Yunan tragedyası!..

17 Temmuz 2015 Cuma

Aynı denizin sularında kulaç attığımız, bereketli Ege’nin havasını, suyunu paylaştığımız komşuda olan bitenler bizi de ilgilendiriyor.
Barış, dostluk, savaşsız, sömürüsüz bir dünya istiyoruz çünkü...
Ne yazık ki Yunanistan’daki iktidar, “düzen partisi” diyenlerin dışında kamuoyunun büyük bölümünü yanılttı.
Meclis, Avro bölgesinin kurtarma paketi için şart koştuğu kemer sıkma önlemlerini onayladı.
149 milletvekili bulunan Syriza’da, içlerinde bazı bakanların da olduğu 32 temsilci hayır oyu verirken 6 milletvekili çekimser kaldı. Bir milletvekili de oylamaya katılmadı. Böylece referandumdan çıkan sonuç kâğıt üstünde kaldı. Halkın değil, sermayenin çıkarları gözetildi...
AB’nin patronu Almanya’nın, Merkel’in dediği çıktı. Küresel sermaye kazandı, başta Yunanistan olmak üzere özünde AB’nin emekçileri kaybetti.

***

Çekincelerle birlikte iktidarı umut veren “radikal sol ittifak” Syriza ve onun lideri Çipras, neoliberal düzene neden boyun eğdi?
IMF, Dünya Bankası, AB’nin patronu Almanya’nın, Merkel’in dediği nasıl gerçekleşti?
Dün kreditörlerin paketine hayır diyen Çipras, bugün evetçilerin yanında nasıl yer aldı?
Solcuların beklentilerini neden istismar etti?
İşin özü, Syriza’nın, sınıf temelli değil, reformist politikalarının altında yatıyor...

***

Çipras Meclis’teki oylamanın öncesinde hatalar yaptığını, sorumluluğu üstüne aldığını söyledi. “Fakat gurur duyuyorum. Bu adil olmayan bir kavgaydı. Büyük düşmanlarla karşı karşıya geldik. Mücadelemiz bir gün sonuç verecek. Avrupa’yı kurucu değerlerine döndürmeyi hedefliyoruz” diye saçma sapan bir açıklama yaptı.
Avrupa’nın kurucu değeri temel olarak nedir?
Maastricht Anlaşması’dır, sermayenin çıkarıdır aslında.
Oysa geçen haftaki referandum sonuçlarının ortaya koyduğu gibi, küresel sistemin dayatmalarına hayır diyen yüzde 60’lık gibi büyük bir destek vardı arkasında.
Beklenti büyüktü; halk sermayenin dayatmalarına hayır demişti.
Ama Syriza bu desteği kullanmadı, kullanamadı.
Kimileri buna şaşırdı, ama anımsayın; Troyka ile uzlaşma görüşmelerinde istenmeyen adam ilan edilen ve görevinden istifa eden eski Maliye Bakanı Varoufakis durumu kavramıştı.
Referandum sonuçlarının ardından Çipras’ın odasına coşkuyla girdiğinde zafer ve sevinç değil, tam bir yenilgi havasının estiğini söylemişti.
Çok ilginç değil mi bu ikiyüzlülük?

***

Peki, parlamentonun onayının ardından şimdi ne olacak?
Sermayenin, bankaların hortumladığı dış kredilerin borcunu Yunan halkı ödeyecek.
Sömürü düzenini sürdürmek ve daha da büyütmek için hazırlanan “kurtarma paketi”yle halka bir kez daha kemer sıktırılacak.
Emekçiler yoksullaşacak, emekliler süründürülecek, sosyal haklar tırpanlanacak.
Kamunun elindeki varlıklar, değerler tıpkı bizde olduğu gibi özelleştirme adıyla yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilecek.
Pakette öngürüldüğü gibi 50 milyar Avro’luk bir özelleştirme fonuyla Yunanistan’ın öz varlıkları küresel şirketlerin olacak.
Elde edilecek gelirin yarısı ban kalara sermaye takviyesinde, bir çeyreği borç geri ödemesine ve kalan çeyreği de yatırımlarda kullanılacak...
Yunanistan’ın maliyesini Troyka yönetecek...

***

Fatura bir kez daha emekçilere, emeklilere, çalışan kesime çıkarıldı böylece.
Şimdi çarpıtma, izah etme, kıvırma zamanı!
Syriza’da minareyi çalanlar, teslim olanlar kılıfı hazırlamıştı çoktan. Partinin parlamento grubu sözcüsü, oylamadan önce çatlak sesleri önlemek için, ülkede sol hükümet istemeyenlerin yabancı darbe güçleriyle aynı çizgide olduğunu öne sürdü.
Tabii gülünç duruma düştü...
Çipras ve Syriza’dan bırakın düzeni değiştirmeyi, onu zorlayacak bir politika beklemenin ciddi bir politik yanlış olacağını söyleyenler haklı çıktı.
KP, bu tablo karşısında, “Yunanistan için Syriza tartışması artık geride kalmıştır. Çipras, Yunanistan tarihinin en utanç verici anlaşmalarından birinin, Yunanistan’a ağır koşullar dayatmakla yetinmeyen, Yunan halkını da aşağılayan bir metnin altındaki imzanın sahibidir” dedi...

***

Yunan trajedisinin son perdesi, emperyalizmin lehine sonuçlandı böylece.
Gelelim çıkarılacak derslere... Adı “radikal, özü ılımlı ve uyumlu” Syriza, teslim bayrağını çekti. İktidar sürecinde en olumlu yanı halka reformist politikaların çözüm olmayacağını göstermek oldu. Emperyalizme ve kapitalizme karşı çıkan gerçek bir sol yapılanmanın önünü açtı.
Önemli bir ders ve örnek oldu Syriza...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları