Öztin Akgüç

Makroekonomik riskler

27 Ocak 2021 Çarşamba

Risk; genelde beklentilerin gerçekleşmeme, zarara, kayba uğrama, tehlikelerin oluşması olasılığıdır. Riskler; belli bir endüstriye, kuruma, firmaya ilişkin ise mikro, sistemik olmayan risk; tüm ekonomiyi, sektörleri etkiliyorsa makro, sistemik risk olarak sınıflandırılmaktadır. Dünya ekonomisini etkileyen salgın bir yana, cari işlemler açığı, bütçe dengesizliği, dış borç sarmalı, TCMB rezerv yetersizliği, bankaların finansal risklerinin ağırlığı, BIST’te oluşan fiyat balonu, ekonomimize özgü başlıca makro riskler olarak görülmektedir. Yönetim riskini de makro risk grubuna dahil etmek yerinde olur.

2020 yılında 40 milyar USD dolayında oluştuğu tahmin edilen cari işlemler açığının, cari yılda artması beklenmektedir. İthalatımız, ağırlıklı olarak enerji, ara ve sermaye malları gibi stratejik, talebinin fiyat esnekliğinin de zayıf olduğu ürünlerden oluşmaktadır. Stratejik ithalatın kısıtlanması, ekonomide daralmaya, ulusal gelirde düşüşe yol açmakta, kur ayarlamalarıyla da azaltılması mümkün olmamaktadır. İthalatımızın stratejik olmasına karşın, ileri teknoloji ürünü ihracatımızın düşük düzeyde oluşu sonucu, dış ticaretimiz sürekli açık vermekte, ihracatın ithalatı karşılama oranı ortalama yüzde 70 dolayında kalmaktadır. 2021 yılında da dış ticaret açığında daralma beklememenin yanı sıra, ödemeler dengesinin cari işlemler hizmet bölümünde, turizm başta olmak üzere taşımacılık, dış taahhüt işleri gelirlerinde olası gerileme; buna karşı “Yatırım gelir ve giderleri” alt kaleminde, yabancı sermaye kâr transferi, dış borç faiz ödemeleri nedeniyle açığın büyümesi, cari işlem açığının artmasına yol açacaktır.

Cari işlemler açığı oluştuğunda açık, finans hesabı fazlası ve/veya rezerv azalışıyla fonlanır. Finans hesabı ana kalemler olarak; (i) doğrudan yabancı sermaye yatırımları, (ii) portföy yatırımları, (iii) dış borçlar olarak bölümlendirilmektedir. Ekonomik ve siyasal nedenlerle doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması beklenmemektedir. Bu kalemi abartma amacıyla, ekonomik anlamda yatırım olmamakla beraber yabancı gayrimenkul alımları da bu başlık altında gösterilmektedir. Ancak yurtdışında yerleşiklerin konut alımlarının, cari işlemler açığının kapanmsına katkısı göz ardı edilebilir düzeyde kalmaktadır. Yurtdışında yerleşiklerin, kamu ve özel kuruluşların çıkarmış oldukları menkul değerleri alımı, portföy yatırımları, son yıllarda sınırlı düzeyde kalmakta; hatta dönem dönem sermaye çıkışları nedeniyle açık da vermektedir. Yabancıların ülkedeki yatırımlarından yeterli kaynak sağlanamadığından, cari işlemler açığının ve dış borç anapara ödemelerinin finanse edilebilmesi için dış borçlanma zorunlu olmakta; TCMB’nin yeterli rezervinin olmaması da borçlanmayı ivedi hale getirmektedir. Dış borcun, ekonomik ve politik maliyeti giderek artmakta, verilen ödünler nedeniyle dış borç sağlanması, yönetimi sorun, risk oluşturmaktadır.

Bankacılık sisteminin taşıdığı riskler, özellikle kredi riski bilançolara yansımamakta, donuk hatta tahsili şüpheli krediler, canlı krediler olarak gösterilmektedir. Banka kredileri; teminat, tahsil süreleri, tahsildeki gecikmeler gibi belirleyici etkenlere göre; (i) standart nitelikte, (ii) yakın izlemede, (iii) tahsil imkânı sınırlı, (iv) tahsili şüpheli, (v) zarar niteliğinde krediler olarak sınıflandırılmaktadır. BDDK, tanım ve kapsam değişiklikleriyle kredilerin kalitesini yükselterek, tahsil imkânı sınırlı hatta tahsili şüpheli kredileri, yakın izlemede krediler kapsamına alınmasını sağlayarak bankaların tahsili gecikmiş alacaklarının gerçek tutarından daha az hesaplanmasına, kredi karşılığı ayrılmasına yol açmakta; banka kârlarının ve sermaye yeterlik rasyolarının yüksek hesaplanmasına olanak vermektedir. Bankacılıkta dönem kârını etkileyen önemli bir risk göstergesi olan muhasebe terminolojisi ile yaptıkları reeskontlardır. Bankalar, dönem içinde işlemiş, bilanço günü vadeleri gelmediği için tahsil etmedikleri gelirler ile ödemedikleri giderler için reeskont yaparak hesaben gelir ve gider yazmaktadırlar. Geçmişte önemli gösterge olan gelir gider reeskontları bilançolarda gösterilirken, yapılan düzenleme değişikliğiyle reeskontlar ilgili kalemlerin kapsamına alındığından, bilançolar şeffaf olacaklarına daha muğlak, çapraşık hale getirilmektedir. Makyaj belli bir süre gerçekleri gizleyebileceğinden, gerçek finansal durumun cari yılda ortaya çıkması da olasıdır. Borsalarda da reel bir nedeni olmadan beklentilerle fiyat balonlarının oluşması ayrı bir risk oluşturmaktadır.

Övünme ve övgülere karşın başarısız yönetimler, ekonomimizin dünya sıralamasındaki yerinin gerilemesine yol açmaktadır. IMF verilerine göre, 2013 yılında nominal olarak 12.614 USD olan kişi başına gelirimiz, 2019 yılında 9.127 USD’ye geriledikten sonra 2020 yılında da 7.715 USD’ye düştüğü hesaplanmakta, dünya sıralamasındaki yerimiz de 72. sıraya kadar gerilemiş bulunmaktadır. Başarılı olamamış bir yönetimle, geçerli olmayan politikalarla krizden çıkmayı hedeflemenin ussal bir yönü bulunmamaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları