Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Müslüman (!) Kardeşler (!)
Mısır İstinaf Mahkemesi, “30 Haziran’da İhvan’ın merkezi çevresindeki olaylarda, göstericileri öldürdükleri ve öldürmeye teşvik ettikleri” suçlamasıyla bu dinsel örgütün yöneticilerinin yargılanmalarına 25 Ağustos’ta başlanacağını açıkladı.
Bu olay, Mısır’da 3 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Abdul Fattah Halil el Sisi’nin, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbeyle görevden almasına da yol açmıştı.
Olayda adı geçen “ihvan”, kardeş, arkadaş, yoldaş, dost, ortak, meslektaş anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Sözü edilen kuruluş, Türkçeye “Müslüman Kardeşler” adıyla geçmiştir, bir anlamda “Müslümanlığın yoldaşları” da denilebilir.
Laiklikten ve demokrasiden uzak, dinsel bir siyasal yapılanmayı amaçlayan “İhvan”, Arap dünyasının en eski örgütüdür. 2010’da Tunus’ta “Arap Baharı”nı başlattı, sonrasında Mısır ve Ürdün’de düzenlenen gösterilerde önemli rol oynadı.
Seçilmiş Mursi’yi destekleyen örgüt “demokratik” yapılanmaya karşı çıkıp ölümlere neden olunca, sakalla bıyık arasında kalan El Sisi, kaş yapayım derken göz çıkarmak zorunda kalarak darbeyi yaptı.
Tarafları “demokratik” yolda uzlaştırmak isteyen AB ve ABD, en yetkili kişilerini arabuluculuk için Kahire’ye gönderdi, ayrıca Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de devreye girdi, ancak herhangi bir uzlaşı sağlayamadılar.
İhvan’ın desteğindeki Mursi yanlıları ve darbe destekçileri Mısır alanlarında ayrı ayrı büyük gösteriler yapmaya başladılar. Ülkede yalnızca siyasal düzen değil, ekonomik çöküntü de başladı.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Beşşar Esad’a karşı izlediği dostluk ilişkisini eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e de uygulamış, ancak sonrasında bu ülkelerdeki “siyasal-dinsel yapılanmalara” destek verir olmuştu.
Altı hafta önce Dolmabahçe’de kabul ettiği El Sisi’ye bugün “darbeci” derken Başbakanlık resmi internet sitesinde yer alan, el ele çekilmiş fotoğrafı da sildirdi.
ABD’ye en ufak bir tepkide bulunmazken, açtı ağzını AB’ye, Nobel kurumuna veriştirip “İhvan’ın” desteğindeki Mursi’nin savunuculuğuna başladı ve Müslümanlara şöyle seslendi:
“Mısır’da kardeşleriniz katlediliyor. Siz bu soruna ne zaman ilgi duyacaksınız? Kardeşlerinizin kanı akıtılırken siz bu zulmü ne zaman fark edeceksiniz?”
Seslendiği öteki ülkelerdeki Müslümanlar bu kutsal günlerde ne yapıyor? Kısaca göz atalım.
Dünya Müslümanları kendi ülke ve dinlerine göre “Ramazan Bayramı”na değişik adlar verirler. İslamiyetin çıkış yeri olan Arabistan’daki Arapçada “Eyd-ül Fıtr” denilir. Aynı dilde “ramazan” sözcüğü de bu olgunun ortaya çıktığı tarihlerdeki “ramad (kuru sıcak)” günlerine dayanıyor.
Osmanlıca “Eyd-ül Fıtr (fitre bayramı)” anlamında oruç tutmayanların verdikleri “şükür sadakası” sözcüklerinin, zamanla “Şeker Bayramı”na dönüştüğü söyleniyor.
Müslüman dünyasında ramazanın “oruç” tutma yerine, “kan içme” olgusu basına özetle şöyle yansıdı:
Afganistan’da Müslümanın Müslümana saldırılarında 259, Pakistan’da 57, Sudan’da 136, Suriye’de 62, Irak’ta 51, Somali’de 18 ve Libya’da 17 kişi öldürülmüş.
Bayramda Irak’ın başkenti Bağdat’ta 16 bombalı araç saldırısında 61 kişi ölmüş ve yaklaşık 300 kişi yaralanmış, Pakistan’da da 10 kişi mezhep savaşlarında yaşamlarını yitirmiş!
Mısır askeri yönetimi, ramazan nedeniyle göstericilere müdahalede bulunulmadığını açıkladı. Şimdi ramazan bitti, arabulucular da uzlaşı sağlayamadılar. 25 Ağustos’ta “İhvancıların” yargılanmasına başlanacak. Mısır’ı ve Müslüman dünyasını karanlık günler bekliyor!
Çocuk Gelin - Öpüşmeler!
Bayramda bir dostumdan gelen bir iletide bir görsel vardı. Görsel eklidir. Aynı gün bu görseli doğrulayan bir rastlantı, biri Ankara’dan, biri Adana’dan olmak üzere basına iki haber yansıdı.
\t
Ankara’daki haberde özetle şöyle deniliyordu:
Kurtuluş metro istasyonunda el ele tutuşan bir çift için “Sayın yolcularımız lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz” duyurusu yapılınca yaklaşık 200 genç ilginç bir tepkide bulunmuştu.
Tepkileri, metroda dudak dudağa öpüşmek biçiminde olunca haklarında cumhuriyet savcılığınca başlatılan soruşturma üç ay sürmüştü. Bereket sonuçta savcılık şu gerekçeyle takipsizlik kararı almıştı:
“Gösteri yürüyüşlerinin, toplumun genelini rahatsız edebilecek, endişelendirecek, hatta şoke edecek veya onların belirli düzeyde tepkilerini çekebilecek ve özellikle azınlıkta kalan fikirleri savunmak amacıyla düzenlenebileceği uluslararası sözleşmelerle güvence altındadır!”
(Bu kararı İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da (HAM) okumalıdır!)
Adana’daki haber ise özetle şöyleydi:
Yüreğir ilçesinde Emrah E., 15 yaşındaki K. U.’yu kaçırıp zorla tecavüz etmiş, ailesine “Kızınız artık benim eşim oldu. Benimle evlendirmek zorundasınız!” demiş.
Anne baba, küçük kızlarını “nikâhsız” olarak evlendirmek zorunda kalmışlar! Kübra’nın hamileliği anlaşıldığında, başka nedenlerle Emrah işten çıkarılınca kızcağıza şiddete başlamış. Bir gün karnını tekmeleyince kızcağız düşük yapmış.
Bir başka gün şiddetli tartışma yaşanınca oğlanın bu kez balkonun çamaşırlığına asmaya kalktığı kız, bağrışmalar üzerine komşularınca kurtarılmış.
Aile oğlanı suçlamış, savcılık soruşturması sonucu kovuşturmaya gerek kalmadığına karar verilmiş…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'