Ekmekle Zehir...

12 Mayıs 2011 Perşembe
\n

\n

Siyanürlü atık barajında sorun yaşanan madene yürüyen köylüleri, bir kısmı akrabaları olan işçiler durdurmuş... Madenden ekmek yiyen işçiler, ekmek parası ile zehir tehdidi arasında kalınca, ekmeği seçmekle kalmamışlar, üretici köylüleri de yollarından geri çevirmişler... Yörede yaşayan, ekmeğini tarımdan kazanan çoğunluk üreticinin gelecek ekmek kaygısı, tümünün çoluk çocuk sağlık yaşam haklarının tehdit altında olması, ürünlerin, derelerin tüm çevrenin, doğanın kirlenmesi bağlantılı, tüm canlıların, tartışmasız binler yüz binler katı insanın sağlığının tehdit altında olması umursanmamış...

\n

Tesisin yetersiz kalmasına karşın üretimi arttıran şirket ODTÜden gelen setlerin güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen raporuna da aldırmamış. Setin çökmesinden, havuzların üzerinde siyanür birikmesinden sonra en alt ve en üstteki setlerde güçlendirme çalışması başlamış. Tehdidi katlayan yağmurlar dün bölgede başlarken, ilk güçlendirme çalışmalarının en erken 10 günde bitmesi beklenirken, elbette siyanürlü, kirli fazla suyun zorunlu akıtılması da gündemde... Meslek örgütleri, uzmanlar siyanürlü üretimin maden ayrıştırması işleminin daha ucuz, daha kârlı diye, asla madenin çıkarıldığı yerde yapılamayacağı uyarılarını yineliyor kesinlikle yasaklama istiyorlar...

\n

Özelleştirmenin ardından siyanürlü üretime izin veren hükümet, resmi sorumlu sözcülerin tümü, tehdidin abartıldığı açıklamalarında diretiyor. Mühendisler ve doktorların bölge halkına siyanür panzehiri dağıtılması uyarıları ile birlikte yöre halkı, gözle henüz göremedikleri gelecek ve yaşam kaygısı ile işçi sayısı ile ancak ölçülen gelir kapısı arasında sıkışıp kalmış durumda..

\n

***

\n

Gazetecilik, habercilik deneyim ve birikimlerim, acılı anılarım... Yoksulluğun, çaresizliğin aklın kullanılmasına engel oluşturduğunun sayısız deneyimi, tanıklıkları ile dopdolu... 1977 seçim rüzgârında, Ecevit hükümeti kurulmuş, ilk kez işçi-sendikacı kökenli bir siyasetçi, işçilerin Bahri Babası, Bahir Ersoy Çalışma Bakanı olmuştu... Hükümetin kurulmasından bir-iki ay önce, önlemsiz koşullarda kurşunla üretim yapılan akü fabrikasında çalışan işçilerin sürekli, toptan ağır kurşun zehirlenmesi ile yüz yüze olduklarının çarpıcı sonuçları ortaya çıkmıştı... Doğrusu işyerinde örgütlü Petrol-İş Sendikası yönetimi, şimdilerde gündemde bile olmayan meslek hastalıkları uzmanlık hastanesinin doktorları sayesinde ortaya çıkan çarpıcı, ürkütücü verilerle bu işin savaşımını vermişti...

\n

Adı geçen fabrikada çalışan tüm işçiler kurşunla zehirleniyor, kanlarındaki yüksek kurşun nedeni ile hastanelik oluyor, tedavi görüyor, iyileşebilenler tekrar işyerine dönüyorlardı... İyileşemeyenler kanser olup ölüyordu... Rakamlar korkunçtu, bilimsel, reddedilemeyecek, saklanamayacak verilerle, rakamlarla günlerce gazetede manşetten haber, yayın yapmıştık... Bahir Hoca çok taze bu haberleri unutmamış, bakan olur olmaz yasal yetkisini kullanarak fabrikayı geçici olarak üretime kapatmıştı... Tümü kurşunla zehirlenen işçiler işsiz kalınca zehirlenme, hastalanma, kanser olma korkularını unutmuş, günlük eve ekmek götürememenin korkusu içinde ilk iş örgütlü, üyesi oldukları kendi sendikalarını basmışlardı.

\n

Fabrika kapatmanın ilk uygulaması sermaye cephesinde çok daha şiddetli bir ideolojik çıkar savunma refleksi doğurmuş, Ecevit hükümeti öylesine baskı altına alınmıştı ki... Eski Teksif Sendikası Başkanı Bahir Ersoyun kendi arkadaşları arasında nasıl dışlandığı, nerede ise afaroz edildiği günleri biliyorum... Çok kısa bir süreçte kapatılan fabrikada, işi bilen uzman müfettiş, sağlıkçılara göre, sorunu kökten çözmeyen, kimi işçi sağlığı güvenliği önlemleri alındığı gerekçesi, raporları ile fabrika yeniden açılmıştı... Sonrasını zaten bilimsel izleme şansımız kalmamıştı... Yavaş yavaş önce uzmanlık hastaneleri, sonra uzmanlık hekimlikleri, hastaların hastaneye meslek hastalığı tanısı ile sevklerini ortadan kaldıran işyeri hekimlikleri düzenlemeleri... ustaca taşları yerli yerine oturtmuştu..

\n

Günümüzde iş kazalarında dünya rekoru kırılan Türkiyede, meslek hastalıkları kaydı yok...

\n

***

\n

Karadenizde Çernobilden kopan radyasyonlu bulutu saklatan Özal yönetiminde, çayda saklanamayan radyasyon kirliliğini, yurtdışında yaptırmak zorunda kaldığımız tahlillerle belgelediğimiz günü, manşetten övündüğüm özel haber sayfasının provasına bakarken yaşadığıma gelince... Cumhuriyette çalışan Karadenizli bir arkadaşımız üzerime yürümüştü... İyi halt ettin, fındığı yazdın, elimizde kaldı. Satamadığımız fındığı evde çocuklara yediriyoruz. Şimdi çay üreticisini batıracaksın...diye bağırıyordu... Oysa saklanan bulutun kaçınılmaz ilk sonucu, yörede artacak kanser hastalığı üzerinden haber yapmaya bile kıyamamış, sadece göz göre göre çok yüksek radyasyonlu çayın içirilmesinin sürdürülmesini durdurmaya çalışmıştık...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları