AKP’nin “birlik-dirlik” imajlı kongresi bugün yapılıyor.. Delegeler oylarını kullanacaklar ama sonuçları ayrıntılı gelişmeleriyle noktası virgülü ile belli... AKP’nin resmi genel başkanı Davutoğlu’nun aylar süren çalışmalar sonucunda, kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağırlığını, tek karar verici liderlik gücünü gözeterek hazırladığı listeyi Cumhurbaşkanı kabul etmiyor. Erdoğan’ın kıymetlisi Binali Yıldırım’ın Davutoğlu’nun yerine parti başkanlığına getirilmesi gündeme geliyor. Zaten Erdoğan’ın talimatıyla uzun süredir örgüt içinde kongreye yönelik çalışmalar yaptığı ortaya çıkıyor. Sonuçta Davutoğlu’nun Erdoğan’ın istediği değişiklikleri kabul etmesiyle, “birlikdirlik” amacına yönelik sonuca ulaşılmış oluyor. Davutoğlu’nun tek aday olması, Erdoğan’ın isteklerinin eksiksiz yerine getirilmesi ile sonuç tatlıya bağlanıyor.
Bu arada aslında yine Erdoğan tarafından onaylanmış bir önceki seçimin milletvekilleri listesinde de Erdoğan’ın yaşanan gelişmelerle bağlantılı yapmak istediği değişikliklere aynen uyulacağı öğreniliyor... Yazının tam da şu noktasında, parti sözcüsü Beşir Atalay anlı şanlı bir genel kurul hazırlıkları, çalışmaları, görkemli katılımları, reklamlar üzerinden kamuoyuna dönük açıklamaları ana akım medyasının ana yayın akışının içinde uzun uzun anlatıyor. Güçlülüğü sorgulanamayacak bir iktidar partisinin örgütlü, güçlü çalışmaları üzerinden algı yönetimi kusursuz işletilmeye çalışılıyor... “Eski Türkiye, yeni Türkiye...” masalları üzerinden teknolojinin tüm olanaklarından yararlanılmış, ucu açık en lüksünden, etkilisinden harcamalarda eksiklik yapılmamış... Tüm kalemler için on binlerle katılım, dağıtımlardan kapı açılıyor...
Bildiğimiz kadarı ile dünün haberleri son örnek, ekonomide işler hiç de iyiye gitmiyor.. Piyasaların aklı başında tüm yatırımcıların, uzmanların dudaklarını uçuklatan gelişmeleri ortada iken, aslında çok etkin, çok işlevsel, demokratik yapılıyormuş gibi gösterilip gerçekte imaj odaklı, sanal gibi yapılacak genel kurulun, seçimlere dönük güç tazeleme pazarlamasında israf, hovardalık diz boyu... Değirmenin suyu nereden geliyor?

***

Demokratikliği sorgulayacak AKP’li yürek aranıyor... Hani biat raconu içinde Cumhurbaşkanlığı görev icraatlarında da kusuru görülmemiş, arada kimi sonrası gelişmelerde en azından kendi siyasi kimliğini ortaya koymaya çalışmış, parti içi demokrasi ve hukuka uygunluk boyutlarında kimi eleştirilerini nerede ise kamuoyunca anlaşılamayacak kadar yumuşak dile getirmiş parti kurucusu eski Cumhurbaşkanı Gül’ün sadece kutlama mesajı ile yetinmek zorunda kalacağı, genel kurula bile katılamayacağı ortaya çıkmış bulunuyor...
AKP genel kurulunda, çoğunluk partisi olarak seçimden çıktıkları, sayısız koalisyon formülünde yer almaları açıkken, ekonomiye, ülke barışına açtığı yaralar şimdiden dudak uçuklatan boyutlarda seçim yenilenmesi dayatmasının sorgulanması gündemde bile olamayacak. Bırakın sesli sorgulamayı, 400 milletvekili, başkanlık sistemi vitrinde aslında geçmişle hesaplaşma korkusunda dayatılmış Meclis’i çalıştırmadan seçim yeniletmenin, sonuçta, uzun dönemde en çok AKP’ye pahalıya mal olacak bedellerini sessiz düşünmek bile “Ya yüzümden okunursa” korkusuyla söz konusu olamayacak.
AKP’nin 13 yılı geçen, tüm kamu kurumları ele geçirilmiş olarak yürütülen güçlü iktidarlarının sorumluluğunda ortaya çıkmış yakıcı tüm sorunlar, en önemlisi gençlerimizin akan kanları üzerinden, ancak istenen, buyrulan, siyasi getirilerin hesaplamalarına uygun, en medyatik çıkışlarda yarış söz konusu olabilir... Hazır AKP’nin genel kurulu gibi demokratik bir arena alanı varken birisi de kürsüye çıksa, demokrasiye, basın özürlüğüne karşı açık olarak işlenmiş suçun görüntülü yayını varken... Örneğin “Partimizin kimliğini kullanarak Hürriyet gazetesinin kapısında suç işleyerek düzenlenmiş saldırıdan sorumlu olan kişilerden hesap sorulsun. İşlenen suç, hukuksuzluğa karşı polisin, yargının görev yapmasını beklemeden AKP ile ilişkileri kesilsin..” diyebilse dişimizi kırabiliriz..
Günün tarihi ile en yakıcısı Cizre’de yaşananlara ilişkin siyaset hesaplarında ise uzun dönemdir Ortadoğu bataklığı kirli iç savaş taktikleri belirleyici... At izi it izine karışmış...