Değişmeyen yazgımız

24 Aralık 2021 Cuma

Pek sevindik, pek... Dolar düştü ya rahat nefes aldık. Yetmedi renkli camın güllerinin yüzlerine renk geldi: Bakın, faiz yükseltilmeden de döviz kuru düşürülebiliyormuş! 

Hafta başından beri böyleyiz. Yatıp kalkıp döviz kurundaki düşüşü konuşuyoruz. Herkesin gözü televizyonların sağ alt köşesindeki bantta yanıp sönen borsa ve döviz kurlarındaki değişimde.

Şunun şurasında 5-6 ay önce yabancı bankalar Türk ekonomisi hakkında belirli aralıklarla rapor hazırlardı. Artık hazırlamıyorlar. Çünkü Türkiye’yi artık yatırım yapılacak ülke olarak görmüyorlar. Yabancı müşterilerin tamamının borsamızdan çıktığı söyleniyor. Ama olsun dolar düştü ya…

Türk parası bir gecede üçte bir düzeyinde değer kazandı. Bankalar Birliği Başkanı ve diğer banka genel müdürlerinin açıklamalarına göre bu düşüş sırasında 1 milyar 750 milyon dolar satılmış. Kocaman Türkiye’nin düştüğü durum bu. Tersinden düşünürsek, “dış güçlerden” biri ülkeye 2 milyar dolar getirir, döviz kurunu üçte bir oranında yine düşürür, sonra tekrar dolara çevirip çıkarken biz yine karabasanlar görürüz. Yani ekonomik saldırılara bu kadar açığız… Şu ekonomimiz olmasa ne küresel oyunlar kurarız ama?

Sokaktaki deyişiyle “dolar düşünce” kara kitabı açıp baktık, durum şöyle:

Dışarıdan karkas et alma gereksinimimiz azaldı mı?

Hayır.

Buğday üretimimizi artırdık mı, Kanada ve Rusya’ya muhtaçlığımız azaldı mı?

Hayır.

Soya, pamuk üretimimiz arttı mı?

Hayır.

Sütün kilosunu 5.28 TL’ye üretip 4.70 TL’ye zararına satmak zorunda kalan üretici, süt ineklerini ete çevirmek için mezbahaya göndermekten vazgeçti mi?

Hayır.

Dışarıdan aldığımız domates tohumu azaldı mı?

Hayır.

Böyle sıralarsak birçok sorunun yanıtı “Hayır” oluyor.

Şimdi manzaralara geçelim. Bir matbaacı, “iş almış” Yunus Emre kitabı basacak. Yükselen döviz kuru nedeniyle zarar etmemek için ne yapacağını şaşırmış. Yanına uğradığımızda işler durmuştu. “Neyi bekliyorsun” diye sorunca “İtalya’dan cilt bezi gelecek” dedi.

Başka bir örnek: Elektrikçi 105 metre bakır kablo alacak. 17 Aralık’ta fiyat istiyor, ön ödemeyi 20 Aralık’ta alıyor, kablocuya koşuyor. Araya hafta sonu girince fiyat 12 bin TL zamlanıyor. Buna karşın satıcı satmaya pek de istekli değil çünkü “doların nerede duracağını” bilmiyor.

Balgat, Ankara’nın tekstil üretiminin yoğunlaştığı yer. Pantoloncu, gömlekçi, trikocular bu bölgede yoğun. Yurtdışına fason üretim de yapılıyor. Geçen cumartesi tanıdık gömlekçiye uğradık. “Piyasada kumaş yok, dışarıdan da gelmiyor. En çok sattığımız kolay ütü tutan kumaşın benzerini artık Bursa’da kendimiz ürettiriyoruz. Dövizin düşmesini bekliyoruz” demişti. Aynı gömlekçiye geçen salı da rastladık, döviz düşmüştü. Sorunca, “Şimdi bütün kumaşçılar, ‘kumaş ister misiniz’ diye bizi arıyor” karşılığını verdi.

Dövizin, faizin ülkemizle, insanlarımızla nasıl “oynadığı” ortada. Biz daha “faize faiz deyip dememe” konusunu aşamadık.

Hüzün verici ama ülkemizin uzun süredir değişmeyen yazgısı bu. Düşünen, sorgulayan var mı? Yok…

Melih Gökçek’ten kalma geleneğimizle tepki veriyoruz. AB açıklamasının ardından gündüz vakti havai fişekler patlatmıştı. Şimdi Şanlıurfa’da, Malatya’da davul zurna halay çekiyoruz.

Olsun, dolar düştü ya…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşamı ıskalamak 22 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları