enstitü, 527 yüksekokul ve 955 mesleki yüksekokul. Toplam 5 milyon 449 bin 961 öğrenci. (Bu sayılar kuşkusuz güncel sayılar değil.) Ama ülkede 478 bin 395 öğretmen adayı sınavı geçmelerine rağmen atanmayı bekliyor. Üniversite mezunlarının yüzde 25’i boşta geziyormuş.

İşte bolluk ve darlık manzarası. AKP’nin programına bakalım:

“Temel amaçlar madde 4-4.1: AK Parti; Türk milletinin en önemli yönetim kazanımının, Cumhuriyet olduğuna ve egemenliğin, kayıtsız ve şartsız milletimize ait bulunduğuna inanır. ‘Milli irade’nin tek belirleyici güç olduğunu kabul eder. Millet adına egemenlik yetkisi kullanan kurumların ve kişilerin gözetmeleri gereken en üstün gücün ise hukukun üstünlüğü ilkesi olduğunu savunur. Akıl, bilim ve tecrübenin yol gösterici olduğunu benimser. Milli irade, hukukun üstünlüğü, akıl, bilim, tecrübe, demokrasi, bireyin temel hak ve özgürlükleri ve ahlakiliği, siyasi yönetim anlayışının temel referansları olarak kabul eder.”

Bu maddeyi okuyunca insanın içi ferahlıyor. “AK Parti, Türk milletinin en önemli yönetim kazanımının, Cumhuriyet olduğuna ve egemenliğin, kayıtsız ve şartsız milletimize ait bulunduğuna inanır.”

Amma velakin, vaziyetin durumu ya da durumun vaziyeti böyle mi? Kuşkusuz böyle değil. İşin doğrusu: AKP Türk milletinin en önemli yönetim kazanımının Cumhuriyet olduğuna ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğuna inanmıyor!

Yani: AKP’nin Cumhuriyetle başı hoş değildir. Cumhuriyetin temellerini oluşturan yasa, tüzük, kurum ve kuruluşlara dargındır. Örneğin Mustafa Kemal Paşa 16 Temmuz 1921’de yaptığı bir konuşmada milli kültürün önemi ve gerekliliğinden bahsederek eğitim ve kültür konusundaki bölünmüşlüğün kaldırılmasını savundu. Osmanlı Devleti’nde var olan mektep-medrese ayrımının kaldırılacağını söyledi. Eğitimin yaygınlaştırılarak bilgisizliğin yok edilmesi gerektiğini vurguladı.

Büyük zaferden sonra çağdaş bir eğitim sisteminin kurulması için düşündüklerini uygulamaya koydu. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Mart 1924’te Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği) kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Böylece eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanması ve eğitimin milli bir nitelik kazanması sağlandı.

2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun kabul edildi. Bu kanunla laik eğitime uygun, ilk ve ortaöğretim programları belirlendi. Eğitim hizmetleri, modern bir hale getirildi. Bundan sonra milli ve laik eğitimi yaygınlaştırmak için hızla ilkokullar, ortaokullar, liseler ve yüksekokullar açıldı. Bunların yanı sıra meslek okulları da açıldı. İlkokul zorunlu hale getirildi.

Eğitim ve öğretimde çağdaş ülkeler seviyesine çıkmak için yeni programlar geliştirildi. Atatürk, Türkiye’de milli eğitimin kuruculuğunu da yapmış oldu.

Oldu da AKP’ye göre hiç de iyi olmadı. Bu nedenle olacak ki Cumhuriyet ve devrimleri öz ve biçim olarak AKP’nin üzerine oturmadı. Tüzüğüne bakmayın AKP başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet Devrimlerini benimsemiş bir siyasal parti değildir. Zaten bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından mahkûm edildi. Bu partinin genel başkanı R.T. Erdoğan’dır ki bir zamanlar, “Biz Müslümanlar için din İslamdır. En üst belirleyici İslamın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir”1 demiştir. “İslamın ilkeleri” bu dinin anayasası ya da tüzüğüdür ki “karada, denizde ve havada” buna şeriat denir.

Demokrasinin “amaç” değil “araç” olduğunu ileri süren R.T. Erdoğan, kuşkusuz, “demokrasi tramvayı”na binip “şeriat durağı”nda inmeyi arzu ve hayal etmektedir. Kuşkusuz Cumhuriyet Devrimlerinin “şeriat durağı”nı kaldırdığını bilmektedir ama... Bu işin “ama”sı yoktur!

--

1 Metin Sever-Cem Dizdar, İkinci Cumhuriyet Tartışmaları, Başak Yayınları 1993, s.427.

İlgili Konular: #AKP

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025