Sanayiye daha çok kadın eli değebilir mi?

01 Nisan 2016 Cuma

Filiz Akkaş 2011 yılında kurdu Mapsis Metal’i. Daha önce iş deneyimi yoktu, zorlu bir dönemden geçmişti ve çalışması gerekiyordu. Alüminyum profiller alanında Gebze’de sıfırdan üretime başlayan Akkaş’ın işyeri, bugün havacılık ve savunma sanayisinde üretim yapan, yaptığı ihracat ile ülkeye döviz kazandıran bir fabrika haline geldi. Yanında üç kadın çalışanla yola çıkan Akkaş, girişimci kadınların iş dünyasında nasıl başarılı olabileceğinin iyi bir örneği...
Ansan Hidrolik’in kurucusu Nurten Canayakın öğretmenlikten emekli olduktan sonra makine mühendisi eşinin teşviki ile “ticaret”ten “sanayiciliğe” geçmiş. 180 metrekarelik bir imalathanede başlayan iş bugün üçüncü fabrika ile sürüyor.
Yalnız onlar mı? Türkiye’nin hemen hemen her ilinden gelen 100’ü aşkın kadın sanayici ile bir aradayız. Kimi mobilya üretiyor, kimi hidrolik vinçler, kimi ekmek ile başladığı işi büyük bir fabrikaya ve mağaza zincirine dönüştürmüş, kimi müteahhitlik yapıyor... Anlayacağınız ellerinin hamuru ile çoktan erkek işine karışmışlar..
Kadınların işgücüne katılımının yüzde 3, kadın girişimci oranının ise sadece yüzde 8 olduğu bir ülkede başlığa taşıdığım “Sanayiye daha fazla kadın eli değebilir mi” sorusunun yanıtı öyle kolay değil. Kolay olmadığı için de bu hafta başında 100’ü aşkın kadın sanayici ile TOBB Kadın Girişimciler Kurulu önderliğinde İstanbul’da bir araya geldik, 5 başlık altında sorunları ve çözüm önerilerini tartıştık. Neydi bu konular peki?
Şirket yönetim kurullarında ve yönetimlerinde kadın sayısının artırılması; sanayiciliği özendirmek için kız çocuklarına eğitim desteği; kadın sanayicilerin finans ve teşviklere erişiminin önündeki engeller; tedarik zincirlerinde kadın üreticilerin desteklenmesi; kadın istihdamının artırılması...
Türkiye tek başına kadın olmanın bile zaten çok çok zor olduğu bir ülke. Masaya yatırılan tüm bu soruların çözümü de aslında üst bir politik bakışı ve kararlılığı gerektiriyor. İlla siyasi kararlılıktan bahsetmiyorum. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde, kadını çok çocuk doğurarak evin içine hapsetmeye çalışan bakış açısının değişmesini beklersek pek bir yol alamayız.
Ben başka bir kararlılıktan bahsediyorum. Örneğin bir çatı örgütü olan TOBB’un bu konudaki kararlılığının ölçüsünden.
TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete bence en can alıcı konulardan birine değindi ve oda yönetimlerinde daha çok kadının yer alması gerektiğine işaret etti. http:// www.cihan.com.tr/tr/index/kotaKota gibi yöntemlere sıcak olduklarına temas etti. 2017 oda seçimlerinin kadınların temsil oranının artması adına iyi bir imkân olduğunu anlattı ve “Bu, niye gerekli? Erkek egemen yapı ile buraya kadar gelebildik. Ama ileride oda ve borsa geleceğini kadınlar belirleyecek. Önlerine engel çıkartılmadıkça kadının başaramayacağı şey yoktur” ifadelerini kullandı. TOBB’un bu görüşlerinin söylemde kalmaması eyleme dönüşmesi asıl yaşamsal olan.
TOBB Sanayici Kadın Girişimciler Çalışma Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, 78 milyonluk ülkede 21 milyon kadını evde oturtarak bir başarı hikâyesi yakalanamayacağını vurguladı. Doğru ama bunu kim değiştirecek? Asıl soru bu. Eğitimden, rol model olmaya kadar uzun bir süreç... Bu yüzden bir küçük öneri. Belki işe yarar. “Benim annem bir sanayici...” başlığı ile Anadolu’nun başarılı sanayici kadınlarının yer aldığı bir küçük tanıtım filmi örneğin. Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları