Öztin Akgüç

Yıl Sonu Fiyat Tahmini

14 Ekim 2011 Cuma
\n

\n

Fiyat tahmini yapabilmek, baz etkisini dikkate alabilmek için, geçen 2010 yılının son çeyreğindeki fiyat hareketlerini anımsamak yararlı olur. Bu amaçla 2010 yılı fiyat hareketlerini özetleyen tablo düzenlenmiştir.

\n

Geçen yılın ekim ayında TÜFE’de fiyat artış hızı yüzde 1.8 gibi yüksek düzeyde olduğundan, baz etkisi ile bu yıl ekim ayında fiyat artış hızı durağanlaşmış, hatta yavaşlamış gibi görülebilecektir. Ancak kasım ve aralık aylarında baz etkisi lehe olmayacağından, hızlı fiyat artışları yaşanacaktır. 2011 yıl sonu itibarıyla TÜFE’de yıllık fiyat artış hızının yüzde 10.0 dolayında hatta çift haneli olacağı; ÜFE’de artış hızının yüzde 10.0’u aşacağı kesinlikle söylenebilir. Fiyat artış hızının, 2010 düzeyinde kalması olasılığı bile yoktur.

\n

2011 yılında fiyat artış hızı yükselme eğiliminde olduğundan, Aralık 2011 sonu 12 aylık fiyat artış hızı, yıllık ortalamanın üstünde gerçekleşecektir.

\n

2011 yılı programında yıllık fiyat artış hızı yüzde 5.3 olarak hedeflenmiştir. Görülüyor ki, TÜFE’de bile program hedefinden sapma yüzde yüze yaklaşacaktır. Hedeflerden bu denli sapmalar olduğuna göre, hedef koymanın, ilan etmenin yararı, amacı tartışılabilir.

\n

Türkiye için TC Merkez Bankası, çoğu merkez bankası gibi enflasyon hedeflemesi yapmaktadır. Ancak başlangıçtan itibaren hedef tutturulamamıştır. Sürekli sapmalar olmaktadır. Sapmanın bizde bir yaptırımı yoktur. Bazı merkez bankalarından farklı ne istifa müessesesi çalışmakta ne de görevden almalar olmaktadır. O halde göstermelik enflasyon hedefi, çapası sorgulanmalıdır.

\n

Hedef saptanıyor, kamuoyuna açıklanıyorsa öncelikle belirlenen hedefin gerçekçi olmasına, hedefi gerçekleştirecek tutarlı politikaların izlenmesine özen gösterilmelidir.

\n

Gerçekten enflasyon hedeflemesi günümüz koşullarında Türkiye için öncelikli midir? Tartışılarak mı benimsenmiştir? Yoksa bir öykünme, bir dış aşılama sonucu mu böyle bir yola gidilmiştir? Hem enflasyonu hem de büyümeyi dikkate alan nominal gayrisafi yurtiçi hasıla artış hızı hedeflemesi bir ölçüm olabilir mi? Birçok konu tartışılabilir. Uygulamada eksiklikler görülüyorsa değiştirilebilir, düzeltilebilir. Amaç belli kişilerin belli orunları şu veya bu şekilde işgal etmeleri değil, görevi yerine getirmek, konulan hedefleri gerçekleştirmek, en azından hedefe yaklaşmak olmalıdır.

\n

Hedef belirlenirken art hesaplardan kaçınılmalıdır. Başarılı gözükmek, kamuoyunu oyalamak, reel ücretleri düşürmek, enflasyon kontrol altına alındı şeklinde bir siyasal reklama malzeme hazırlamak, bazı çevrelere şirin gözükmek için hedef belirlenmez.

\n

Merkez bankaları ciddi, itibarlı kurumlardır, söylemleri politikaları ile kamuoyunu etkilerler, yön verirler. İstibarlarını korumak için söylemlerini, hedeflerini gerçekleştirmek zorundadırlar. Söylemini, taahhütlerini yerine getiremeyen, temerrüt olasılığı belirmiş bir merkez bankası güven kaybına uğrar. Merkez Bankası’nın itibarını korumak, üst yöneticilerinin görevi ve sorumluluğudur. Merkez Bankası yöneticileri birer siyasal aktör gibi hareket edemezler. Bir bakan Kaya gibiyiz, enflasyon geriliyor, Merkez Bankası kasaları döviz dolu, 100 milyar dolar kullanılabilir rezervi vardiyebilir; ama bir Merkez Bankası yöneticisi, böyle bir izlenim yaratamaz. Gerçeğe aykırı beyanda bulunamaz.

\n

Türkiye’ye gerçekten yararlı olmak isteniyorsa; 1) enflasyon hedeflemesinin uygun olup olmadığı irdelenmeli, 2) sürdürülecekse, gerçekleştirilebilir hedef konulmalı, 3) hedefe uygun politikalar izlenmeli ve hükümete bu yolda önerilerde bulunulmalıdır. En azından hedefe yaklaşılmalıdır. Söylemlerin bir değerinin olabilmesi için, gerçekleştirilmiş ya da gerçekleştirilebilecek türden olması gerekir.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları