Öztin Akgüç

Yeni Yıl Beklentileri (01.01.2012)

01 Ocak 2012 Pazar
\n

\n

\n

\n

Bence herkesin yılbaşısı kendi doğum günüdür. Böyle olmakla beraber insanların büyük bir bölümü, belli bir tarihi yılbaşı olarak kabul etmiş ve toplumsal yaşamı da buna göre kurgulamıştır.\n

\n

Yılbaşı olarak kabul edilen günde, geleceğe ilişkin beklentiler, tahminler, dilekler, niyetler, yapılmak istenen işler, ulaşılması öngörülen hedefler açıklanır. Yeni yıla genelde iyimser, azimli, kararlı geçmişe göre daha iyi bir yıl olması temennisi ile girilir.\n

\n

Dilemek, niyetlenme, hedefler koymak iyi de gerçekleştirmek için gerekli irade ve çabayı da göstermek gerekir. Genelde işin çaba, irade, azim yönü eksik kalır. Kuşkusuz insan salt kendi iradesi ile geleceğini belirleyemez, olayları yönlendiremez. Ancak gereken çabayı, iradeyi, özveriyi de göstermek, savaşımı da vermek gerekir. Çabaya, iradeye, özveriye savaşıma karşın istenen sonuçlar da her zaman sağlanamayabilir. İnsan yenik de düşebilir, yenilmiş gibi duyguya da kapılabilir. Ancak belli amaçları varsa, savaşımdan vazgeçmemelidir. Yaşama anlam katan düşünceler, duygular, hayallerdir. Hudayinabit kendi biten bir ot gibi yaşamanın, yaşamı bir esaret gibi kabul etmenin anlamı yoktur. Düşünmemiş, belli amaçlar uğruna çaba göstermemiş, hayal kurmamış, sevememiş, âşık dahi olmamış bir kişi hiç yaşamamış demektir. Lüks araba, marka giyim, villalar, magazinde görünme, maddi servet, içgüdülerin tatmini yaşama anlam katmaz. Hayal, duygu, düşünce, çaba, sevgi, aşk yaşamı değerli anlamlı hale getirir. İnsanların daha yaratıcı, daha duygusal, daha özverili, daha üretici olduğu, düzgün davrandığı bir yaşam düşlediğimden, günümüzün dünya düzeni ile pek bağdaşamadım; kapitalizmi maddi çıkarcı, homoeconomicus insan tipini benimseyemedim.\n

\n

***\n

\n

İnsanlar genellikle iyimser bakış beklerler. İyi şeyler olacak öngörüsü, müjdesi onları rahatlatır. Kötülüklerin kaynağına değil de kötülükleri açığa çıkaranlara kızarlar. Kötülükler, eksiklikler söylenmese bu tür olaylar sanki yaşanmayacakmış gibi bir duyguya kapılırlar. Bu nedenle insanlara çizilen pembe tablolar daha inandırıcı gelir. İyi şeyler oluyor, olacak öngörüsüne daha sıcak bakarlar. Gerçekçi şeyler söyleyenleri, eleştirenleri şom ağızlı, uğursuz, münafık olarak nitelelerler. Bunları bilmekle beraber 2012 yılı için umutlu tablolar ne yazık ki öngöremiyorum.\n

\n

Astrolog, kâhin, önbilici değilim. Kristal kürem de yok. Yaşananları, yaşanacakları insan öğesi ile açıklamaya çalışıyorum. Belirleyici olan insan davranışlarıdır. Türkiyenin temel sorununu nitelikli, yaratıcı savaşımcı, özverili, kişilikli insan azlığında görürüm. Tersine bir ayırımla, iyilerin tasfiye edildiğini, en azından bir şekilde dışlandığını düşünürüm. Bu düşünce abartılı bulunabilir, yanlış da denilebilir. Olabilir, ancak olaylara insan öğesi açısından bakan bir kişinin gelecek için iyimser olması da olanaklı değildir.\n

\n

***\n

\n

Politika sahnesini izleyin; medya ortada, üniversitelerimize, bürokratlarımıza bakın, sağdan sayın, soldan sayın gerçekten ülkeye hizmet edebilecek, olumlu katkılarda bulunabilecek kaç kişi sayabildiniz. Şimdi böyle bir kadroyla, böyle bir yapı altında gelecekte iyi şeyler olacak iletisini vermek kandırmaca olur.\n

\n

Kişiler, eleştirilere kızacaklarına, eleştiri yapanları dışlamaya, tasfiyeye, bir şekilde cezalandırmaya çalışacaklarına, özellikle belli mevkilerde, orunlarda bulunanların eksikliklerini görüp düzeltmeye çaba harcamaları kendileri açısından da daha akılcı olur.\n

\n

Aktılım ancak insan kalitesini yükseltmekle olur. AVMler, dikilen gökdelenler, açılan tüneller, atılan SMSler, ithal edilen cep telefonları sayısı, internette gezinti süresi, TV dizileri yaşam kalitesinin yükseldiğinin kanıtı değildir. Yaşamı belki de daha maddileştiren, anlamsızlaştıran gelişmelerdir.\n

\n

Kapitalist düzenin istediği, kapitalist düzene uygun bir insan tipi mi yetiştiriliyor? Teknoloji ürünü oyuncaklarla oynayan, fazla düşünmeyen, duygusal yönü gelişmemiş, verilerle yetinen, yaşam kalitesini marka giymekte, lüks araba kullanmakta, yeni kuşak elektronik aletlerde ya da oyuncaklarla oynamada gören, aşkı cinsel dürtü olarak algılayan, robotlaşmış bir insan tipi...\n

\n

Eğer bu gözlem, bu tanı doğru ise kişi başına yüksek gelir, demokrasi, insan hakları söylemlerine karşın dünyanın geleceğini daha da karartacak bir düzen kuruluyor demektir.\n

\n

Bu beklenti karamsar görülebilir. Herkesin olayları, gelişmeleri, bağımlı medya, bağımlı bürokratların belli odakların gözüyle değil, kendi mantık çerçevesinde irdelemesi, değerlendirmesi uygun olur. Her şeye karşın herkese kendi anladığı şekilde mutlu bir yıl dilerim.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları