‘İslami Franco!’

25 Mart 2014 Salı

Kanal D’de “Arka Sokaklar” dizisinde Emniyet içindeki “paralel örgütlenme” dolaylı konu ediliyordu. Bir oyuncu, dürüst emniyet amirine bir kitaptan bir cümle okudu.
Kitap İÖ 427-347 yılları arasında yaşamış, filozof Platon’un “Devlet”i idi. Platon’un adı, Perslerin Farsçasından Araplara geçmiş, Arapçada (P) harfi olmadığı için (F) harfi kullanılınca dilimize Eflatun olarak girmişti.
Okunan cümle şöyleydi: “İyi insanların doğru davranması için yasaya gerek yoktur. Kötü insanlar ise yasayı çiğnemenin bir yolunu zaten bulur!”
Oyuncu acaba ne demek istemişti?

***

Geçen akşam BBC’nin haberlerini izliyordum. Londra’daki sunucu Nev York’ta bir bayanla konuşuyordu. Konu “Tvitter” yasağı idi. Tvitter’in sözcüsü bayan, yasağın Çin’de yaşandığını “gülerek” anlatıyordu!
Sunucu “Desenize ‘otokratik (demokratik olmayan)’ ülkelerde bu yasaklamalar oluyor. Anlaşılan ‘demokratik’ olduğunu söyleyen Türkiye’nin ‘otokratik’ başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ‘fars’ oyununu sahneliyor!” dedi.
“Fars” oyunu Antik Yunan’da ortaya çıkan bir tiyatro türü olup “düşündürmek” yerine “güldürmeyi” hedefler. Fars oyunlarında izleyiciler anlatılanlardan çok “oyuncuların davranışlarına” gülerler! “Fars oyunları” sirklerdeki palyaçoları yaratmıştır. BBC, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı” dünyaya “palyaço” olarak tanıtmıştı!

***

Türkiye’de görev yapmış olan iki ABD Büyükelçisi Morton Abramovitz ve Eric Edelman Tayyip Efendi’ye “palyaço” dememişler, ama “İslami Francoadını yakıştırmışlar.
Francisco Franco y Bahamonde -İspanya’da demokratik yönetimin yıkılmasından sonra, 1939’da iktidara çıkan General Franco- 1975’e kadar ülkesini 36 yıl “diktayla” yönetmişti.
Franco, ünlü İngiliz yazar George Orvell’in “1984” adlı romanına “Ağabey seni gözetliyor!” kavramıyla esin kaynağı olmuştu!

***

ABD’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Samantha Pover’ın Tayyip Efendi için söylediği “İnternet sansürü 21. yy’da kitap yakma eylemi gibidir, kimseyi daha güçlü kılmaz!” sözlerini Ankara’daki büyükelçilik de duyurdu.
Hükümetin başına adaylığını Berlin spor salonunda “Bize 4 yıl verin ve ben size yemin ediyorum ki, bu işin başına nasıl geçiyorsam öyle gideceğim” diyen Adolf Hitler’in kıvılcımı ile karşıt kitapların yakılmasına 80 yıl önce 10 Mayıs’ta başlanmıştı. Yıllarca sonra, Berlin’de ilk kitap yakılan alanda bir cam altında sergilenen kitaplar anıtını görmüştüm. ABD Büyükelçisi Pover, Tayyip Efendi’yi diktatör Hitler’e benzetmekte tereddüt etmiyor!
Şarlo’nun yaratıcısı Charles S. Chaplin, 1940 yapımı “Büyük Diktatör” filminde Hitler ile alay ederken şöyle der: “Zalimler büyük sözler vererek iktidara geldiler. Ama yalan söylediler! Sözlerini tutmuyorlar. Hiçbir zaman da tutmayacaklar! Diktatörler kendilerini özgürleştirirken halkı köleleştirirler!”
Hitler’in nasıl gittiğini biliyorsunuz? Acaba bizimki de…

***

Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye’de Tvitter yasağı hakkında “İfade ve internet özgürlüğü temel bir haktır. Türkiye halkı bu hakların iadesini hak etmektedir” dedi. Bugün Tayyip Efendi’yi eleştiren iki Amerikalı yetkili bayana bir çift sözüm var! Önce Bayan Clinton’a anımsatalım. Eşiniz Bill Clinton ABD Başkanı iken Aralık 1999’da uçağındaki çevirmeni kimdi?
Çeviri ücretini ABD bütçesinden alan Egemen Bağış değil miydi? Sonra ne oldu? Tayyip Efendi, Bağış’ı kendisine baş çevirmen yapmakla kalmadı, bakan bile atadı. Sonrasında kutu kutu dolarlarla şutlanmadı mı?
Eşinizden sonra başkan seçilen George V. Bush, ülkenizin kurallarının dışına çıkarak, herhangi resmi bir unvanı olmayan Tayyip Efendi’yi Beyaz Saray’da Aralık 2002’de şömine önünde kabul ederek başbakanlık yolunu açmadı mı?
Bir soru da Bayan Pover’a! Ocak 2004’te Tayyip Efendi’nin başbakan olarak resmi ziyaretinin ilk gününde Nev York’taki Yahudi lobisinin “Amerikan Yahudi Kongresi’ne (AJC)” en önemli “cesaret ödülünü” sunmadınız mı?
Sonra ne oldu? Davos’ta “one minute (bir dakika) diyerek sahneyi terk etmedi mi? Gerçeği kabul edin; Tayyip Efendi’yi Türkiye’nin başına “ılımlı İslam” ya da “Büyük Ortadoğu Projesi” söylemleri ile siz tezgâhlamadınız mı? Şimdi de kalkmış eleştiriyorsunuz!
Günümüzde de bir imam efendiye Pennsylvania’da görkemli bir köşkte ev sahipliği yaparak “telekulak cennetine” çevirttiğiniz Türkiye’de şimdi Tayyip Efendi’nin çukurunu kazdırmıyor musunuz?
Dünyada benzeri bir başka örneği yok! Bir başbakan; bırakın halkının, dokunulmazlığı olan yabacı diplomatların, Türkiye’ye gelen turistlerin, AKP’lilerin; ülkesinin cumhurbaşkanının “Tvitter” hesabını bile yasaklıyor. Hani hukukta temel ilke “cezaların şahsiliği” idi?

Üç Not:
* Perşembe günü rahatsızlaşınca yazamadım. Bazen gazetelerin köşe yazılarında “Yazarımızın yazısı elimize ulaşmadığından yayımlayamıyoruz” açıklaması yer alır. Bunu okura saygısızlık olarak görürüm. Bu nedenle daha önce olduğu gibi “Yazarımızın yazısını rahatsızlığı nedeniyle yarın yayımlayacağız” cümlesi ile durumumu açıklamak istedim. Ancak ertesi günü sayfada başka köşe yazıları olduğu gerekçesiyle açıklamam “Yazarımızın yazısını rahatsızlığı nedeniyle yayımlayamıyoruz” olarak çıktı. Meraklanan bazı okurlarım ileti göndererek, dostlar da telefon ederek “geçmiş olsun” dileğinde bulundular. Okurlarıma ve dostlarıma şükranlarımı sunarım.
* Cumhuriyet okuru çok dikkatlidir! Yanlış bir sözcük bile onu haklı olarak rahatsız eder. Önceki hafta “Okur Temsilcisi” köşemize okurumuz Ali Durmaz, 25 Şubat yazım için düzelti göndermişti. Ben “Turkcell” yazdığım halde “Türkcell” çıkmıştı. Sorun bilgisayarın otomatik olarak bunu değiştirerek basım aşamasına yanlış yansımasından kaynaklanmıştı.
* Bazı okurlarım da 18 Mart’ta Sayın Orhan Karaveli’nin kitabının adındaki “O Olmasaydı…” yerine “O Olmazdı…” olarak yazılışını haklı olarak uyardılar. Bereket kitabın kapak fotoğrafını yayımlamıştım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları