Görünen Köy!

16 Ağustos 2013 Cuma

“Ben demiştim!” demek, hoşuma gitmeyen bir sözdür. Ama bu sefer demek zorundayım! Çünkü “görünen köy kılavuz istemediği” için salı günkü yazım şu paragrafla sona eriyordu:
“Mısır askeri yönetimi, ramazan nedeniyle göstericilere müdahalede bulunulmadığını açıkladı. Şimdi ramazan bitti, arabulucular da uzlaşı sağlayamadılar. 25 Ağustos’ta ‘İhvancıların’ yargılanmasına başlanacak. Mısır’ı ve Müslüman dünyasını karanlık günler bekliyor!”
Daha yazının mürekkebi kurumamıştı ki çarşamba günü Kahire’de askeri yönetim bir anlamda
“ateşkese” son verdi. Devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi destekleyen ve alanları dolduran aşırı dinci “Müslüman Kardeşler” yanlılarına ateş açarak yüzlerce kişinin ölümüne, birkaç bininin de yaralanmasına neden oldu.
Suriye gibi bir iç savaşa yol alan Mısır’da da Müslümanlar, Müslümanları öldürmeye başladılar. Geçici Başbakan
Hazım el Biblavi, Kahire alanlarında “darbe karşıtı gösterilere müdahale sırasında polisin sağduyulu davrandığını öne sürerek emniyet teşkilatına” teşekkür etti.
Anımsarsınız Gezi Parkı olayları boyunca 5 kişinin ölümüne, birkaç bin kişinin yaralanmasına yol açan polis için Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan da “Sağduyulu davranan polisimiz destan yazdı!” dememiş miydi?

\n

Baradey Kimdir?

\n

Mısır’da bu olaylar yaşanırken askeri yönetimden ilginç bir istifa geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed el Baradey (71) “Uzlaşı için siyasal seçenek yollarının açık olmasına karşın, güvenlik güçlerinin darbe karşıtı göstericilere müdahalesini kınamak amacıyla” istifasını açıkladı.
Yalnız Mısır değil, Arap dünyasında da öne çıkan El Baradey’in kimliğini anımsayalım. Mısır’da hukuk eğitiminin ardından, Nev York Üniversitesi’nde uluslararası hukuk alanında doktora yapmasından 2 yıl sonra 1964’te Birleşmiş Milletler Mısır Temsilciliği’nde diplomatik yaşama adım attı.
Dışişlerinde çeşitli görevlerden sonra BM’nin bir araştırma enstitüsünde hukuk programını yönetti, 1997’de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı’na getirildi. 2005’te
“Nükleer enerjinin askeri amaçlar için kullanımını engellemeye yönelik çabalarından dolayı” Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
2011’de Devlet Başkanı
Hüsnü Mübarek’in iktidarı bırakmasını isteyen göstericilere katılmak için Mısır’a döndü. Polis, şiddetlenen çatışmalarda “muhalefetin başı” konumundaki Baradey’i gözaltına aldı.
Muhammed Mursi’nin kazandığı seçime Düstur Partisi Başkanı ve “laik aday” olarak katılan Baradey, sonra askeri yönetimin demokratik olmadığı gerekçesiyle yarıştan çekildiğini açıkladı.
Baradey, darbe günü, ABD Dışişleri Bakanı
John Kerry ve AB Dış İlişkiler Komiseri Catherine Ashton’la görüşmesinde “Mısır’da yeniden demokratik bir yönetimin biçimlenmesi için yardım istediğini” söyledi.
Askeri darbeden sonra geçici cumhurbaşkanlığına getirilen yargıç
Adli Mansur, Baradey’e “başbakanlık” görevi verdi. Devrik Mursi ve Nur Partisi yandaşları, darbeci Orgeneral Abdül Fattah el Sisi ile “ihtilal döneminin yol haritasını belirlediği gerekçesi” ile Baradey’in atanmasına tepki gösterince cumhurbaşkanı yardımcısı yapıldı.
Baradey, Nev York Times gazetesine
“Batılı ülkeleri, Mısır’ın yasal başkanı Mursi’yi devirmeye ikna etmek için çalıştığını, pazarlıklar yaptığını ve Mursi’nin cebren devrilmesinin gerekli olduğunu belirttiğini” açıklamıştı.
Erdoğan’ın Nobel ödülü nedeniyle eleştiri konusu yaptığı Baradey’in aşırı dinci Müslüman Kardeşler yöneticilerinin tutuklanmasını, şiddeti körükleyen İslami televizyon kanallarının kapatılmasını, “laikliğin getirilmesini” istediği açıklanmıştı.
Askeri yönetime karşı dincilerin gösterilerinin sürmesi üzerine Baradey şu konuşmayı yapmıştı:
“Güvenlik görevlileri açıkçası çok kaygılılar. Ortada bir deprem var. Biz bu sarsıntıları kontrol altında tutmalıyız. Şiddetten kaçınmak için bazı önlemler alınıyor. Açık bir suçlama olmadan herhangi bir gözaltı ve tutuklamaya başvurulmaması gerekir.”
Başbakan El Biblavi,
“Demokrasi, sosyal adalet üzerine kuruludur. Biz, din devleti ya da asker devleti değil, dünyaya yüzünü dönen bir devlet inşa etmek istiyoruz” dedi.
Çarşamba günü yaşanan kanlı kıyımdan sonra
“Ordunun sivil halka karşı kanlı müdahalesi nedeniyle istifasını” açıkladı.

\n

Türk-Mısır Ticareti...

\n

Mısır Dışişleri Bakanlığı, ülkedeki gösterilerle ilgili açıklamaları nedeniyle “içişlerine karışmakla” suçladığı Türkiye’nin “sınırı aştığını” duyurdu. Böylece Türkiye’nin “sıfır sorunlu dış siyasa”sı bir kez daha çöktü!
Anımsanacağı üzere Erdoğan, Savunma Fuarı nedeniyle mayısta Türkiye’ye gelen askeri yönetimin başkanı Orgeneral Sisi’yi Dolmabahçe Sarayı’nda kabul etmekle kalmamış, Sisi’yle
“250 milyon dolarlık askeri yardım kredisi” de imzalanmıştı.
Bu kredi ile Mısır’a Türk yapımı Anka adlı 10 tane insansız hava aracı satılacaktı. Ancak kısa bir süre önce Savunma Sanayi Müsteşarlığı görüşmelerin dondurulduğunu açıkladı. İki ülke arasında öngörülen askeri tatbikatlar da askıya alındı.
Türkiye, Mısır’a ihracat için 1 milyar dolar Hazine ve 1 milyar dolar da Eksimbank kredisi açmış, Erdoğan’ın Sisi’yi kabulünden sonra 1 milyar dolarlık krediyi 17 Mayıs’ta serbest bırakmıştı.
Türkiye ile Mısır arasındaki dış ticaret 5 milyar dolar... 250 kadar Türk şirketinin Mısır’da 2 milyar dolarlık yatırımı var. Anımsanacağı üzere ucuz işçilik ve ucuz pamuk nedeniyle pek çok Türk tekstil şirketi söktükleri fabrikalarını Mısır’a taşımışlardı.
Sıfır siyasanın olumsuz sonucu Suriye yolu kapanınca Körfez ülkelerine gidecek Türk Ro-Ro gemilerinin seferleri Mısır’a yönelmişti. Mısır üzerinden yılda 15 bin sefer ve 700 milyon dolarlık gelir sağlanan bu deniz ulaşımına şimdi gölge düştü. Bu nedenle Körfez ülkelerine yönelik dış satış da düşecek!
ABD’nin 4 tane F16 savaş uçağı teslimini durdurmasına karşın, üç Körfez ülkesi Mısır’a, önemli bölümü bağış olmak üzere, 12 milyar dolar yardım kararını açıkladı. Yardımın Mısır’ı, Türkiye ve Katar’ın etkisinden kurtarmak yapıldığı olduğu öne sürüldü!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları