Öztin Akgüç

Kapitalizm Ders Aldı mı?

25 Ekim 2008 Cumartesi

Ekonomik krizin, bunalımın gelişi ya da boyutu, vahameti, önceden bazı çevrelerce, işadamlarınca, sözde denetim kurumlarınca, derecelendirme kuruluşlarınca, hatta hükümetlerce görülemedi. Peki, yaşananlardan ders alındı mı? Önlemlere, önerilere, izlenen politikalara bakılırsa, ders alınamadığı da anlaşılıyor. Yaşananlardan ders almak, önleyici politikalar geliştirmek, belki krizin yarattığı fırsat, yarar olabilirdi; ama gözü kapalılık ya da açgözlülük, ders almayı dahi engellemiş görünüyor.

Kapitalizmin sonunu yalnız Karl Marx görmemiş; Marxtan önce de klasik iktisatçıların önemli bir bölümü, kapitalizmin sonunu durgunluk, karanlık, kasvetli olarak kestirmişlerdir. 1929 dünya ekonomik krizi, kapitalizmin sonu olabilecek iken, J. M. Keynesin teorik katkıları ve yol göstermeleri, hükümetlerin kamu yatırımlarını, kamu harcamalarını arttırmaları, ardından IInci Dünya Savaşı, savaşın yıkıntılarının kaldırılması, Soğuk Savaş yılları, kapitalizmin doğasından kaynaklanan krizleri ertelemiş ya da krizlerin boyutunu ve süresini kısaltmıştır.

J. M. Keynes, gerçekte kapitalizmi kurtarmaya çalışan ekonomist, hatta kapitalizmin peygamberi olarak nitelendirilebilir. Klasik iktisadın varsayım ya da hipotezinin gerçekçi olmadığını ortaya koymuş; makro ekonomik dengelerin sağlamasında devlet harcamalarının ekonomik önemini, bunun yanı sıra özellikle o durgunluk, krizle mücadelede para politikasının etkili olamayacağını kanıtlamış, günümüzde de yaşandığı gibi ekonomilerinin likidite tuzağına (liquidity trap) kapılacağını öngörmüştür.

Savaş ekonomisi, IInci Dünya Savaşı sonrası yaşananlar, yıkıntıların temizlenmesi, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma çabaları, yer yer sıcak, özellikle Soğuk Savaşın sürmesi, ekonomilerin durgunluğa girmesini önlemiş; kamu harcamalarının artması, enflasyonist bir baskı yaratmış, enflasyonist baskı ve ağırlaşan vergi yükü, büyük sermayeyi rahatsız etmiştir. Ekonomik durgunluk kriz değil, enflasyonist baskı temel sorun olarak gerilediğinde, Keynesian yaklaşım bir yana itilmiş, monotaristlerin, Chicago Okulunun, bu alanda öncelikli sayılan yapan M. Friedmanın ve neoliberal ya da neoklasik politikaların yıldızı parlamıştır.

Neoliberal politikalar, 1980li yıllarda Reaganizm ve Thatcherizm adı altında ABD ve İngilterede uygulamaya konulmuş, kapitalist ülkelerde büyük firmaların yaşadığı kâr sıkışması olayını çözmek, gelişmekte olan ülkelerin finansal pazarlarına girebilmek için, ekonomide globalleşme, küreselleşme, savunulmaya başlanılmıştır. Böylece günümüzde yaşanan bunalımın tohumları da atılmıştır.

Etik değerlerden yoksun, sömürü amaçlı, kısa sürede en yüksek kârı elde etme politikalarına dayanan kapitalizmin sürgit devam edemeyeceği, kapitalizmin yaşayabilmesi için yapı ve amaç değiştirmesi gerektirdiği, bazı ileri görüşlü kapitalistler tarafından da savunulmaya başlanmıştır.

Peki bu eğilimin, neokapitalizmin ilkeleri, amaçları ne olmalıdır? Bunlar şöyle özetlenebilir:

* İşletmelerin ana amacı kısa sürede kârı en çoklamak (maksimize etmek); daha açık bir deyişle, aşırı para kazanmak olmamalıdır.

* İzlenecek politikalarda, alınacak önlemlerde, ahlaki değerlere yer veren, etik değerlere, ilkelere bağlı bir kapitalizm uygulamasına geçilmelidir.

* Toplumsal sorunları çözmeye katkıda bulunmaya yönelik politikalar izlenmeli, işletmelerin toplumsal sorumluluğu olduğu ilke olarak benimsenmeli ve uygulamaya konulmalıdır.

*İşletmelerin çevre kirliliği yaratmamasına özen gösterilmeli, tersine, çevre sorunlarını çözmeye yönelik programlar hazırlanmalı ve harcamalar arttırılmalıdır.

* Çalışanlar düşük ücretle istismar edilmemeli, yeterli ücret, yanı sıra eğitim ve gelişmelerine uygun ortam yaratılmalıdır. Krizle mücadelede tedbir adı altında hemen ilk ağızda tenkisata, işçi çıkarmaya gidilmemelidir.

* Çalışanlarda, haklı bir neden olmadan işten atılma korkusu yaratılmamalı, korku ve gözdağı bir araç olarak kullanılmamalıdır.

* Hükümetlerin kamu çıkarlarının savunucusu olmaları desteklenmelidir.

*Özenli, kaliteli bir toplumsal yaşam anlayışı, standardı geliştirilmelidir.

Kapitalizm kendini yenilemelidir.

Neokapitalizmin ilkeleri, değerleri ne olmalıdır? Yukarıdaki listeye ilaveler yapılabilir. Ancak günümüzdeki bazı açıklamalar, uygulamalar, politikalar, kapitalizmin kısa sürede özel kârı en çoklamak amacından vazgeçilmediğini; amacın, büyük sermayeyi kurtarmak olduğunu ortaya koyuyor. Kapitalizmin mezarını Marx değil; dar görüşlü, olayları çok kısa süreli olarak değerlendiren, açgözlü kapitalistler kazıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları