Obama’nın Kanseri!

22 Ağustos 2014 Cuma

İnsanlık ya da uygarlık o aşamaya gelemedi ne yazık!..
İnsanın insanlaşma sürecinde daha uzun bir yol var anlaşılan.
Savaşlarla, kitlesel katliamlarla, milyonların öldürülmesiyle geride bıraktığımız yüzyılı, vahşetin sürdüğü bir sonraki çağ izliyor.
Tarihsel birikim, deneyimler, dersler yetmemiş...
Ne yazık!..
İnsanlığın utancıdır bu.
Yeryüzünde bir avuç azınlığa, onların çıkarlarına kurban ediliyor dünya ve insanlık.
Sömürü, vahşet, katliamla yüz yüze kalıyoruz, kan gölünde debeleniyoruz.
Yönetilenlerin aklı, vicdanı, duyguları karşı çıksa da engel olmaya yetmiyor.
Yönetenler bildiğini okuyor.

***

21. yüzyılda da vahşetin pençesindeyiz.
Gazetelerde, televizyonlarda karşımıza çıkıyor vahşet, internette bir tık kadar yakın.
Sarsılıyoruz, yaralanıyoruz.
Kabullenmiyoruz, karşı çıkıyoruz, isyan ediyoruz ama durduramıyoruz düzeni.
İnsanlar topluca infaz ediliyor, kurşunlanıyor, uçurumlardan atılıyor...
Kafa kesiyorlar.
Ciğerler sökülüyor ve çiğ çiğ yeniyor.
Çocuklar canlı canlı toprağa gömülüyor.
Sürgün ediliyor.
Dağlarda açlıktan, susuzluktan ölüyor insanlar.
Ortaçağ karanlığıdır manzara; kadınlar tecavüze uğruyor, kafeslerin içinde köle pazarlarında satılıyor.
Dünyanın önemli bir coğrafyası Ortadoğu, kan gölünde.
Ortaoğu’da yaşanan her bir gelişme, birbiriyle ilintili. Türkiye, Mısır, Irak, Suriye, İran, Suudi Arabistan, Katar sahnelerinde, aynı oyunun farklı bölümlerini izliyoruz.

***

En sarsıcı sahnelerin aktörü, IŞİD.
Türkiye’yi yönetenlerin “terör örgütü” diyemediği IŞİD.
Kim bu örgüt, kim kurdu, besledi, büyüttü, sahneye koydu.
Bilmece değil, enerji coğrafyasında yeni paylaşımları devreye sokan, dünyanın “efendileri”.
Kendi varlıkları ve yaşam alanları için bu örgüt gerekliydi.
Her bir şey karşıtlığıyla tanımlanıyor, var oluyor çünkü.
Çünkü onun sayesinde kendini ayrı bir yere konumlandırıyor.
Sistem ya da düzen böylece varlığını gerekçelendiriyor.
Dur diyeceği yere kadar kendi yarattığı canavarı besliyor.

***

ABD’li gazetecinin kafasının kesilmesinin ardından Obama, bu kanlı örgütü, “Ortadoğu’nun kanseri” ilan etti.
Benim aklıma “insanlığın karnını doyuran” küresel tohum şirketleri geldi.
Ne yapıyor onlar?
Tohum üretiyorlar, içine hastalık yapan bir gen yerleştiriliyor.
Bitki büyüme sürecinin bir aşamasında hastalanıyor.
Çare?
Tohum üreten ve satan küresel şirketin ilacında.
GDO’lu tohumu alana, mecburen ilacı da gerekiyor.
Dahası da var.
Bu küresel şirketler aynı zamanda insanlığın sağlık sorunlarını “çözen”, dünyanın en büyük ilaç üreticileri!
Ne tesadüf!
Başta kanser olmak üzere en pahalı ilaçları pazarlıyorlar.
Tohumdan kansere....
Sistem anlaşıldı mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları