Karadeniz NATO Gölü Oluyor!

10 Eylül 2008 Çarşamba

Ajda Pekkan,Petrol şarkısı ile 1980de Eurovision Yarışmasında boy gösterdiğinden bu yana kuyulardan ne petroller aktı, nice doğalgazlar fışkırdı. Dünya haritasında sınırlar altüst oldu, ama şarkının içeriği değişmedi.

O tarihte, Vashington ve Moskova odaklı iki kutup vardı. Şarkının üzerinden on yıl geçmeden, Moskova odaklı SSCB dağıldı. SSCB içindeki eski sosyalist cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Avrupadaki Varşova Paktı ülkeleri tek kutuplu bir dünya haritasında yerlerini aldılar.

Karadeniz ve Kafkasyada haritalardaki değişikliliklere göz atalım. Karadeniz ve Kafkasyada tek NATO üyesi Türkiye idi. Türkiye, bu bölgede geleneksel deyimiyle NATOnun tek ileri karakoluydu. Türkiye dışında, tüm yöre haritasına orak-çekiç egemendi.

Bugün aynı haritaya baktığımızda Bulgaristan ve Romanyada orak-çekicin yerinde NATO bayrağını görüyoruz. Gürcistan ve Ukrayna NATO bayrağını taşımaya hazırlar. Gürcistan olayından sonra ABDde seçim meçim ya da tayfun mayfun denilmeden, Başkan Yardımcısı Dick Cheney soluğu Kafkasya ve Karadenizde aldı. Önce Azerbaycanı ziyaret etti. Çünkü Rusyanın yeni Devlet Başkanı Dimitri Medvedevin ilk işi, aralıkta imzalanan Azerbaycan-Türkmenistan-Kazakistan Hazar Kıyısı Boru Hattı tasarısını hızlandırmak için Bakûya gitmiş, Dağlık Karabağ ve Tahran ile ilişkileri görüşmüştü. Moskova ayrıca Bakûnun doğalgazına da talipti.

Cheney, Bakûdan sonra gittiği Gürcistana 1 milyar dolarlık yardım paketi ile NATO üyeliğini götürdü. Cheney, Ukraynaya NATO üyeliğiniz çantada keklik sözü verdi. Karadenizde NATO yayılması hızlandı.

Bu olaylardan önce Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanın açıkladığı Kafkas İstikrar Platformu (KİP) önerisini Vashington destekledi. Gerçekte, öneri Vaşingtonda oluşturulmuştu. Hedefte, baş ağrıtan bu bölgede Hazar petrolünü güvenlik altına almak yatıyordu. Vashington, Ankara ileri karakol olmaktan çıkartıp bölge gücü diye sırtını sıvayıp Kafkasyada görevlendiriyordu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün futbol maçı için Ermenistana gidişinin altı yıllık diplomatik geçmişini cuma günü yazmıştık. Bu gezi de Vashington çıkışlı planın bir parçası idi. Yüzyıllık tarihin yazgısı ile sınırları kapalı iki komşu arasındaki yakınlaşma, KİPe katkı yapmakla, Ermenistanın ekonomik güçlenmesine yardım etmekle kalmayacak; ayrıca temcit pilavı gibi her yıl ısıtıldığı için Ankara-Vashington arasında gerilimlere yol açan soykırım tasarısı da gündemden düşecekti. Vashington için NATO bayrağını yakın gelecekte, Ermenistanda da dalgalandırmak kaçınılmazdı. Böylece, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan ile Hazar ve Orta Asya yöresinin petrol ve doğalgazı için istikrarlı geçiş bölgesi yaratılacaktı.

***

Türkiyeye bir de Doğu Akdenizin güvenliğini sağlama amacıyla Suriye-İsrail görüşmelerinde kolaylaştırıcı görevi verilerek Ankaranın bölge gücü olduğu inancı pekiştirildi. Bununla da yetinilmedi, 4 Eylülde AB, Arap Birliği ve Körfez İşbirliği liderleri toplantısına bölge gücünün başbakanı Erdoğan da dahil edildi. Suriye Başbakanı Beşşar Esad, AB Dönem Başkanı Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy ve Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife el Tani toplantı sonrasında bölge gücü ya da kimilerine göre ABDnin taşeronu denilen Erdoğana övgüler yağdırdılar.

Çocukların lego oyununda resmi tamamlamak için küpleri birleştirdikleri gibi, Vashington, bir yandan İsrailin güvenliğini sağlıyor, İranın Körfezde olası engellemesine karşı Ortadoğu petrol ve doğalgazını da Akdenizdeki NATO varlığına emanet ediyordu.

***

Cheney, Kafkasya ve Karadenizde dolaşırken, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da ABDnin yedi devlet teröristinden biri ilan ettiği Libyaya 55 yıl aradan sonra giden ilk Amerikalı bakan oldu. Libyaya 1953te ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles ve 1957de Başkan Richard Nikson gitmiş, daha sonra ipler kopmuştu. Rice, Libyaya neden gitti?

Kafkasyada görüldüğü gibi Moskovanın eli armut toplamıyor. Vladimir Putin, başkanlıktan ayrılmadan önce nisanda Libyaya gitmiş, Muammer Kaddafi ile milyar dolarların konuşulduğu bir görüşme yapmıştı. Putin, Libyanın demode silahlarının yenilenmesi amacıyla, uçaksavar sistemlerinin kurulması, MIG ve Sukhoi uçakları, helikopterler, denizaltılar, savaş gemilerinin satışı dahil 2.5 milyar dolarlık bir gündem oluşturmuştu. Bu ziyaretten iki ay önce Sarkozy de Kaddafiye Fransız savaş uçaklarını önermişti. 1988de İskoçyada Lockerbie yakınında Libyanın düşürdüğü Pan Am uçağı olayını bağışlayan İngilterenin eski Başbakanı Tony Blair de Libyada aynı amaçla boy göstermişti.

Putinin ana amacı, Rus Gazprom şirketinin Libyada yatırım yaparak doğalgaz alanında ortaklık kurmasıydı. Moskova, nasıl Karadenizde İtalyan Eni şirketiyle ortaklık yaparak denizaltından boru hattıyla Mavi Akımı Türkiyeye ulaştırmışsa, Libya doğalgazını da Eni ile ortaklaşa önce İtalyaya ulaştırmanın, sonra Avrupaya pazarlamanın peşindeydi.

Putinin ardından İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi de on gün önce Libyadaydı. Berlusconi beklenmedik biçimde İtalyanın Libyadaki sömürgecilik yılları tazminatı olarak 25 yılda 5 milyar dolar ödeyeceğini açıkladı. Putin ile ortak amacı, Libya doğalgazının denizaltından İtalyaya uzatılması, Avrupada pazarlanmasıydı.

Libya 2003te kitle imha silahı yapımından vazgeçtiğini açıklamakla kalmamış, ABD istihbaratınca da doğrulanmıştı. Karadeniz ve Kafkasyada NATO bayrağı ardında boy gösteren ABDnin, Akdenizde Rusyanın Libyada önemli adımlar atması Riceı palas pandıras Libyaya, ardından Tunus ve Cezayire uçurmuştu.

***

Uluslararası alanda bu oluşumlar yaşanırken dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Rusyaya gümrüklerde misilleme yapılacağını açıkladı. Hükümetinden oluralmadan, devlet adamlığı ile bağdaşmayan bu davranışa Bakanlar Kurulu karşı çıktı. Doğal koşullarda istifa etmesi gereken Tüzmen hâlâ koltuğunda oturuyordu!

Günün Bilmecesi!

Doğan-Er-Doğan

Besle kargayı oysun gözünü!

Acaba karga kim?

Elmek: [email protected]

Faks: 0312. 442 79 90



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları