Din, devlet ve iktidar
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Din, devlet ve iktidar

01.05.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Devlet kuran tek din İslamdır. Başlangıçta yararlı olan bu ortakyaşarlık bir süre sonra boynuna pranga, ayağına bukağı oldu ve o zaman bu din devleti süresiz bir komaya girdi. Buna tarih olarak Avrupa’da Rönesans tohumunun patlamasını verebiliriz. Rönesans kuşkusuz bir olgu ve simge: Onunla olması gereken oldu.

Bakın neden: Din ve devlet ya da devlet ve din doğaları gereği su ile zeytinyağı gibidir. Bir karıştırıcıyla (mikserle) karıştırırsan bulamaç olur ama bir süre sonra iki nesne tekrar ayrışır, zeytinyağı üste çıkar, su altta kalır. Devlet hangisidir, din hangisidir hiç önemi yok. Önemli olan şu: Devlet değişip geliştikçe yaşar yoksa ölür; din dogmadır, nastır, değişmez, değişirse din olmaktan çıkar. Tevrat’ın Hıristiyanlık ve İslam tarafından onaylanan “Yaradılış” efsanesi bilim karşısında sıfır alır ama bunun kendisi ve inananlar karşısında hiçbir önemi yoktur.

Devlet gelişip ilerledikçe, yönettiği toplum da gelişip ilerler ama dinsel inanç değişmemiştir, yerinde sayar, tıpkı büyüyen çocuğun giysi ve ayakkabısının daralması gibi ama din ne ayakkabıdır ne de giysidir. Devlet eğer din devleti ise din gelişen ve değişen devlete dar gelir.

Hıristiyan Avrupa bunu Rönesans ve reform (dinde değil din kurumunda reform) sayesinde çözdü; Müslüman dünyası kendi rönesansını yaratamadığı, din kurumunda (dinde değil) reform yapmadığı, yapamadığı için kafaca ortaçağı aşamadı. Osmanlı hanedanı ile Erdoğan iktidarının açmazı, çıkmazı ve trajedisi budur. Osmanlı’nın önünde örnek yoktu ama AKP’nin var.

Türkiye Cumhuriyeti, Hıristiyan Avrupa’nın Rönesans ve Reformla aştığı engeli Cumhuriyet devrimleri ile aştı. Bunun en yetkin ve etkin örneğini 22 Kasım 2001’de kabul edilen 17 Şubat 1926 tarihli, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin Adalet Bakanı M.E. Bozkurt tarafından yazılan gerekçesidir. Bu devrimci gerekçenin yazımızla ilgili bölümü benim Cumhuriyet’in Üç Fedaisi (Tekin Yayınları, 2016) adlı kitabımdan okuyalım:

“Değişmemek dinler için bir zarurettir. Bu itibarla dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması, asrımız medeniyetinin esaslarından ve eski medeniyetle yeni medeniyetin en mühim ayırıcı vasıflarından biridir. Esaslarını dinlerden alan kanunlar. Tatbik edilmekte oldukları camiaları indikleri ilkel devirlere bağlarlar...” (s.32)

Dinler değişmez ama devlet için değişmek zorunluluktur. Değişmeyen, çağının çağdaşı olamayan devletler mutlaka yıkılır. Bunun son örneği Osmanlı Devleti’dir. Dinler değişmez ama din adamları (hahamlar, rahipler, papazlar, İslam ulemaları, imamlar) mutlaka değişmek ve çağa uymak zorundadır. Bilimin değiştiği kadar değişmezlerse geçmişin “istemezükçüleri”ne dönüşürler. Cumhuriyet bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdu; imam hatip okullarını, yüksek İslam enstitülerini (10 Haziran 1959), ilahiyat fakültelerini (1982) açtı. 

***

Bundan önceki yazımda, “Nikolas Kopernik (19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543), Göksel kürelerin devinimleri üzerine başlığını taşıyan başyapıtında Güneş Sistemi’nin tanımını yaptı; gezegenlerin, Güneş’in merkezde olduğu sabit yörüngeler üzerinde hareket ettiğini ileri sürerek Günmerkezlilik Yasası’nı oluşturdu. Böylece doğa olaylarının efendisinin Tanrılar olmadığını kanıtladı ve sonuç olarak insanın milyonlarca yıl süren çocukluğu sona ermiş oldu. Kopernik ve onu izleyenler sayesinde, Avrupa’da dinsel cehaletin zulmü sona erdi, Rönesans ve reformun kazanmasıyla Hıristiyan dünyasında bilim kazanmaya başladı” diye yazmıştım.

Bunun sonucu olarak gücünü Tanrı’dan ve dinden alan monarşiler ve hanedan imparatorluklarında devlet ve din kurumları birbirinden ayrıldı; eğitim-öğretim ve bütün yasalar dinsel referanslardan arındırıldı ve çağdaşlaşmanın temeli olan laiklik dönemi başladı.

Ama ne yazık ki İslam dünyası dinsel düşmanlık yüzünden Avrupa’nın 16. yüzyılda başlayıp 1789 Büyük Fransız Devrimi ile düşünsel özgürleşmeyi, bilim ve teknolojinin sunduğu olanakları geri püsküttü ve ortaçağa demir attı.

Türkiye Cumhuriyeti 1923’ten itibaren kendi Rönesans ve reformunu yapıp Avrupa’ya eklenerek çağının çağdaşı olmaya başladı. Bir yıl sonra Cumhuriyet 100 yaşına girecek ama önce bu gerçeği anlamayan AKP istibdadından kurtulmak zorunda.

Yazarın Son Yazıları

Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025