Tokat...

24 Aralık 2021 Cuma

Küçük bir zaman dilimi içinde ani bir hareket yalın gerçeği bir anda gözler önüne serebilir. Bir gazeteciye atılan tokattan, o tokadı atanın karşısında oturan bir siyaset insanının, üstelik bir kadın siyasetçinin hiç tepki vermeden konuşmasına devam etmesinden bahsediyorum. O tokat, işte bir anda Türkiye’nin yüzüne tutulan ayna olabiliyor. Gücü elinde tutan ya da tuttuğunu sananların “öteki”lerin yüzüne her gün her fırsatta attığı tokatların, çelmelerin, ezmelerinin, adam yerine koymamalarının sembolü işte o tokat. 

Hatırlayın! O tokat Soma’da da ortaya çıkmıştı. Maden faciası sonrasında protesto yapan bir madenciyi tekmeleyen işadamının görüntülerini... Çalışanını öldüresiye döven patronda, sağlık çalışanların, doktorlara atılan tekmelerde, yumruklarda da... 

Aksaray’da bir öğretmenin öğrencisini okulun koridorunda yumruk ve tekmelerle darp ettiği video görüntüleri.. İbretlik... Üç farklı karakterde öğretmeni aynı karede izleyebilirsiniz. Öğrencisini döven, olanları görmesine rağmen aldırmayan ve öğrenciyi kurtaran.

O tokatların hepsi de değersizleştirilen emeğin, değersizleştirilen insanın ve tepkisizliğin fotoğrafı aynı zamanda. O tokatların atılmayacağı ortamları yaratmak bu kadar zor mu?

ERDONOMİ BATAĞI

20 yıl önce iktidar olduğunda doları 1.6 TL’den devralmıştı AKP. Önce 5 TL’ye çıkardı. Sonra 6, sonra 8 TL oldu. Ardından 10, 12, 15, 17 TL’ye fırlattı. Krizi kendi çıkardı sonra “12.5’e düşürdüm” diye caka satmaya başladı. Bile isteye dövizi körükledi. Erdoğan ağzını her açtığında yükseldi. Bir yandan enflasyon bir yandan döviz kurlarındaki artış. Parasının eridiğini görenler küçük birikimlerini, çocuklarının kumbarasına atacağı parayı bile alıp dövize çevirdiler. 

Sonra hopp.. bir gecede “örtülü faiz” artışı yapıp o birikimlerin de yarısını iç etti. 

Karapara devletine nasıl dönüştük? Bu sorunun yanıtı bizi taa o tokatlara kadar götürecektir. 

Bir yanda Ziraat Bankası’ndan çektiği 750 milyon dolar kredinin ödemesini yapmadığı Sayıştay raporu ile ortaya çıkan medya patronu Demirören... Öte yanda saati 8 TL ücretle günde 10 saat çay ocağında çalışarak okumaya çalışan üniversite öğrencisi İrem. “Orta hasarlı ev için bile kişi başı 750 lira kira ödüyoruz, ne kadar soğuk olursa olsun doğalgazı açmıyoruz” diyen o genç kız...

Anne Krueger, IMF Başkan Yardımcısı; bundan yaklaşık bir yıl kadar önce ocak ayı ortalarında uçağa atlayıp buraya gelmişti. Kendi deyimi ile “Türkiye’de neler olup bittiğini” öğrenmek için... 22 Aralık tarihli Project Syndicate’de yer alan yazısının başlığı “Erdonomi Türkiye’yi nasıl batırdı?” Erdonomi yani Erdoğan ekonomisi... 

Özetle şunları söylüyor: “Otoriter cumhurbaşkanı tarafından yıllarca süren kötü yönetimin ardından Türkiye ekonomisi derinden sarsılıyor. Yeni bir liderlik ya da daha farklı bir para politikası ile rota düzetmesi olmadan Türk hane halkının ekonomik beklentileri kararmaya devam edecek..” 

VE YİNE CUMHURİYET

Yaprak dökümü gibi... Biri 17 yıl, diğeri 23 yıl, bir diğeri 14 yıl, öteki 18... Yaşamlarının orta noktasına yerleştirdikleri Cumhuriyet’in değerleri ile yetişip yıllar boyu çalıştıkları, yazdıkları, sayfa yaptıkları gazeteleri ile yollarını ayırıyorlar. Yok, atıldıkları için değil, kendi istekleri ile bu sefer... Öfkeliler, kırgınlar... 

Keşke şu süreç daha farklı yönetilmiş olsaydı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları